Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Spor gerçekten yararlı mı? Kalp hastalarında hangi sporlar faydalı? Orta yaş kuşağının spor yapması risk taşıyor mu? Kimler hangi sporları yapmalı? Koşu mu? Yürüyüş mü? Bugün bu konuda okurlardan gelen soruları yanıtlayacağız.

        KOŞU MU YÜRÜYÜŞ MÜ?

        1980’li yıllarda, öncülüğünü ünlü film yıldızı Jane Fonda’nın yaptığı jogging modası başladı ve bu moda kısa sürede tüm dünyaya yayıldı. Herkes koşmaya başladı. O yıllarda bir toplantı için gittiğim Amerika’da, bir sonbahar günü sabahın altısında gözlerime inanamadım. Caddelerde binlerce insan çılgınlar gibi koşuyordu. Doğrusu neden bizim ülkemizde de koşma kültürü gelişmedi diye üzüldüğümü belirtmeliyim.

        Ancak daha sonraki yıllarda basında jogging sırasında kalp krizi geçirenler ve ani gelişen ölümlerle ilgili birçok haber çıktı ve bilim dünyası jogging’in kalp sağlığı üzerine etkilerini sorgulamaya başladı. Yavaş yavaş koşunun yerini yürüyüş aldı.

        KALP HASTALARI DİKKAT!

        Tıp dünyasında, önceki yıllarda koroner arter hastalığı olan ya da kalp krizi geçiren hastalara spor öneriliyordu.

        Sporun tıkanan koroner damarın etrafında kollateral dediğimiz, küçük damarların genişlemesini sağlayacağı ve kalbin tıkanıklık nedeniyle iyi beslenmeyen bölgesinin bu yeni damarların açılmasıyla daha iyi besleneceğine inanılıyordu.

        Ancak kardiyoloji alanında ileri teknolojinin gelişimiyle görüldü ki kalp krizlerinin nedeni, önce koroner damarlarda plaklar oluşması, daha sonra bu plakların kopmasıyla ve kopan plağın ileri bir noktada koroneri tıkamasıydı.

        İşte tam bu noktada çok kritik iki gerçek ortaya çıkıyor.

        Birincisi vücuttaki damar dokusu bir bütün. Yani oluşan plaklar sadece bir ya da birkaç koronerle sınırlı kalmıyor. Vücuttaki hemen tüm damarlarda az veya çok oranda plaklar oluşuyor.

        İkincisi koşu ya da ağır sporlar tıkanan damarların dışında başka damarlardaki riskli plakların da kopmasına neden olabiliyor.

        Bu nedenle koşu ve ağır sporlar kalp hastaları için yüksek risk taşıyor. Özellikle sabah uykudan hemen sonra, uzun bir dinlenme sürecini takiben yapılan koşu ya da ağır sporlar hastalar için riski artırıyor.

        ORTA YAŞ KUŞAĞI HANGİ SPORU TERCİH ETMELİ?

        Genç, orta yaş kuşağı yoğun iş yaşamı olan, bu nedenle spora zaman ayıramayan iş saati dışında, hafta sonları yoğun spor yaparak ya da halı saha maçı gibi birtakım aktivitelerle formunu sağlamaya çalışan yeni yaşam modelinin yoğun temposu içinde spor yapmaya çalışan bir kuşak.

        1982 yılında baş asistanlığa başladığım ilk gün tuttuğum ilk şef nöbetinde acil polikliniğine 39 yaşında halı saha sporu sırasında kalp krizi geçiren bir hasta getirdiler. Koroner yoğun bakımda sabaha kadar yapılan tüm müdahalelere rağmen hastayı kurtaramadık.

        Özellikle genç-orta yaş kuşağında geçirilen kalp krizleri, ileri yaşta ortaya çıkan enfarktüsten daha riskli. İleri yaşlarda damar hasarı daha yavaş geliştiği için damardaki tıkanma sürecinde küçük damarlar (kollateraller) daha fazla gelişiyor, ana damar tıkansa bile kalp kası küçük damarla besleniyor.

        Oysa daha genç yaşlarda bu kollateral sistem gelişmediği için ana damarın tıkanması, doğrudan kalp kasında geniş bir alandaki oksijenlenmede bozulmaya ve doku ölümüne sebep olabiliyor.

        Gelişen teknoloji ile 21. yüzyılın yeni hayat modeli artık daha hareketsiz bir yaşamı gündeme getirdi. Krdiyometabolik sendrom dediğimiz şişmanlık, diyabet, yoğun iş yaşamı, uzun toplantılar, ağır iş yemekleriyle geçen bir haftanın sonunda yüksek tempolu bir spor ya da kıran kırana bir halı saha maçı özellikle kilosu fazla, gizli şekeri olan, tansiyonu yüksek ya da koroner damarlarında hasar başlamış kişilerde büyük tehlike oluşturuyor.

        NE YAPMALI

        Ancak daha önce spor yapmadıysanız ya da bir dönem spor yapıp spora ara verdiyseniz hangi sporu yapacağınız konusunda dikkat etmelisiniz. Özellikle 40’lı yaşlardan sonra ve özellikle kalp açısından risk taşıyan yoğun ve hareketsiz yaşamı olan kişilerin kesinlikle koşu ya da ağır sporlardan kaçınması gerekir.

        Bu kişiler için spor açısından en iyi seçim yürüyüştür. Günde 8-10 bin adıma (4-6 km) denk gelen 45-60 dakikalık yürüyüşler hem kalp sağlığı hem de insülin direncinin en önemli ilacıdır. Dikkat edilecek en önemli nokta, yürüyüşlerin sürekliliği ve sürdürülebilir olması.

        Kalp krizi riski varsa yüzünüzde acı ifadesi oluşturan sporlardan kaçının.

        İNSÜLİN DİRENCİNİN EN ÖNEMLİ İLACI

        Spor insan bedenini zinde tutan, metabolizmayı aktif hale getiren en önemli aktivite.

        Çocukluk döneminden başlayarak düzenli sürdürülen spor, insan sağlığını uzatan en önemli etkenler arasında.

        Spor özellikle insülin direncinin en önemli ilacı. Yemeklerden sonra yapılan 15-20 dakikalık yürüyüşler, kas hücrelerinde insülin reseptörlerinin artmasını ve kanda biriken yüksek insülinin hücreye girmesini sağlıyor.

        Diğer Yazılar