Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        MİLLİ Eğitim Bakanı Nabi Avcı, katıldığı bir televizyon programında öğretmen niteliğini artırmak istediklerini söyledi ve “öğretmen kaynaklarını çeşitlendireceklerini” dile getirdi. Bunlara örnek olarak da tıp fakültesi mezunlarının da pedagojik formasyon eğitimi alarak öğretmenlik yapabilmeleri için gereken düzenlemeleri yaptıklarını açıkladı.

        Yani isteyen doktor öğretmen olarak da görev yapabilecek.

        Geçtiğimiz mart ayında ise YÖK bir düzenleme yaptı.

        Açıköğretim ve uzaktan öğretim programlarıyla öğretmen yetiştirilmesine olanak tanıyan uygulamayı yeniden başlattı. Yaz okulları programları açılarak pedagojik formasyon eğitiminin alınmasını sağladı.

        Bu yaz başta fen ve edebiyat fakülteleri hatta mühendislik fakültesi mezunları bile 7 hafta sürede yaz okullarında verilen bu kurslara “belli bir ücret” karşılığında katıldı.

        35 günlük bu programları tamamlayanlar öğretmenlik yapma hakkı kazandı. Öğretmen yetiştirmek için kurulan eğitim fakültelerinin 4-5 yılda verdikleri bu eğitim ile 7 haftalık eğitim böylece “eşitlendi”.

        Bu adımlardan sonra “şaşırtmayacak” düzenlemelerden biri “mektupla eğitim alanların” öğretmen olarak atanması olur. 70’li yıllarda eğitim enstitülerinde mektupla ve hızlandırılmış eğitimle mezun edilenler bu ülkede öğrenci yetiştirdi. Hatta 1996-1997 öğretim yılında dönemin Milli Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam hiçbir formasyon eğitimi almamış 40 bine yakın üniversite mezununu bile bir gecede öğretmen olarak da atadı.

        Oysa bakın Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 43. maddesinde öğretmenlik mesleği nasıl tanımlanıyor: “Öğretmenlik, devletin eğitim, öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleğidir. Öğretmenler bu görevlerini Türk milli eğitiminin amaçlarına ve temel ilkelerine uygun olarak ifa etmekle yükümlüdürler. Öğretmenlik mesleğine hazırlık genel kültür, özel alan eğitimi ve pedagojik formasyon ile sağlanır.”

        Kanun’da da belirtildiği gibi öğretmenlik bir ihtisas mesleğidir. Eğitim fakülteleri ise öğretmen yetiştirmek üzere kurulmuş kurumlardır. Bu kurumların “içini boşaltıp” değersizleştirip, her mezuna öğretmenlik hakkı vererek öğretmenlerin niteliğini yükseltmek mümkün mü?

        PISA benzeri uluslararası sınavlarda başarılı Finlandiya gibi ülkeler, öğretmen yetiştiren kurumlarına “en iyi dilimdeki” öğrencileri seçerek alır ve öğretmenine sürekli yatırım yapar.

        Eğer öğretmenliği sadece pedagojik formasyon eğitimine indirgerseniz bu mesleğin ne saygınlığı kalır ne de öğretmeninizin niteliğinden söz edilebilir.

        Diğer Yazılar