Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TÜRKİYE, Amerikan yönetimini uyarıyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Hiç Osmanlı tokadı yememiş olmadıkları çok açık” sözleri önemli. Türkiye şiddetli bir tepki verme ihtimalinin yükseldiğinin şimdiden bilinmesini istiyor.

        Benzeri tondaki uyarıları en son Rusya, Türkmendağı’nı bombalayıp savaş jetlerini sınırımızdan uzak tutması yönündeki uyarılarımızı ciddiye almadığında da işittik. Malumunuz o gerilim 24 Kasım 2015’te bir Rus jetinin düşürülmesiyle sonuçlandı.

        Neyse ki ABD, Rusya kadar da vurdumduymaz durmuyor. En azından ciddiye alınmaya değer yetkililerin açıklamaları ve ardı ardına yaptıkları ziyaretler Washington’un bu uyarıların ehemmiyetinin farkında olduğunu anlatıyor.

        Jet krizine benzer bir hadise yaşanırsa bunun esasında NATO’nun son nefesi anlamına geleceğine dair bir fikir birliğine varıldığı hissediliyor. Günün en iyi haberi de bu bence. Ve sanırım tam da bu nedenle Trump yönetimi, bir an önce yolunu bulup Türkiye’yle ilişkileri yeniden sürdürülebilir bir stratejik ortaklık seviyesine yükseltmek istiyor.

        ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert, “Türkiye’nin Suriye’de bulunan bazı güçlere karşı haklı güvenlik kaygıları var. İnanıyoruz ki görüşmeler sonucu sadece Türkiye’nin değil Suriye, ABD ve diğerlerinin faydasına olacak bir çözüm bulunacaktır” diyor. ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson da Ankara ziyareti öncesinde “Türkiye’nin halen önemli bir NATO müttefiki olduğunu” hatırlatarak Ankara’yla “aynı yönde ve birlikte” çalışmalarını sağlayacak bir yol arayışında olduklarını söyledi.

        Tillerson’un “aynı yönde ve birlikte çalışmaktan” neyi kastettiği önemli. Bu mesajı çözümlemek için aynı gün yaptığı diğer açıklamalara bakabiliriz. Bu açıklamalardan Amerikan yönetiminin, Suriye’de Esad rejimini cezalandırmayı öngören büyük bir yeniden yapılandırma sürecini başlatmayı kastettiğini görüyoruz. Washington İran’ı da Irak’taki varlığıyla sınırlayıp, Ürdün, Lübnan ve İsrail’den olabildiğince uzaklaştırmak istiyor. YPG/ PKK’nın ana omurgasını oluşturduğu SDG’nin de özellikle Irak, Ürdün sınırında İran’a karşı kullanılacağını anlıyoruz. Aynı şekilde Türkiye’nin desteklediği Esad karşıtı ÖSO güçleri ve ellerinde tuttukları bölgelerin de bu strateji kapsamında desteklenme olasılığı bulunuyor.

        TILLERSON NE VERECEK?

        ABD, Türkiye’yi de bu süreçte İran’a ve Esad’a karşı yanında görmek istiyor. Sadece Türkiye değil, Fransa ve bölgedeki Arap ülkelerden de Washington’un bu yönde somut taleplerde bulunduğu anlaşılıyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron önceki gün, “Esad rejiminin sivillere karşı kimyasal silah kullandığını gösteren kanıtlara ulaşırsak Suriye ordusuna saldırı düzenleyeceğiz, bu benim kırmızı çizgimdir” demişti. Bu sözler ABD’nin Avrupa’yı da aynı stratejide yanına almak istediğine işaret ediyor.

        Hasılıkelam Tillerson, bugün Türkiye’ye Türkiye’den neler isteyeceğinden emin şekilde geliyor. Gariplik de burada başlıyor zaten. Ankara Tillerson’un isteyeceklerinden ziyade, neler verebileceğini duymak istiyor. Manzara net: Afrin operasyonu başladı, Amerika’ya rağmen ilerliyor. YPG/PKK’yı ABD’ye rağmen Münbiç’ten çıkaracağımızı ilan ettik, hem de çok çok önceden... Bir değil belki binlerce kez sorduk: “Ey ABD!.. Ey Pentagon!.. YPG’ye destek vermeyi kesecek misin, kesmeyecek misin?..” Şimdi cevap zamanı, bekliyoruz.

        Oysa Ankara’nın istediklerini alabilmesi için ABD’ye bölgede İran, Esad rejimi ve Rusya’ya karşı belirlediği hedeflerine ulaşmasını mümkün kılacak, uygulanabilir bir strateji de sunması bekleniyor. Peki Ankara’nın ABD’ye Suriye konusunda önerebileceği böyle bir stratejisi var mı sizce? Varsa çözüm kolay olacaktır muhtemelen. Ancak böyle strateji yoksa o zaman da geriye iki ihtimal kalmış demektir. Ya ABD, PKK’ya baskı suretiyle stratejisini Türkiye’nin kaygılarını minimize edecek şekilde günceller... Ya da iki ülke arasında, Rusya’yla 2015’te yaşadığımız jet krizinden aşağı kalmayacak çarpışmaya doğru kritik bir adım daha atılmış olur.

        Diğer Yazılar