Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Geçtiğimiz günlerde British Council “Türkiye’de Yükseköğretim Kurumlarında İngilizce-Bir Durum Analizi” başlıklı bir rapor yayımladı. 15 ilde 38 üniversitede 400 akademisyen ve 4 bin 300 öğrenciyle görüşülerek hazırlanan bu raporda yükseköğretimde İngilizce eğitiminin yetersizliğine dikkat çekildi.

        YÖK de bu rapordan hareketle yabancı dilde ders veren akademisyenlerin “yeterliliklerini” düzenleme kararı aldı. Bu düzenmenin nasıl olması gerektiğine ilişkin önerilerini yükseköğretim kurumlarına sormaya başladı.

        Oysa Atılım Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yıldırım Üçtuğ da British Council’in yayımladığı rapor da yabancı dil eğitiminin üniversiteye gelmeden önceki kademelerde çözülmesi gerektiğine işaret ediyor. Üçtuğ, “Ancak ortaöğretimin yalnızca üniversite giriş sınavı odaklı bir hal almasından ötürü bu husus gerçekleştirilemiyor ve yükseköğretim sürecine bırakılıyor” diyor.

        Bir akademisyenin yabancı dilde ders verebilmesi için Yabancı Dil Sınavı’nda (YDS) alması istenen 80 puanının da 85’e çıkarılmasını öneren Üçtuğ, dil ve kelime bilgisi ile okuduğunu anlama becerilerini ölçmeye yönelik YDS’nin yapısının TOEFL IBT’de olduğu gibi yazma ve konuşma yeteneklerini de ölçer hale getirilmesi gerektiğini söylüyor.

        Üçtuğ gibi Türkiye’nin İngilizce dil eğitimi alanında beklenenden daha düşük bir performans sergilediğini gösteren British Council raporunda da “temel aksaklık ilk, orta ve lisede verilen yetersiz eğitimden kaynaklanıyor.” Yükseköğretim kurumlarında ders veren akademisyen de bu sistem içinde yetişiyor.

        Üniversite sınavlarında öğrencilerin artan başarısızlıklarını çözmenin yolu ilköğretim ve ortaöğretimi “nitelikli” hale getirmekten geçiyorsa bir dili iyi bilen ve öğretmeye çalışan akademisyenin yetersizliği de “kaliteli” yükseköğretim öncesi eğitim ile çözülebilir.

        Diğer Yazılar