Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Adaylarda “yükselen puanlar” ama “düşen başarı sıraları” ile hayal kırıklıkları yaratan bir Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) geldi geçti. Şimdi önemli olan önünüze bakıp Lisans Yerleştirme Sınavları’na (LYS) hazırlanmak.

        Ancak YGS’nin sonuçlarını “büyük başarı” olarak yorumlanmaya çalışılmasını da şaşkınlıkla izlememek mümkün değil. YGS’de testlerin başarı oranlarının nasıl ve neden yükseldiği ortada. Sorular bu kadar kolay olmasa ve iki de iptal edilmese sonuçlar geçen yılın benzeri olacaktı. Zaten öğrencilerin ve eğitimcilerin “seçici soru” olduğunu söyledikleri Sosyal Bilimler Testi’nin sonuçlarına bakmak bile sağlıklı yorum yapmaya yeter.

        Üstelik de sıfırcı sayısının 33 bin olduğu, 160 sorudan 20 net çıkaramayanların 237 bin, 32 net çıkarıp, LYS’lere girme hakkı kazanamayanların sayısının da 517 bin olduğu bir sınavın sonuçlarına bakıp, bunları nasıl başarı olarak yorumlayabiliriz?

        Zaman zaman tartışılan “olgunluk sınavı” yani birçok ülkede geçerli olan lise bitirme sınavı Türkiye’de olsa ve mezuniyet için yüzde 20 başarı şartı aransa şu anda sınava girip de 180 barajını aşamayan yarım milyon adayın da liseden mezun olmaması gerekirdi.

        Ancak adaylara tavsiyem YGS sonuçlarını artık bir kenara bırakıp, önümüzdeki haziran ayında yapılacak LYS’ler için hazırlanmaları.

        Gençlerden “LYS çok zor olur mu?” diye çok soru geliyor. YGS’de soruların kolay olması adayların belli puan gruplarında yığılmalarına neden olduğu için ÖSYM’nin LYS soruları için daha seçici olacağı tahmin ediliyor. Bu yüzden de “alan bilgisi” ölçen LYS’lerde YGS’de olduğu kadar kolay soru yer almayacaktır. Aksi halde bu yıl tercih süreci belli puan grupları için oldukça sıkıntılı geçer.

        İNTERNET RİSKİ YÜKSELİYOR

        Çoçuklarda teknolojinin kullanımının tartıldığı sempozyumda ODTÜ Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi bölümünden Prof. Dr. Kürşat Çağıltay’ın paylaştığı veriler çarpıcı oldu. EUK Kids Online (Avrupa Çevrimiçi Çocuklar) Proje grubunun yaptığı araştırmaya göre çocukların “çevrimiçi yaşı” 2’ye düştü. 2010’da yapılan ve 2015 yılında tekrarlanan 12 bölgede 9-16 yaş aralığındaki 784 çocukla yapılan araştırma 5 yılda çevrimiçi çocukların sayısının 2 kat arttığını interneti ilk kullanım yaşının da 5’ten 2’ye düştüğünü gösteriyor.

        Sadece Türkiye’de değil tüm dünyada çocukların internetle tanışma yaşı düşüyor ve neredeyse sıfıra iniyor. Araştırmaya göre Hollanda’da okul öncesi grubun yüzde 78’i ve 1 yaş altı bebeklerin yüzde 5’i, Norveç’te 0-6 yaş grubunun yüzde 58’i çevrimiçi.

        Ancak çocukların başta sosyal ağlar olmak üzere internet üzerinden karşılaşacağı riskler de 5 yıl içinde yüzde 34’ten yüzde 73’e çıkıyor.

        Peki ne yapmak gerekiyor? Prof. Dr. Kürşat Çağıltay ailelere önerilerini şöyle sıralıyor:

        Eğlence amaçlı günlük kullanım 1-2 saat olmalı.

        2 yaş altı çocukların kullanmasına izin vermeyin.

        TV ve internet kullanımı yatak odası dışında olsun.

        TV / videoları beraber izleyin ve hakkında tartışın.

        İnternet kullanımı konusunda sürekli iletişim içinde olun.

        Diğer Yazılar