Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BİR süredir YÖK, “yükseköğretimde kalite” açısından önemli kararlar alıyor. Önce öğrencileri arasında yüzlerce puan farkı olan ve neredeyse “paran varsa okursun” inancı oluşan tıp ve hukuk fakülteleri ile ilgili düzenleme yaptı. Bu yıldan itibaren öğrenciler ilgili puan türünde hukukta ilk 150 bin, tıpta ise ilk 40 bin içerisinde değillerse bu bölümleri tercih edemeyecek. Ardından yurtdışı unvanlarla ilgili düzenleme geldi. Yayın ya da dil koşulu olmadan, hatta örgün eğitime bile gitmeden alınan doçentlik hatta profesörlük unvanları için kriterler getirildi. Artık bu unvanlar o kadar kolay alınmayacak.

        Son düzenleme ise yurtdışında yükseköğrenim için getirilen denklik kriterleri oldu. Bunlardan biri sıralama kriteri. Gidilen üniversite “ilk 500 üniversite” arasında olacak. Bunun için de Şanghay Üniversitesi’nin sıralaması ARWU, Hollanda Üniversitesi’nin Leiden sıralaması ile Türkiye’den URAP’ın üniversite sıralamaları dikkate alınacak.

        Seçtiğiniz üniversite bu sıralamada değilse, siz de hukuk ya da tıp okuyacaksanız Türkiye’de olduğu gibi LYS’de de tıpta ilk 40 bin, hukukta ilk 150 bin içinde olmanız gerek. Bu alanlar dışındaki bölümlerde ise Türkiye’de aynı programa yerleşen son öğrencinin taban puanı, bölüm ÖSYM kılavuzunda yoksa YGS’de 140 ve LYS’de 180 barajına sahip olmak denklik için önkoşul olacak.

        Bu düzenleme “YÖK eğitime kısıtlama getiriyor” diye eleştiriliyor. Ancak hiçbir kriter aranmadan öğrenciler “otobüslere bindirilip” bazı ülkelerdeki üniversitelere kayda götürülüyor. Paraları alınıyor ve derslere devam zorunlulukları bile olmuyor. Birçok ülkenin üniversitesinde bu öğrenciler “kontratlılar” yani para ödeyenler diye tanımlanarak ayrı sınıflara konuyor, Türkçe dersler düzenleniyor ya da dersler tercüme ile işleniyor. Sonra da bu gençler mimar, mühendis, avukat ya da doktor unvanları ile Türkiye’ye dönüyor.

        İşte YÖK bu noktaları dikkate alarak “yükseköğretimde kaliteyi sağlama” adına böyle bir karar aldığını duyurdu.

        Ancak unutmayalım kalite sadece öğrenciye kriter getirerek sağlanamaz.

        Bugün her türlü etik ihlali yapmış yani “hırsız” olan, 500 dolar para vererek makale bastırıp doçent profesör unvanı alan, çete gibi çalışarak birbirlerinin eserlerine sürekli atıf yaparak yükselen hatta TÜBİ- TAK’tan bile bu yolla teşvik alan, kurdukları dergilerdeki “üçkâğıtları” saptandığı için dünyanın saygın veri tabanından dergileri çıkarılan ve “hileli Türk dergileri” denildiği için Türk akademi dünyasını kirleten bazı “akademisyenler” bugün kalite için kriter getirdiğiniz bu gençlere üniversitelerde ders verecek.

        Peki YÖK bu akademisyen için ne yapacak?

        Diğer Yazılar