Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        5 yıl öncesine kadar tıpta yeni gelişmelerin en yavaş olduğu alanlardan biri diyabetti. Diyabetli hasta eğitimlerinde ilk sorulan sorular hep, “Diyabetle ilgili bir yenilik yok mu?” olurdu. Genellikle bu sorulara tatmin edecek yanıtlar veremezdik.

        Son 5 yıldan bu yana yüksek teknoloji, diyabet alanına çok hızlı girdi, baş döndüren gelişmeler oldu. Bir diyabetli artık hastaneye gitmeden 7/24 izlenebiliyor, akıllı insülin pompaları, insülin dozlarını kendi kendine ayarlayabiliyor. Ağızdan insülin haplarıyla ilgili çalışmalar ilerledi. Bugün konumuz diyabette yüksek teknoloji.

        İNSÜLİN HAPLARI

        Diyabetlinin en büyük sorunlarından biri insülin iğnesi. İnsülin yaşam için olmazsa olmaz bir hormon, ancak tek uygulama şekli enjeksiyon.

        İnsülin protein yapısında bir hormon olup ağızdan alınınca sindirime uğruyor. Bu nedenle hasta her gün 2, bazen 4-5 kez insülin iğnesi olmak zorunda. Bu da diyabetlinin yaşamını zorlaştırıyor, yaşam kalitesini bozuyor.

        Yeni çalışmalarla insülin, mide asidi ve sindirim sistemindeki enzimlerden parçalanmadan geçmesi için özel bir kapsül içine alınıyor. Bu kapsül aktif insülin proteininin parçalanmadan sindirim sistemine ulaşmasını sağlıyor, burada açılıyor ve aktif hale geçiyor. Faz1 ve Faz2 çalışmalarını geçen bu yöntem yakında daha geniş klinik çalışmalarda uygulanacak.

        Ağızdan alınan insülinlerle ilgili diğer çalışma kolu “buccal insülin”ler. Bu yöntemde insülin solüsyon şeklinde dil altında eritilerek mideye geçmeden kana geçiyor. Çalışmalar umut verici.

        AKILLI İNSÜLİN POMPALARI

        İnsülin pompası, vücudunda insülin hormonu salgılanmayan hastalar için çok önemli. Günde 4-5 kez insülin enjeksiyonu uygulama zorunluluğunu kaldırıyor. Bir kateter yardımıyla 24 saat süreyle insülin verilebiliyor, insülinde doz ayarı yapılabiliyor, azaltılıp çoğaltılabiliyor. Kan şekeri yükseldiği zaman ek iğne yapmadan bluetooth yardımıyla pompa istendiği kadar ek insülin verebiliyor.

        Bugün artık bu insülin pompa sistemine sürekli glikoz ölçüm sistemi de eklendi. Böylece aynı cihazın kan şekeri değerine göre vereceği insülinin dozunu kendi kendine ayarlaması mümkün oldu.Yeni kuşak insülin pompaları akıllı teknolojik sistemlerle donatıldı, şeker daha düşmeden kan şekerindeki düşüş oranını izleyerek insülin akışını durdurabiliyor, risk durumunda hastayı uyarıyor, öğünde alınacak yemekteki karbonhidrat değerini yüklenince buna eşdeğer insülini hesaplayıp hastaya verebiliyor. Önümüzdeki günlerde “mikropompa” ya da “patchpump” adı verilen yeni kuşak pompalar günlük hayatımıza girecek. Bu yeni kuşak insülin pompaları, pompa ile vücut arasındaki kateter sistemini kaldırıyor. Pompa küçülüyor ve doğrudan cilde yapıştırılıyor. Böylece hastanın dışarıdan 4-5 kez insülin enjeksiyonu olmasına ya da ayrı bir pompa sistemini taşımasına gerek kalmıyor.

        KAN ŞEKERİ ÖLÇÜMLERİNDE ‘GLİKOZ SENSÖRÜ’ TEKNOLOJİSİ

        20 yıl önce ilk kişisel şeker ölçüm cihazları bulunduğunda bir devrim olmuştu. Önceleri ancak bir hastane laboratuvarında kan verilerek ölçülebilen kan şekerini artık her hasta evinde parmağını delerek ölçebiliyordu. Bu, o zamanlar için müthiş bir olaydı.

        Ancak vücuttaki glikoz biyoritmi çok hızlı. Sabah, öğle, akşam öğünlerinden önce kan şekeri düşüyor, öğünlerden sonra yükseliyor, gece yarısı ve sabaha karşı şeker düşüp inmeleri ilaç doz planlaması için çok önemli. Sonuçta kan şekeri değişikliklerini izlemek için her gün 7 ölçüm gerekli. Bu da her gün 7 kez parmak delinmesi anlamına geliyor ki hasta için ciddi sorundu. Bu sorun artık iki teknolojiyle çözülüyor. Sürekli Glikoz Takip Sistemi (CGMS), özel bir glikoz sensörü teknolojisiyle çalışan bir yöntem. Bir düğme büyüklüğünde sensör cilde yapıştırılıyor ve deri altına giren bir silikon kateterle cilt alt dokusundan 24 saat sürekli kan şekerini ölçüyor. Her 5 dakikada bir ölçülen kan şekeri hemen elektronik olarak değerlendiriliyor, günlük kan şekeri değişimleri bir diyagram şeklinde çıkarılıyor, günün hangi saatinde yükseldiği ya da düştüğü görülebiliyor. Günlük kan şekeri değerlerinde hedef değerleri, yüzde olarak veriliyor.

        Artık yeni çalışmalar kan ya da cilt altı sıvısı olmadan derinin üstünden kan şekerini ölçmeyi hedefliyor. Bu konuda oldukça büyük mesafe alındı, kısa bir süre içinde koldan bir saat yardımı ile ya da kulak memesinden bir cihazla iğnesiz, acısız kan şekeri ölçümü mümkün olacak.

        TELETIP TEKNOLOJİSİ İLE 7/24 KONTROL

        Diyabet, yaşam boyu süren bir hastalık ve hasta sürekli bir sağlık merkezi tarafından kontrol altında tutulmak zorunda. Bir diyabetli, her gün diyabetiyle ilgili birçok sorularla karşı kaşıya kalır. Öğün öncesi kan şekeri düşer, yemekten sonra yükselir, sporda düşer, hastalıkta yükselir. Beslenme programı özel, egzersiz programı özel, vücut bakımı özel olmalı. Bütün bunlara rağmen bir diyabetli en iyi ihtimalle ayda bir, ortalama üç ayda bir sağlık ekibiyle görüşebilir, üstelik görüşme süresi genellikle kısadır.

        Yeni teletıp teknolojisiyle hasta artık haftanın her günü ve 24 saat sürekli takip edilebiliyor, kan şekeri sonuçları anında sağlık merkezine aktarılabiliyor, sağlık merkezinde hastadan gelen sonuçlar değerlendiriliyor, tedavisi yeniden düzenlenip ilaç doz ayarı yapılabiliyor ve beslenme programı, egzersiz planı yeniden ayarlanabiliyor.

        Diyabet verileri gerektiğinde yakınları tarafından da izlenebiliyor. Böylece çocukları başka bir ülkeye ve tatile gitmiş bir anne-baba istediği an çocuğunun kan şekerini görebiliyor.

        Acil durumlarda, kan şekerinin ani olarak düştüğü ya da yükseldiği durumlarda sistem otomatik olarak hastayı telefonla uyarıyor ve yanıt alamadığı zaman yakınlarını bilgilendiriyor, onlardan da yanıt alamazsa hastanın bulunduğu noktayı tespit edip acil yardım ekibini yönlendiriyor. Diyabetli hastalar bu sistemle, “smartphone” yardımıyla evinden randevu alarak sağlık ekibiyle yüz yüze konuşabiliyor, sorunlarını anlatabiliyor ve tedavisini hastaneye gitmeden planlayabiliyor.

        İLK ‘DİYABET YÜKSEK TEKNOLOJİ MERKEZİ’ İSTANBUL’DA KURULUYOR

        Türkiye, artık sağlık alanında yüksek teknolojiyi birçok Avrupa ülkesinden daha hızlı hayata geçiriyor. 10 yıl önce tahmin bile edilemeyen yenilikler bugün birçok alanda yaşamın içinde rutine girmiş durumda.

        Önümüzdeki günlerde diyabetlilerin teletıp teknolojisiyle 7/24 izleneceği yeni kuşak akıllı insülin pompalarının yaşama geçirileceği, sürekli glikoz takip sistemleriyle hastanın dünyanın her bölgesinde takip edileceği yüksek teknoloji üssü İstanbul’da kurulacak.

        Ülkemizde son yıllarda sağlık turizmine bir devlet politikası olarak büyük önem veriliyor. Yurtdışından tedaviye gelen diyabetli hastaların ülkelerine döndüklerinde de sürekli takibine ve sağlık desteğine olanak sağlayacak bu yeni teknoloji merkezinin, bölgede diyabet alanında sağlık turizmine önemli bir katkı sağlayacağına inanıyorum.

        Diğer Yazılar