Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Vitamin D’nin kısa bir süre öncesine kadar tek görevinin vücutta kemik yapımında rol oynayan iki temel madde olan kalsiyum ve fosfor düzeylerini ayarlayan bir ön hormon olduğu bilinirdi.

        Oysa yapılan çalışmalarda vitamin D’nin kalpte, sindirim sisteminde, böbrekte, solunum yollarında, hormon sistemlerinde reseptörlerinin bulunması, bu vitaminin vücutta kemiklerin dışında çok daha fazla görevi olduğunu gösterdi.

        D VİTAMİNİNİN HİKÂYESİ

        Raşitizm 19. yüzyılın en ciddi hastalıklarından birisiydi. Bu hastalık gelişme geriliği, boy kısalığı, kolda, bacakta eğilip bükülmeler, yürüme güçlüğü gibi bulgularla çocuklukta başlar, kemik kırıklarıyla ilerleyerek yaşamı kısaltır.

        1929 yılında Hess ve Unger, güneş ışığının raşitizm hastalığını iyileştirdiğini keşfetti. Bir yıl sonra da mayaya ultraviyole ışınları verildiğinde raşitizmi önleyen bir maddenin ürediği bulundu. Buna “D vitamini” adı verildi. Sonra D2 vitamini olarak adı değiştirildi.

        1937 yılında D3 vitamininin ultraviyole ışınları ile deride sentezlenebildiği bulundu. Son olarak da koyun yününde bulunan “lanolin” denilen maddeden D vitamini elde edildi. Maliyeti ucuzlatıldı.

        1950’li yıllardan sonra D vitamininin önemi anlaşıldı. Amerika ve Kuzey Avrupa ülkelerinde ekmeğe, süte, bazı gıda maddelerine eklenmeye başlandı ve raşitizm hastalığı bir halk sağlığı sorunu olmaktan çıktı.

        KAÇ TİP D VİTAMİNİ VAR?

        D vitamini yağda eriyen vitamin grubundan. Vücutta birikebiliyor. İki esas formu var.

        Vitamin D3, deride “7-dehidrokolesterol” denilen maddenin güneşteki ultraviyole ışınları ile oluşuyor, vücut aşırı güneş ışınına maruz kalsa bile ihtiyaç fazlası vitamin aktif olmayan formlara dönüşüyor ve vücutta birikimi önleniyor.

        Vitamin D2 süt, yumurta, yağlı balıklar ve bazı bitkilerde bulunur. Hayvanların yedikleri otlardan, gıdalardan aldıkları D2 vitamini süte geçebilir. İnek ya da koyun sütü ultraviyole ışınlarına tabi tutulursa bu vitamin D3 vitaminine dönüşür ve aktif hale gelir. “Vitamin D ilaveli süt” adı ile raflarda gördüğünüz bu sütlerdir, D vitaminli sütler bazı Avrupa ülkelerinde zorunludur.

        ÜLKEMİZDE D VİTAMİNİ DÜŞÜK

        Yapılan tüm araştırmalar, ülkemizde D vitamininin toplumsal olarak düşük olduğunu gösteriyor. Bir çalışmada Ege Bölgesi gibi bir yörede D vitamininin % 75 oranında düşük olduğu saptanmış.

        Başka bir çalışma da D vitamininin, gebelerde % 45, yeni doğan çocuklarda % 64, okul çağı çocuklarında % 9.53 oranında düşük olduğunu bildiriyor. Ama tüm araştırmalar ülkemizde çocuk ya da erişkin tüm nüfusun yaklaşık yarısında D vitamininin eksik olduğunu gösteriyor. Bu kadar güneşli bir ülkede D vitamininin bu kadar düşük düzeyde olması üzücü.

        GÜNEŞ KREMLERİNE DİKKAT

        Bu günlerde güneş kremi reklamları, internette çıkan yazılar güneş ışınlarından uzak durmanın, güneşten korunmanın ne kadar önemli olduğu mesajları veriyor; cilt kanseri riski konusunda uyarıyor. Bu bilgiler doğru ama bu kesinlikle güneşten uzak durma anlamında değildir. Güneşten korunma kremleri D vitamin yapımını engelliyor. Faktör 8 olan güneş kremi bile vücudun D3 vitaminini % 95 azaltabiliyor. Bu nedenle gün içinde özellikle güneşin çok yakıcı olmadığı saatlerde faktörsüz korumasız güneşe çıkmak çok önemli.

        KEMİK DIŞINDAKİ FAYDALARI

        D vitamini kalp hastalığı riskini azaltıyor. Bir çalışmada D vitamini düzeyi düşük olanlarda, normal olan kişilere göre kalp hastalığı riskinin % 62 oranında arttığı görülmüş.

        D vitamininin kanserden koruyucu etkisi de var. D vitamininin kandaki düzeyi her 20 ng/ml arttığında kolon kanseri riski % 40 azalıyor. D vitamini normal düzeyde olanlarda multipl skleroz ihtimali daha düşük. Kronik kas ve iskelet ağrıları D vitamin düzeyleri normale gelince düzeliyor.

        Depresyonla D vitamini arasında doğrudan ilişki var. D vitamini normal olanlarda depresyon oranı daha az.

        Çocuklarda D vitamin takviyesi vücudun savunma sistemini güçlendiriyor, enfeksiyonlara bağışıklığı artırıyor. D vitamini normal olan çocuklar daha az hastalanıyor. Diğer çok önemli bir bulgu da Tip1 diyabet oranını % 30 azaltıyor. D vitamini ile kan şeker ayarı arasında doğrudan ilişki var.

        65 yaş üstü kişilerde D vitamini 40 ng/ml’nin üzerinde olan kişilerde 10 ng/ml’nin altında olanlara göre tüm ölüm nedenlerinde risk % 45 daha düşük.

        Çok önemli bir nokta da, bu bulgulara bakarak D vitamini eksikliği konmaz ya da D vitamini bu hastalıkların tek başına nedeni değildir sadece zemin hazırlar.

        NE YAPMALI?

        - Güneşlenin. Günlük D vitamini ihtiyacının % 90’ı güneş ultraviyole ışınları tarafından deride sentezlenir. Yapılan çalışmalar günde sadece 15 dakika güneşlenmenin D vitamini sentezi için yeterli olacağını göstermiştir. Özellikle ev kadınlarının ve çocukların her gün en az 15-30 dakika güneşe çıkması çok önemli.

        - Pencere camının ve güneşten korunma kremlerinin deride D vitamini sentezini engellediği unutulmamalı.

        - D vitamininden zengin yiyeceklerden her gün mutlaka almaya çalışın. Yumurta ve süt özellikle soya sütü D vitamini içerir. Süt alırken ultraviyole ile D vitamini açısından zenginleştirilmiş sütleri tercih edin.

        - Balık özellikle somon ve uskumru D vitamini açısından zengindir. Ancak bir yumurtanın günlük ihtiyacın sadece % 4’ünü, 1 bardak sütün ise % 13’ünü karşılayabildiğini unutmayın.

        - Her 6 ayda bir D vitamini tahlili yaptırın. 30 ng/ml üzerinde olmasına dikkat edin.

        - D vitamininiz eksikse ilaçla takviye edilebilir. Ancak D vitamininin vücutta birikici etkisi olduğunu, yüksek doz alındığı zaman toksik etkisinin olacağını unutmayın. Özellikle D vitamini ampullerinde çok yüksek doz (300 bin ünite) olduğunu unutmayın.

        Diğer Yazılar