Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TÜRKİYE’nin en büyük ihtiyacı yeni bir muhalefet. Bu cümleye kimsenin itiraz edeceğini sanmıyorum. Şu son 1 ayda buna benzer sözler işittiğim insanların sayısı herhalde 50’den az değildir.

        Pozitif siyaset üretip topluma alternatif sunacak bir muhalefetin olmamasının iktidarı da rahatsız ettiği anlaşılıyor. Başbakan Tayyip Erdoğan, “Yeni Türkiye’den beklentim yeni bir muhalefet” diyerek bu sorunu dile getiriyor.

        Fakat, nedense herkesin gördüğü bu hakikati söyleyen Sayın Erdoğan olunca, anamuhalefet tepki gösteriyor.

        Oysa CHP de yenilenmesi gerektiğininin farkında. Hepimiz de bunu görüyoruz. CHP yenilenmenin, yeni Türkiye’ye ayak uydurmanın yollarını arıyor. Öyle olmasa Cumhurbaşkanlığı seçiminde Sayın İhsanoğlu’nu aday gösterir miydi?

        Hadi İhsanoğlu meselesini unuttuk diyelim. Madem CHP yenilenme ihtiyacı hissetmiyor kurultay kararı da neyin nesi o halde? Dolayısıyla geçelim bunları diyorum.

        Geçelim bunları da değişim ümidiyle yapılacak kurultaya gelelim. Sanırım bunu bilmek için CHP uzmanı olmaya gerek yok. Sayın Kılıçdaroğlu kurultayı 5-6 Eylül gibi çok erken bir tarihe alarak avantaj sağladı. Ulusalcı küskünlerin bu kadar kısa sürede anlamlı bir hamle yapması imkânsız gibi bir şey.

        Muhalifler sürpriz yapıp kazanırsa da CHP’de yeni Türkiye’ye yakışır bir değişimin başlayacağını sanan varsa fena halde yanılıyor. Zira Kılıçdaroğlu’nun karşısına çıkanlar neredeyse taş devrindeki CHP’ye dönüşü temsil ediyor. Size şaşırtıcı gelir mi bilmiyorum ama şurası kesin ki Kılıçdaroğlu’nun kalmasıysa, değişimin devamı anlamına gelecek.

        Katı laik ve ayrıştırıcı milliyetçiliği savunan eski CHP’nin fişinin bu kurultayla çekileceği kanaatindeyim. Kılıçdaroğlu’nun İhsanoğlu’nu aday göstermesiyle oluşum evresine giren yeni CHP, ilk kez bu kurultayda partililerin önüne çıkacak.

        Kurultay, jakoben CHP’yle, değişimi savunan CHP’nin kapışma arenasına dönüşecek.

        Netice-i kelâm; bu kurultayda bir değil, iki CHP göreceğiz. Kaybeden, raf ömrü çoktan dolmuş eski CHP olacak. Kılıçdaroğlu son seçim hezimetine rağmen, böyle bir muhalefet karşısında desteği fazlasıya hak ediyor.

        Sağdan oy almakla sağcı parti olunmaz

        KURULTAY çağrısı yapan CHP’liler, Kılıçdaroğlu’nu partiyi sağa kaydırmakla suçluyor. Kılıçdaroğlu geçenlerde Utku Çakırözer’e verdiği röportajda bu yöndeki ithamlara “Sağdan oy olmayacağız da nereden alacağız” sözleriyle karşılık verdi. Bu sözleri, Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin bugüne kadar kabullenemediği bir gerçeğin karşısında artık boyun eğdiğini gösteriyor.

        Ve bana kalırsa iyi bir şey yapıyor. Zira CHP’nin kabullenemediği şey, bu halkın değerleriydi. Halkın inancını toplumsal hayatın dışına iten, yok sayan zihniyetin kontrolündeki bir partinin iktidar olması hayal dahi edilemez. Kaldı ki bugün Kılıçdaroğlu’nun karşısındakilerin savunduğu jakobenliği Avrupa’da sahiplenen tek bir sosyal demokrat parti bile kalmadı.

        Kendisine sosyal demokrat diyen bir partinin halkın inancını dışlaması, CHP için talihsizlikten de öte bir durum arz ediyor. Dolayısıyla Kılıçdaroğlu söylediğinde yerden göğe kadar haklı. CHP’nin sağdan oy alma kaygısı olmalı. Bu kaygı CHP’ye muhafazakâr seçmenin inancına saygı duymayı öğretebilir.

        Ve bunu yaparak sağdan oy alması için de sağa kayması ve sağcı olması da gerekmiyor. AK Parti nasıl kendisine solcu dedirtmeden, insan haklarına ve demokrasiye verdiği değerle solculardan, liberallerden oy alabiliyorsa, CHP de kendisine sağcı dedirtmeden sağdan oy alabilir.

        Diğer Yazılar