Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        10 Ağustos’tan önce “Türkiye kritik bir dönemeçte” demiştik. Dönemeç geçilmeye devam ediyor; ama öyle görünüyor ki artık kemerleri bağlamamıza gerek yok. Zira eski Türkiye’den yeni Türkiye’ye geçiş kontrollü, emniyetli şekilde gerçekleşiyor. AK Parti, tatsız sürprizlerin yaşanmasına mahal vermiyor. İlerlendikçe saflar dağılmıyor, aksine daha da sıklaşıyor.

        AK Parti Kongresi’nde gördüğümüz de tam olarak buydu. Yeni Türkiye’nin ilk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 13 yıldır genel başkanlığını yaptığı ve “Aşkım, davam ve çocuğum” diye hitap ettiği partisine görkemli bir kongreyle veda etti. Lakin bu ayrılığın başka bir vuslatın habercisi olduğunu özellikle vurguladı. AK Parti tabanıyla farklı vesilelerle bir araya gelmeye devam edeceğini ifade etti.

        Ayrılırken dava arkadaşlarına ve Türkiye’ye içini döktü, çok şey söyledi. Yeni Türkiye’nin inşasının, çözüm sürecinin üzerinde durdu, “paralel yapı”yla mücadelenin devam edeceğinin de altını çizdi.

        “Ben yoksam dava da yok” deme havasına girecekler olacaksa, onlara dair hükmünü de “Böyle diyenler kibir tuzağına düşmüştür” sözleriyle ilan etti. AK Parti için değişenin vizyon veya dava değil sadece isimler olduğunu tekrarladı. Türkiye’nin yeni bir Anayasa’ya ihtiyacı olduğunu belirterek AK Parti’nin 2015 seçimindeki hedefini çizdi. Kardeş kavgasının eski Türkiye’de kaldığını müjdeledi.

        Sözlerinin toplamından çıkan mesaj güven verici ve toplumun her kesimini kucaklayıcı nitelikteydi. Manzarayı netleştirdi. Yeni Türkiye, artık Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önderliğinde ilerleyecek. Çankaya artık siyasetin de milletin de kalbine konuşlanacak. Türkiye, 2023 hedefine emin adımlarla ilerlerken, Erdoğan da bu yürüyüşe mihmandarlık ve önderlik edecek.

        Erdoğan’ın, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun emanetçi olmadığını vurgulaması, dünkü kongrenin not edilmesi kaçınılmaz bir ayrıntısıydı. Kongrede AK Parti’nin 2’nci genel başkanı seçilen Sayın Davutoğlu, biraz da bu sözlerinin etkisiyle daha büyük bir özgüvenle çıktı kürsüye. Konuşması daha önce Konya’da yaptığı konuşmadan bile güçlüydü. Davutoğlu yeni Türkiye hayalini anlatıp ülkenin önündeki engelleri bir bir tanımlarken, Türkiye de Erdoğan’la uyumlu çalışacak, yeni bir liderin doğuşunu izledi.

        Özenle hazırlandığı belli olan konuşmasının her bir sözünü büyük kararlılıkla ve inançla söyledi Davutoğlu. AB standartlarının üzerinde bir demokrasi vaat etmesi sevindiriciydi. “Tüyü bitmemiş yetimin hakkına uzanan eli, kardeşimizin de olsa koparırız!” derken gayet samimiydi. Yolsuzluklarla mücadele konusundaki bu sözü bol alkış aldı. Aslında bu sözü Davutoğlu’ndan duymak hiç de şaşırtıcı değildi. Davutoğlu her zaman için yolsuzlukların karşısında büyük kararlılıkla duran bir isim olmuştur. Nitekim kendisini seven sevmeyen herkes de bunu gayet iyi bilir.

        Bürokrasinin çeşitli kademelerini işgal etmiş “paralel yapı”yla mücadelenin devam edeceğini söylerkenki ses tonu, kararlılığının teyidi açısından anlamlıydı. Siyaseti dizayn etme hedefiyle hareket eden paralel yapı konusunda herkesi uyardı. Paralel yapının 12 Ekim’deki seçimlerde HSYK’yı hâkimiyet altına alıp buradan aldığı güçle devleti eli geçirme planını tüm Türkiye’ye ifşa etti. Milletin iradesini siyaset dışı yollarla ayaklar altına almaya çalışan bu yapıya boyun eğilmeyeceğini söyledi. Lakin hepsinden önemlisi HSYK seçimleri konusundaki tarihi çağrısıydı. Oy kullanacak hâkimler ve savcılardan siyaseti dizayn etme niyetindeki bu yapıya karşı bağımsızlıklarını savunmalarını istedi.

        Şimdi sormak gerekmez mi: Demokrasiye ve hukukun bağımsızlığına inanmış hangi insanoğlu Davutoğlu’nun, yargının siyasi planları olan bir yapının hâkimiyetine girmesini önlemeye yönelik bu tarihi çağrısına itiraz edebilir ki?

        Yeni dönemin AK Parti, Sayın Ahmet Davutoğlu ve Türkiye için hayırlı olmasını diliyorum.

        Diğer Yazılar