Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Fırat Kalkanı operasyonunun ikinci dalgası beklenen bir gelişmeydi. Türkiye bu operasyonla birlikte Cerablus’tan sonra El Rai’den de IŞİD’i sürdü. Şimdi merak edilen de IŞİD’in Güneybatı’daki kalesi El Bab’ın ne zaman hedef alınacağı?

        Türkiye’nin birleştirdiği ÖSO güçleri El Bab’ı alabilirse, Suriye’deki denklem herkes için büyük ölçüde değişecek. Çünkü El Bab’ın alınması halinde, Türkiye’nin desteklediği grupların Halep’e erişimi de tümüyle açılıp teminat altına alınacak.

        Suriye’deki Esad rejimi, Rusya ve İran’ın da desteğiyle aylardır şiddette sınır tanımayan operasyonlarla Halep’i kontrol altına almaya çalışıyor. Ancak muhaliflerin direnişi nedeniyle rejimin saldırıları sonuç vermiyor, Halep ve çevresindeki yenişememe durumu da böylece sürüp gidiyor.

        Rusya’nın Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’ye açtığı kredinin sırrı da muhtemelen Halep’te uzayıp giden bu boğazlaşmadan kaynaklanıyor. Türkiye’nin bu konuda herhangi bir güvence verip vermediğini bilmiyoruz elbette... Ama Rusya ve Esad rejiminin, bu hattın açılmasıyla birlikte Halep’teki bazı muhalif grupların Türkiye tarafından bu güvenli bölgelere çekilmeye ikna edilmesi gibi bir senaryoya yatırım yapmış olabilir.

        Bu, Halep’te konuşlu grupların da Fırat Kalkanı operasyonuyla yeniden ve daha da önemlisi, doğrudan Türkiye eliyle inşasına başlanan ÖSO şemsiyesi altında birleşeceği anlamına gelir. Sonra da Türkiye’nin ABD ve Rusya’yla üzerinde uzlaştığı misyona uygun olarak ÖSO’nun savaştaki önceliğini Esad rejiminin yerine IŞİD’e yönlendirmeleri beklenebilir. Zira Türkiye’nin Fırat Kalkanı çerçevesinde ÖSO’ya verdiği ve Rusya’dan aldığı destek, Esad’la değil IŞİD’le mücadeleye dayanıyor gibi görünüyor.

        Tahmin edilebileceği üzere bu plan, Rusya, İran, ABD ve Esad’ın çıkarlarının Türkiye’nin çıkarlarıyla kesişme kümesi olma özelliği taşıyor. TSK’nın güvenli bir alan oluşturması, Halep merkezli göç dalgalarını Suriye içinde keseceğinden, AB’nin de bu plandan büyük memnuniyet duyduğunu görüyoruz.

        Halep’te sıkışan Suriye halkına ve muhalif savaşçılara nefes aldırmakla birlikte, YPG’nin kuzey sınırımız boyunca bir koridor oluşturmasını engellemesi, planın Türkiye’yi memnun eden boyutuna işaret ediyor. IŞİD’in Rakka’ya biraz sıkışmasının Suriye denklemindeki tüm aktörleri memnun edecek bir gelişme olacağını söylemeye bile gerek yok sanırım.

        Azez-Mare-El Bab ve Cerablus hattının tümüyle IŞİD’den kurtarılması ile ÖSO’nun sonraki hedefinin ne olacağı sorusu, meselenin belki de en çok merak edilen boyutuna işaret ediyor. Çünkü filmin buraya kadar olan kısmını herkes üç aşağı beş yukarı kestirebiliyor. Ama sonrası?.. Sonrasında ÖSO’nun PYD’nin elindeki Menbiç’e yönelip yönelmeyeceği kocaman bir soru işareti olarak cevaplanmayı bekliyor. Halihazırda vaziyet şu; ABD’nin YPG’ye desteği devam ediyor. Türkiye’nin ısrarına rağmen PYD’nin Moskova’daki bürosunu kapatmayan Rusya’nın da YPG ile köprüleri yakmaktan henüz uzak olduğu anlaşılıyor.

        Hal böyleyken, Türkiye’nin desteklediği savaşçıların Menbiç’e yönelmesi, Fırat Kalkanı’na yönelik uluslararası desteğin azalmasına yol açabilir. Nitekim dün ajanslara düşen bir habere göre; ABD ve Rusya, Suriye genelini kapsayacak bir ateşkes için anlaşmaya varmaya yaklaşmış durumdalar. Ateşkes sağlanırsa, IŞİD ve El Nusra dışındaki grupların Suriye’de hedef alınması herkese yasaklanırken, bir ÖSO-YPG savaşının önü de şimdiden alınmış olacak.

        Fakat, Menbiç’e yönelse de yönelmese de Türkiye’nin Suriye sahasına inmesi sayesinde ÖSO daha şimdiden hem siyasi çözüm masasında hem de sahada ilk kez önemli bir role kavuşmuş bulunuyor.

        Fırat Kalkanı Operasyonu’nun ardından ÖSO bu yeni rolüyle Rakka operasyonunda en ön saflarda yer alabilir. ÖSO’nun, Rakka için daha önce birinci tercih olarak düşünülen YPG’yi elde ettiği favori konumundan edip edemeyeceğini ise zaman gösterecek.

        Diğer Yazılar