Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        DAHA önce de yazdım. MHP’nin “Çatı”sına sığınan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun tek umudu, HDP’nin Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş. Olur da Demirtaş, AK Parti’ye meyilli Kürtlerin bir bölümünün oylarını alabilirse

        Kılıçdaroğlu’nun hayali gerçekleşmiş olacak. Kılıçdaroğlu’nun hesabı şu şekilde: “Demirtaş, muhafazakâr Kürtlerden aldığı oyla yüzde 10’un üzerine çıktığı takdirde İhsanoğlu da yüzde 35-40’la ikinci tura kalacak. Ondan sonra İhsanoğlu seçimi kaybetse de Kılıçdaroğlu için dert değil. Yeter ki Erdoğan ilk turda seçilmesin. Kılıçdaroğlu ikinci tura kalınmasını yeterli bir başarı ilan edip parti içindeki muhalifleri susturmaya çalışacak.” Gelgelelim Demirtaş, seçim kampanyası başladı başlayalı AK Parti’ye meyilli Kürtlerden ziyade küskün CHP’lilere oynuyor. İhsanoğlu’nun aday gösterilmesinden rahatsız olanları kendisine oy vermeye çağırıyor. “Özgürlükçü laiklik” vurgusu yapıp HDP’nin CHP’den daha çok demokrasiye sahip çıktığını söylüyor. Nitekim dün Taraf Gazetesi’ne verdiği röportajda da “Yaşam tarzının, gelecek vizyonunun karşılanmadığını düşünen CHP seçmeni, aradığı umudu, heyecanı bizde bulabilir” ifadesini kullanmış. Bu sözlerden de anlaşılacağı üzere, HDP’de bir CHP açılımı yaşanıyor. Üstelik bu açılım, yaşam tarzı ve demokrasiye ilişkin kaygılarla da sınırlı değil.

        Demirtaş, CHP’nin 17 Aralık’tan sonra yolsuzluktan bahsederken, paralel devleti gizleyen sinsi söyleminden işkillenen CHP’lilerin de farkında. Bunun için de röportajında, “Bu ülkede paralel devlet var, yaşayarak öğrendim. Ama büyük bir hırsızlık da var” diyerek bu hissiyata sahip CHP’lilere sesleniyor. HDP’nin CHP açılımı, Köşk seçiminde tutar mı tutmaz mı bilinmez. Bunun sonucunu Köşk seçiminde hep birlikte göreceğiz. Ancak şimdilik şurası kesin ki, HDP bu seçimde AK Parti’ye meyilli Kürtlere değil CHP’li küskünlere odaklanmış durumda. Ve görünen o ki, işler hiç de Kılıçdaroğlu’nun hesapladığı şekilde ilerlemiyor.

        ‘Katil İsrail’ derken Hitler’i hatırlatmak

        BU işte üç farklı hata yapılıyor bana göre. İlki Fransa’nın yaptığı. Fransa, İsrail’in Gazze’deki katliamlarının protesto edilmesini antisemitizm olarak damgalayıp yasaklıyor. Yasağa karşı çıkanlar olunca da Paris sokakları savaş alanına dönüyor. Sonuçta da vatandaşlarının gösteri hakkına ve vicdanına devlet eliyle ipotek konulmuş oluyor.

        Gelelim ikinci yanlışa. İsrail’i protesto etmenin yolunun Hitler gibi bir canavara methiyeler düzmek olduğu sanılıyor. Hitler’e methiyeler düzüp İsrail’i protesto edince de ortaya trajikomik bir manzara çıkıyor. Bunu yapanların ne yapmaya çalıştıkları dahi anlaşılmıyor. Hitler’i mi destekliyorlar yoksa Gazzeli çocukların katline isyan mı ediyorlar belli değil.

        Üçüncü yanlış da şu: İsrail’in Gazze’deki vahşetinden bahsederken Hitler’in Yahudilere yaptığı zulmü hatırlatmayı ayıp bir işmiş gibi gösteriyorlar. Bu tamamen saçma bir argüman. “Hitler’in katlettiği mazlumların torunları tarafından kurulan İsrail, Gazze’de yanlış işler yapıyor” demenin hiçbir ayıp tarafı yok, olamaz da! Bunu söylemek, Hitler hayranlığı değil İsrail’e vicdani bir uyarıda bulunmaktır. Bu uyarının açılımıysa “Ey İsrail, gel sen Hitler’in yolundan gitmeyi bırak, dedelerinin kemiklerini sızlatmaktan da vazgeç artık!” şeklindedir. Böylesine insani bir uyarıyı ayıpmış gibi göstermeye çalışanlar, gerçek niyetlerini gizliyorlar. Asıl dertleri, vicdan sahibi olmayı Yahudi düşmanlığıyla eşdeğer görülür hale getirmek. Bu algı operasyonunun nihai hedefiyse Türkiye’yi de Fransa gibi İsrail’i protesto etmenin dahi yasaklanabildiği bir ülkeye dönüştürmek.

        Diğer Yazılar