Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        GÖÇ yolunda Türkiye'nin de bulunduğu kuşları merak ediyorum. Hangi kuşlardır onlar, nereden gelip nereye giderler, nerelerde ne kadar konaklarlar...

        Tanımadığım ağaçlar var sonra... "İstanbul'un ağaçları"na bir keşif gezisi istiyorum.

        Karşısında durup seyredilecek "kapı"lar... Teşvikiye'de, Gümüşsuyu'nda... Eski binaların her biri sanat eseri olan kapıları... Onları fotoğraflamak istiyorum.

        Sık sık seyahate çıkmak istiyorum ama öyle bildik yerlere gitmek değil... Meydanında pazar kurulan, küçük, kıyıda köşede kalmış köylerine Avrupa'nın...

        Aklımın kaldığı bir sürü yer var Anadolu'da... Tadı damağımda lezzetler... "Yarıyıl tatili için dönen evin kızı" gibi karşılandığım yerler... Aklıma estikçe kalkıp gitmek istiyorum.

        Bir arkadaşım "Atla gel çok eğleniyoruz" desin, gideyim, ben de çok eğleneyim istiyorum.

        "Belgeselci" olmak istiyorum sonra... Mesela demin sözünü ettiğim kapıları çekebilirim. Yahut dünyanın her yerindeki çocukları... Onların farklılıklarını, benzerliklerini, oyunlarını... Ya da "bir sokak kedisinin bir günü"nü mesela...

        Ayhan Sicimoğlu gibi insanlarla tanışmak istiyorum. Onlar anlatsın ben dinleyeyim. (Vallahi susacağım!)

        Bir "kültür"ün inceliklerini öğrenmek istiyorum. Uzmanlaşmak adeta... Lafı açıldı mı herkesi ağzıma baktırayım.

        A, bir tren seyahati istiyorum. Haydarpaşa'dan bineyim, çook uzun gideyim; yüzlerce köy, ağaç, dere, tepe aksın geçsin pencerenin önünden...

        İçimden sık sık "Yaşasın hayat!" diye bağırmak gelsin istiyorum.

        Ne var bunlarda?

        Tuhaf, olmayacak şeyler mi?

        Hayır ama "yapamıyorum"!

        Bunların yerine televizyonun karşısına geçip "hukukçu" olma yolunda ilerliyorum!

        Yahut "siyasetçi"!

        Yukarıda saydıklarım için beni coşturacak, heveslendirecek, yerimden kaldıracak bir ses, bir görüntü arıyorum... "İlaç" için... Bulamıyorum. Varsa da yok gibi. Kısa, seyrek...

        Kadınlı erkekli gruplar mütemadiyen tartışıyorlar. Hukuku, siyaseti, adaleti, demokrasiyi...

        Sürekli bir kavga hali.

        Ha, tamam demokrasi adına bu iyi bir şey. Peki ben neden korkuyor, geriliyorum? Moralimin bozulması neden?

        Diyeceksiniz ki aç belgesel kanalını... Onu da yapamıyorum. Serde bu toprakların insanı olmak var. Aklım tartışmalarda kalıyor.

        Hayatın "Bütün o tartışmalardan geriye kalanını" istiyorum oysa. Ama canına yandığım, bir türlü sıra gelmiyor!

        ***

        KKTC'nin ikinci adıydı

        KENDİMİ bildim bileli vardı...

        Çok uzun süre hayatımızda olan bütün insanlar için düşündüğümüz gibi, sanki "sonsuza kadar" orada olacaktı.

        KKTC'nin "parantez içindeki ikinci adı" gibiydi...

        Köpeği Boncuk'la, elinden düşmeyen fotoğraf makinesiyle, çocuklarıyla, şarkıları sevmesiyle sıra dışı bir siyasetçiydi...

        Güle güle Sevgili Rauf Denktaş...

        ***

        MIŞ/MUŞ

        ■ İtalya açıklarında batan yolcu gemisini önce kaptan terk etmiş.

        Saygısız adam farelerin önüne geçmiş!

        Diğer Yazılar