Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Dünya Sağlık Örgütü, 7 Nisan Dünya Sağlık Günü’nü diyabete ayırdı. Yayınladığı raporda diyabetin tüm dünyada giderek bir felakete dönüştüğünü ve durdurulması için mutlaka acil önlemler alınması gerektiğini bildirdi.

        Bugün Türkiye’de diyabetin durumu nedir? Ülke olarak ne kadar farkındayız, diyabet oranı neden ülkemizde bu kadar yüksek ve ne yapmalıyız? Bu konuları birlikte değerlendirelim.

        DİYABET RAPORU ENDİŞE VERİCİ

        Dünya Sağlık Örgütü’nden Dr. Etienne Krug, diyabetin sessiz bir hastalık olduğunu ama çok hızla yayıldığını, 1980’li yıllarda 108 milyon civarında iken bugün yaklaşık 4 kat artarak 422 milyona ulaştığını belirtti. Bugün dünya yetişkin nüfusunda diyabet oranı % 8.5. Diyabet, ölüm nedenleri içinde 8. sırada ve her yıl 3.7 milyon kişi diyabet nedeniyle ölüyor.

        Ama asıl tehlike, dünyada ölüm nedenleri arasında birinci sırada olan kalp-damar hastalıkları, beyin-damar hastalıkları, inme, hipertansiyon, böbrek yetmezlikleri ve obezite gibi ilk on içindeki hastalığın da bir numaralı sebebi diyabet.

        DÜNYA ORTALAMASINDAN 1.5 KAT FAZLA

        Dünya Sağlık Örgütü’nün 1996 yılında Dr. King imzalı raporunda, Türkiye’de erişkin nüfus diyabet oranının % 5.6 olduğu, 2025 yılında % 7.2’ye çıkacağı yazıldı. Bundan 4 yıl sonra Dr. King’in de gözlemci olduğu TURDEP1 çalışmasında, Türkiye’nin 2000 yılında diyabet oranının, 2025 yılında tahmin edilen orandan daha yüksek, yani % 7.6 oranında bulunduğu kanıtlandı.

        Bu çalışmadan 10 yıl sonra yapılan TURDEP2 çalışmasında, diyabetin yaklaşık % 100 civarında artarak % 13.4 oranına ulaştığı saptandı.

        Bu sonuçlar, Türkiye’de diyabet oranının dünya ortalamasından yaklaşık 1.5 kat fazla olduğunu, bu artış hızıyla Avrupa’da diyabeti en hızlı artan ülke olduğunu gösterdi.

        TÜRKİYE DİYABETİN FARKINDA DEĞİL

        Türkiye Diyabet Vakfı ve Konsensus Araştırma Grubu işbirliğiyle ülkemizde insanların diyabeti ne kadar bildiği konusunda bir araştırma yapıldı. Bu çalışmada insanlara diyabetle ilgili 6 soru soruldu.

        Örneğin; “Diyabete neden olan en önemli sebep nedir?” sorusuna doğru cevap oranı % 21.2, “Diyabette esas bozukluğa sebep olan organ hangisidir?” sorusuna % 13, “Diyabet belirtileri nelerdir?” sorusuna % 48.9 oranında doğru cevap verilmiş.

        Bu araştırma sonucunda Türkiye çapında diyabet bilinç oranının yüzde 37.,2 olduğu ortaya çıktı.

        Araştırmaya katılanların % 17.1’inin kendisinde ya da ailesinde diyabet mevcut. Bu durumda ailesinde diyabet olmayanların diyabet konusundaki farkındalığı % 20 civarında ki bu çok düşük, yani eğitimde de farkındalıkta da çok eksiğiz.

        ÜLKEMİZDE NEDEN DÜNYADAN DAHA HIZLI ARTIYOR?

        Diyabet 21’inci yüzyılın getirdiği yeni yaşam biçimleri nedeniyle tüm dünyada artış gösteriyor.

        Gelişen teknolojiyle birlikte gelen hareketsiz yaşam, yoğun ve stresli bir hayat tarzı ve bununla doğru orantılı olarak hızlı ve çabuk beslenme zorunluluğu -yani “fast food” kültürü- diyabet hastalığının artışında büyük rol oynuyor. Diyabet tüm dünyada artıyor ama özellikle Türkiye’de daha yüksek bir artış gösteriyor. Bunun üç önemli nedeni var.

        Birincisi, Türk insanı teknolojinin çok daha çabuk esiri oluyor. Yüksek teknolojiyi seviyor ama diğer ülkelere göre daha hızlı bağımlısı oluyor.

        İkincisi, toplum olarak spor yapmayı sevmiyoruz. Düzenli spor kültürümüz yok.

        Üçüncü ve en önemli şey ise beslenme kültürü. Burada sadece Amerikan tipi fast food beslenme sorumlu değil. Dünyadaki bütün ülkelerde bir Amerikan tipi, yani hamburger, cips, sosis gibi beslenme tarzı yaygın. Ayrıca o ülkenin kendi yerel fast food’u ya da “milli fast food” u da var. Türkiye’de fast food’a dönüşmüş Güneydoğu Anadolu mutfağı, yani lahmacun, döner, dürüm gibi çabuk tüketilen yiyecekler tüm ülkede yaygın.

        GÜNEYDOĞU MUTFAĞI ÇOK RİSKLİ

        Dünya genelinde diyabetin en hızlı artış gösterdiği bölge Ortadoğu. Türkiye’ye bakıldığında ise Gaziantep merkez olmak üzere Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde diyabet oranı da artış hızı da çok yüksek. Bu iki bölgenin ortak bir özelliği var: Mutfak... Ortadoğu ve Güneydoğu Anadolu mutfağı, diyabeti hızlandıran bir mutfak. Yağlı, hamurlu, kırmızı etten, şekerden zengin bir mutfak. Ülkemizde Güneydoğu Anadolu mutfağı “fast food” olarak bütün ülkeye yayıldı. İnsanımız da, özellikle 18 yaş üstü kuşak, çabuk yemek tüketiminde Güneydoğu Anadolu mutfağını ilk sırada tercih ediyor.

        DİYABETİN ÖNLENMESİNDE BAŞLANGIÇ NOKTASI ÇOCUKLAR

        Okul dönemi beslenme de çok önemli. Çocuklar evde pişirilen üç öğün yemeği yerken okula başladıkları andan itibaren kantinle tanışıyor. Türkiye’de bütün kantinler “fast food” seçenekleri sunuyor. Biz devlet eliyle her yıl milyonlarca çocuğa istemeden de olsa fast food kültürünü aşılamış oluyoruz. Sağlık Bakanlığı gazlı içecekleri kantinlerden çekti, ama ekmek, sosis, cips gibi diyabetojenik bütün yiyecekler kantinlerde hâlâ var. Avrupa ülkeleri ve Kuzey Amerika’da okullarda artık sıcak yemek, salata, et, haşlanmış sebze gibi sağlıklı yiyecekler veriliyor. Bu programı ülkemizde de uygulamak lazım. Öte yandan çocuklara, gençlere yönelik ciddi olarak eğitim programları yapılması gerekiyor. Bu konudaki ulusal başarılı projelerden birisi, Sabri Ülker Gıda Araştırmaları Enstitüsü Vakfı’nın yürüttüğü “Yemekte Denge Projesi”. İlköğretim okullarında on binlerce öğrenciye sağlıklı beslenme eğitimi veriliyor. Fast food hayatın bir realitesi. Bu nedenle çabuk ve hızlı tüketilen sağlıklı yemek seçenekleri oluşturmak lazım. Beyaz ekmek yerine çavdar ekmeği, salata, sebzeli- peynirli sandviçler gibi sağlıklı, ucuz, kolay erişilir yemek seçenekleri üzerine çalışmak lazım. Gençlere yönelik “çocuk yemek okulları” açılmalı. Toplumda sağlıklı beslenme bilinci oluşturmadan sporla diyabeti de obeziteyi de durdurmak mümkün değil.

        Diğer Yazılar