Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        GAZZE’deki vahşetin son bulması için ateşkes şart. Perde arkasında yoğun bir müzakere süreci yaşanıyor. Ortada neredeyse her boyutuyla birbirinin tersi iki ateşkes teklifi bulunuyor. Bu iki teklif sadece Filistin’in değil, Ortadoğu’nun da bugünkü vaziyetini anlamamızı sağlayabilecek kıymetli detaylar içeriyor. Söz konusu tekliflerden ilki Mısır “Cumhurbaşkanı” Abdülfettah es-Sisi’ye ait. Sisi’nin akıldanesiyse eski İngiltere Başbakanı Tony Blair.... Yeni karargâhını Abu Dabi- Kahire hattına kuran Blair’in yeni ve çok anlamlı bir misyonu var. Bu misyonu hakkıyla anlamak için biraz eskilere gitmek gerekiyor. Tarihe meraklı olanlar hatırlayacaktır. İngiltere tarafından işgal edilen Mısır’a sömürge valisi olarak atanan bir Sir Henry McMahon vardı vakti zamanında. Vakti zamanında dedimse, I. Dünya Savaşı yılları, yani bundan 100 yıl öncesi. Sömürge Valisi McMahon’un bölgedeki öncelikli görevi, Arap halklarını Osmanlı’ya karşı ayaklandırıp Müslümanları tümüyle boyunduruk altına almanın yollarını bulmaktı. Nitekim bu amacında başarılı da oldu. Mekke Valisi Şerif Hüseyin’i mektuplarındaki büyük, bağımsız Arabistan hayalleriyle kandırıp onun İngilizlerle birlikte Osmanlı’ya karşı iş tutmasını sağladı. Neticedeyse Şerif Hüseyin, istediğini alan İngilizler tarafından köşe bucak sürüldü. Filistinliler ise Şerif Hüseyin’e mektuplarda verilen sözlerin aksine hiçbir zaman bağımsız bir devlet sahibi olup özgürleşemedi.

        MCMAHON’UN HALEFİ BLAIR

        Lafı dallandırılıp budaklandırmadan meselenin Ortadoğu’da bugün yaşananlarla bağlantısına gelelim. McMahon’un 1915’teki misyonu neyse Blair’in misyonu da bugün tam olarak odur. Blair’in görevi, McMahon’un Ortadoğu’da temelini attığı statükonun devamını sağlamaktır. Arap Baharı ve Türkiye’nin son yıllarda bölgede hesap edilemeyen bir yükseliş içine girmesi, sömürgeci zihniyetini devam ettirenleri yeni bir hareket planı hazırlamaya itti. Blair de bu hareket planı doğrultusunda, McMahon’un boşalttığı koltuğa atandı. Blair, McMahon olduğuna göre günümüzün Şerif Hüseyin’leri de, Blair’den aldığı akılla İsrail’in gönlüne göre bir ateşkes planı hazırlayarak HAMAS’ı savaşı arzulayan taraf gibi gösteren Sisi ve Mısır’daki darbesini destekleyen Arap kralları, şeyhleri ve emirleridir. Blair ekseninden çıkan ateşkes teklifinin Filistin’in derdine derman olamayacağını söylemeye bile gerek yok sanırım. Ateşkes teklifi dedikleri şey, HAMAS’ı ve Filistin’i İsrail’in karşısında dize getirip bitirme planıdır esasında. HAMAS’a dayatılansa bu onursuz ateşkese fit olup Filistin davasının devletle taçlanma hayalininden vazgeçmesidir.

        HAMAS’IN TEKLİFİ

        HAMAS doğal olarak bu teklifi reddetti ve kendi şartlarını içeren bir ateşkes planı hazırladı. HAMAS’ın ortaya koyduğu teklif, meselenin kalıcı çözümünü öngörüyor. Teklif, Gazze’ye ablukanın kaldırılması, Filistinli tutukluların serbest bırakılması ve Filistin’e yönelik tüm mali ve siyasi baskıların sona ermesi gibi son derece haklı, hayati talepler içeriyor. Türkiye ve Katar’ın da desteklediği bu teklifin ABD’ye de iletildiği söyleniyor. Kabul edilirse Filistin adım adım özgürleşip devletleşecek. Böylece McMahon’un mektuplarında Şerif Hüseyin’e verdiği söz de 100 yıl sonra da olsa yerine getirilmiş olacak. Doğrusunu söylemek gerekirse ben HAMAS’ın talep ettiği mantıkta bir ateşkes teklifinin kabul göreceği kanaatinde değilim. Zira bu teklifin kabul edilmesi için öncelikle İsrail’in “Evet” dediğini duymamız gerekiyor. Bu “Evet”e ulaşmanın yolu da ABD, AB ve İslam dünyasının hep birlikte İsrail’e baskı yapmalarından geçiyor. Ve ne yazık bugünkü tablo, bu olumlu senaryonun tam aksini arz ediyor. Blair’in McMahon’un koltuğuna atanmış olması da bunun en somut kanıtı gibi görünüyor.

        Diğer Yazılar