Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İnanan insan lar, beşeri istekler uğruna değil, ilahi âlemi rencide edecek olan meseleler karşısında, yani Al lah uğruna savaşırlar. İnkarcı lar ise batıl düşüncelerin ve şeytanın uğruna mücadele ederler

        YÜCE Allah, 1400 sene önce gönderdiği Kuran-ı Kerim'de genelde bugünün dünyasında, özelde İslam âleminde gerçekleşen zulümlere dikkat çekmiş ve şu ayetleri göndermiştir:

        "Nasıl olur da Allah yolunda savaşmayı ve 'Ey Rabbimiz! Bizi halkı zalim olan bu topraklardan kurtarıp özgürlüğe kavuştur ve rahmetinle bizim için bir koruyucu ve destek olarak bir yardımcı gönder' diye yalvaran çaresiz erkekler, kadınlar ve çocuklar için savaşmayı reddeder -siniz? İman edenler, Allah yolunda savaşırlar, inanmayanlar ise Tağut yolunda savaşırlar. O halde şeytanın dostlarına karşı savaşın, şüphe yok ki şeytanın kurduğu düzen zayıftır." (Nisa, 75-76)

        1-Müslüman, zulmü kaldırmak ve insanlara hürriyet hakkını temin etmek için savaşır. Hz. Peygamber'le beraber Medine'ye hicret edemeyen Müslümanlar, Mekke'de büyük baskı içindeydiler. Tevhid inancına sahip olmaları sebebiyle, müşrikler tarafından zulme uğruyor-lardı. Bunun üzerine erkek, kadın ve çocuklar feryat ederek dualarıyla Allah'tan yardım dilediler. Bu dua arşıâlâya çıktı ve bu ayetin gelmesine sebep oldu. Unutulmamalıdır ki bu, insanların hürriyetlerini, haklarını kısıtlayıp baskı yapmanın ne ilkiydi ne de sonuncusu! Yüce Allah vahyin geldiği dönemdeki bir olguyu seçerek onun tahlilini yapıp hükmünü koymaktadır.

        Günümüz dünyasında inançlarından dolayı ağır baskı altında olan, özgürlükleri ellerinden alınan, sosyal haklardan istifade ettirilmeyen, sadece tevhid inancına sahip olmaktan başka farklı bir özelliği olmayan insanların, ahları ilahi âleme yükselenleri yok mudur? Bu açıdan bakılınca ayetin bugün indiğini söyleyemez miyiz?

        2-Erkek, kadın ve çocuklardan kendi haklarını savunamayan, sosyal baskıdan bir çıkış kapısı bulamayanlar, oradaki halkı zalim olarak nitelendirmektedirler.

        "Halkı zalim olan bu ülkeden" ifadesinden anlıyoruz ki, zulmü sadece toplumun ileri gelenleri yapmıyor, halkın tamamı bu zulme katılıyor, çaresiz, korumasız, yardımsız kalan, arkaları olmayan ve farklı inançları olanlara nefes aldırmayacak şekilde baskı yapıyorlar. Güçlülerin güçsüzleri inançlarından çevirmek için başlattıkları bu ağır sosyal baskı, günümüz insanlığında farklı biçimlerde farklı yerlerde devam etmektedir.

        "Benim gibi inanmaz, benim gibi düşünmez ve benim gibi yaşamazsan sana hayat hakkı yoktur" şeklindeki zulüm hâlâ sürmektedir. Bunun anlamı şudur: İnsanlık hâlâ inanç farklılığına karşı bir tolerans kültürünü geliştirememiş; dini alanı düşmanlık alanı olmaktan kurtaramamıştır.

        3-Güçsüz insanlar nefes alamayacak kadar zalim halkın baskısına maruz kalınca, çıkış yolu olarak Allah'a yalvarma şekilleri de ayette konu edilmektedir. "Rabbimiz! Bize tarafından bir sahip ve destek olacak bir yardımcı gönder!" Bu dua, Levh-i Mahfuz'dan, yani "korunmuş levha"dan bu ayeti alıp gelmiştir. Böylece Allah iyilerin, zulme uğrayanlara yardım etmelerini istemektedir ve onlar adına neden savaşmadıklarını da sorgulamaktadır.

        4-Allah, Müslümanları zayıfların uğruna savaşmaya teşvik edebilmek için 76. ayette bir açıklama yapmaktadır: "İman edenler Allah yolunda savaşırlar, inkarcılar ise Tağut yolunda savaşırlar." Ayetin bu kısmı inananla inanmayanın zulme karşı tavır farkını göstermektedir.

        İnanan yani tevhid inancına sahip olanlar, beşeri istekler uğruna değil, tam tersine ilahi âlemi rencide edecek olan meseleler karşısında, yani Allah uğruna savaşırlar. İnkârcılar batıl düşüncelerin, davaların, rejimlerin ve şeytanın uğruna savaşırlar.

        Tağut, insanı insana kul eden, sömürten, zulmettiren, insanın onurunu ayaklar altına aldıran, hürriyetini elinden alan, insan ilişkilerini kirletecek kadar bozan Allah'ın gazabını yeryüzüne indirecek fikir ve davranışların tamamıdır. İnanan insanlar bunun uğruna savaşamaz, bunun uğruna ancak inkârcılar savaşırlar.

        5-"O halde şeytanın dostlarına karşı savaşınız." Şeytanın dostu kimdir? Bu sorunun cevabını ayetin bu kısmı, 75. ayetle bağlantılı olarak vermektedir. Zayıf erkek, kadın ve çocuklara zulmeden, onlara inançlarından dolayı ya da ana babalarının inançlarından dolayı baskı yapıp dünyayı dar edenlerdir. 76. ayete göre de Tağut'un uğruna savaşanlardır.

        Yüce Allah, zulmedenlerin davranışlarının sözle önlenemediği için savaşla engellenmelerini istemektedir. Tağut denen şeytanın etkisiyle insanlara zulmedenler savaşın çıkmasına sebep olurlar. Bu açıdan bakınca, Tağut'un uğruna savaşanların savaş çıkardıkları fikrine varmak mümkündür.

        Bayraktar Hoca yanıtlıyor

        Ganimetin sahibi kimdir?

        ■ Bir ayette "Ganimetler Allah'a ve Resul'üne aittir", başka bir ayette ise "Ganimetin beşte biri Allah içindir" deniyor. Bu bir çelişki değil mi? G.Y.

        Bahsedilen birinci ayette ganimetin genel anlamda kime ait olacağı ifade ediliyor. Diğer ayette ise ganimetlerin nasıl taksim edileceği anlatılıyor. Bu bir işyerinde işverenin "Bu işyerinin bütün gelirleri bana aittir" demesine benzer. Doğrudur ona aittir ama aynı işveren bu gelirin bir kısmını çalışanlara dağıtır. Dolayısıyla bu ifadelerde bir zıtlık yoktur.

        Yemini bozmanın yaptırımı nedir?

        ■ Hangi sözler yemin yerine geçer? Yemini yerine getirmemenin cezası nedir? N.C.

        Allah üzerine, namus ve şeref üzerine veya Kuran üzerine etmek, yemine girer. Yemin ettiği halde yerine getirmeyen 3 gün oruç tutar, tutamazsa 10 fakiri doyurur.

        Şartlı adak pazarlık mıdır?

        ■ "Şu işim olursa kurban keseceğim" demek doğru mudur? Bu Allah'la pazarlık etmek anlamına gelmiyor mu? O.A.

        Bu pazarlık değildir, Allah'a söz vermektir. Buna adak denir ve yerine getirmek gerekir.

        Diğer Yazılar