Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BUGÜN, hepimizin hayatında çok özel yerleri olan babalarımızın günü. Ancak Türkiye’de 26 ilde 0-8 yaşları arasında çocukları olan 4 bin 101 baba ile yapı- lan araştırma, birçok çocuğun babasının onların hayatlarında ne kadar “az” etkili olduğunu gösteriyor. Bernard van Leer Vakfı’nın desteğiyle Boğaziçi Üniversitesi, Hümanist Büro ve Frekans Araştırma tarafından yürütülen araştırmada, babaların ev işleri ve çocuk bakımına yaptıkları katkıları ölçüldü.

        Araştırmaya göre babaların ev işlerine en büyük katkısı yüzde 48 oranı ile “ev için alışveriş yapmak”. Yemek ya da temizlik yapmak, çamaşır, bulaşık yıkamak gibi ev işlerinde babaları bulmak zor.

        Ev ile ilgili işleri yalnızca alışveriş yapmakla sınırlı tutan babalar, çocukların bakımına katkılarında da son derece cimri. Doğdukları günden itibaren çocukların bakımına katılmakta gönülsüzlük gösteriyorlar. Çocuklarıyla en fazla yaptıkları etkinlik, yüzde 30 oranıyla “gezmek”. Çocuk bakımında hiç hoşlanmadıkları katkı ise bebeklerinin altını değiştirmek. Çocuğunun altını değiştiren babaların oranı yalnızca yüzde 3.4’te kalıyor.

        Çocuğunu yıkamak, uyutmak, yemek yedirmek gibi işlerde “baba katkısı” ancak yüzde 9’larda. Çocuklarına ders çalıştırmak, onlara kitap okumak da yine babaların çok hoşlandıkları ve katkı vermek istedikleri etkinlikler arasında yer almıyor. Bunlarda da katkı oranları yüzde 8-9 arasında değişiyor.

        Çocuklarının kreş ya da okulda yaşadıkları sorunlarla ilgilenmek ve bu sorunlara çözüm bulmak da “baba işi” değil. Çocuğun kreşten başlayan eğitim yaşamında karşı- laşılan sorunların kendisine yansıtılmasını baba istemiyor. Bu yüzden de eğitim ile ilgili sorunlara katkısı da çözüm bulması da ancak yüzde 12 oranında kalıyor.

        Araştırma, çocuğun anne ve babayla geçirdiği zamanı da ölçüyor. Burada en düşük oran babanın çocuğuyla “birlikte yemek yemesi”. Çocukların yüzde 90’ından fazlası anneleriyle birlikte yemek yerken, bu oran babalara geldiğinde yüzde 3’ler seviyesine iniyor. Dert dinlemek de babalara uygun değil. Çocuğunun derdini dinleyen baba oranı yalnızca yüzde 8.4.

        Ancak parka gitmek söz konusu olduğunda babaların gönülsüzlüğü bir nebze aşılmış oluyor. Çocukları ile birlikte parka giden babaların oran yüzde 12’ye çıkıyor.

        Bu araştırmanın sonuçlarını okurken aklıma bir başka çalışma geldi. Birkaç yıl önce Genç Hayat Vakfı, liseli gençlerle ilgili bir araştırma yapmıştı. Araştırmanın en çarpıcı sonuçlarından biri “babalar” ile ilgiliydi. Anadolu lisesinden yabancı özel liseye, meslek lisesinden imam hatip lisesine kadar her okul türünden öğrencinin katıldığı araştırmada “Herhangi bir problemin olduğunda bu konuda en çok destek aldığın veya problemlerini paylaştığın kişi kim?” sorusuna “Babam” yanıtını verenlerin oranı yalnızca yüzde 4.7 çıkmıştı. Vakıf başkanı Beyza Zapsu, bu babaları “Evin içindeler ama aslında çocukların hayatlarında değiller. Onlar hayalet babalar” diye nitelendirmişti. İşte bu son araştırma da bu sözleri kanıtlar nitelikte. Birçok baba çocuklarının hayatında “hayalet” gibi duruyor. Bugün Babalar Günü ve tüm babaların günü kutlu olsun. Ama bu araştırmadaki babalar gibi çocuklarınız için “hayalet baba” olmayın.

        Diğer Yazılar