Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        YÜREĞİ “kardeşlik” diye atan, dilinde barıştan başka talep bulunmayan insanları aralarına sızarak vahşice katletmek...

        Devletin güvenlik güçleriyle karşı karşıya gelmekten korkar hale geldiği için sinsice bir eylem tarzına meyletmek...

        Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni normal yollardan razı edemediği iç-dış politikaya sevk etmek için savunmasız sivil yurttaşlarını, gencecik evlatlarını çakallar gibi katletmeye girişmek...

        Korkaklık, namertlik, alçaklık, sırtlanlık, şerefsizlik, taşeronluk... Artık aklınıza iğrençlik ihtiva eden hangi kelime gelirse gelsin, alın ve Ankara’daki saldırının önüne sıfat olarak ekleyin.

        Kim veya kimden olursak olalım... Ama biz sakın ola ki kendi kalbinde patlayan bombayı bu devletin ve onu millet adına sevk ile idare edenlerin üzerine yıkmaya çalışan bahtsızlardan olmayalım. Siyasetin meşru dairesi içerisinde faaliyet gösteren hiçbir partiyi parmaklarımızla işaret edip hedefe koymayalım.

        Ve yine lütfen bu saldırı üzerinden Türkiye’nin ulusal çıkarlarını savunma gayretindeki dış politikayı suçlamayalım.

        Elbette dış, iç veya güvenlik politikalarında katılmadığımız noktaları eleştirmeyelim demiyorum, demem de... Siyaseten bize göre doğru olanı da yanlış olanı da söylemek, meşru baskı kanallarına dahil olarak siyasete yön vermek bu ülkede yaşayan herkesin en temel hakkı. Ancak en azından bugün, bu vahşet üzerinden birbirimizi suçlamaktan kaçınalım. Kelimelerimizle yaraları deşmeye değil sarmaya çalışalım.

        Çünkü sevgili kardeşim, dostum, arkadaşım, bunu yapan zalim her kim olursa olsun, patlayan canlı bombalarla birlikte yitirdiğimiz, daha düne kadar aynı havayı soluyup aynı toprağa bastığımız canlarımız, hangi tarafımızı temsil ederlerse etsinler, en pür hakikati aklımızdan çıkaramayız.

        Bu hakikatin farkında olarak hareket etmek ve konuşmak zorundayız. Dedelerimizin çocuklarımız için boynumuza astığı şu emaneti, yani bu cennet vatanı kişisel hırs ve öfkelerimizle bir bilinmez dehlize itemeyiz, itmemeliyiz.

        Türkiye’nin etrafının yangın yerine döndüğünü, yanı başımızdaki akraba ülkelerde kardeşin kardeşi katlettiğini bir dakika bile olsa aklımızdan çıkaramayız. Biz böyle bir lüks içinde hareket edemeyiz.

        Ankara’daki bu saldırının “Türkiye’yi Suriye’leştirmek” isteyenlerin oyunu olduğu hakikatini görmezden gelemeyiz.

        Suçlu arıyorsak bölgede ve dünyada etkisini, dolayısıyla birliğini de yitirmiş, cılız bir Türkiye isteyenlere bakalım.

        Taşeron içeride olsa bile azmettirici dışarıda... Azmettiriciyi de taşeronu da cezalandırmayı devletten beklemeli, biz de bizlere düşeni yapmalıyız.

        Aramızdaki teferruatları bir kenara bırakıp onlara inat el ele tutuşmalıyız. Sorunlarımızı, aramızdaki kardeşlik hukukuna dayanarak çözebileceğimizi tüm dünyaya göstermek durumundayız.

        Sen şundan emin ol ki kardeşim, bir kez daha düşmanı kahredip bizi kaygılı gözlerle izleyen dostun yüzünde tebessüm çiçekleri açtırabileceğimiz günlerden geçiyoruz.

        Ve ben de şundan eminim ki kardeşim; biz üzerimizden oynadıkları iğrenç oyunlarla, milletimizi terörle terbiye etmeye çalışan bu cahil cühelayı köklü birlik ruhumuzla dehlemeyi gayet iyi biliriz.

        Diğer Yazılar