Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Dünya Diyabet Günü’nde birçok etkinlik yapıldı. 20 bin kişinin kan şekeri ölçüldü, Türkiye’nin birçok yerinde binalar maviye boyandı, ama en önemlisi tartışmasız “Diyabet Parlamentosu” oldu. Bu toplantıda diyabetli hastaların yaşamını ve geleceğini ilgilendiren çok önemli konular ele alındı.

        PAHALI BİR HASTALIK

        Diyabet zor bir hastalık. Diyabetli, yaşamı boyunca her gün birçok sorunla karşı karşıya gelir ve bu sorunları kendi başına çözmek zorunda kalır. Her gün 4-5 kez kan şekerini ölçer; parmaklarını deler, sonuca göre insülin ya da ilaç dozlarını ayarlar, neleri yiyeceğini planlar. Hayatını buna göre düzenlemek zorundadır.

        Bu diyabetle yaşam süreci içinde diyabetlinin sürekli desteğe ihtiyacı vardır. Bu destek için devlete, sağlık yöneticilerine, sivil toplum kuruluşlarına, birçok görev düşüyor.

        Diyabet Parlamentosu, bu dinamikleri bir araya getirip diyabetlinin sorunlarına destek olmaktan doğdu.

        DİYABET PARLAMENTOSU NASIL KURULDU?

        Diyabet Parlamentosu, diyabetli hastalarla doğrudan devleti buluşturmayı hedefleyen bir proje. Genellikle hastalar, sorunları için devletin üst düzey yetkilisi ve son karar verici durumunda olanlara ulaşmakta güçlüklerle karşılaşır. Bu proje, devletin sağlık alanında tüm paydaşları tek çatı altında toplamayı amaçlıyor.

        Diyabet Parlamentosu, özellikle kronik hastalığı olan hastalıklarla mücadelede örnek bir proje oldu. Hastaların sorunlarının hızlı çözümünde çok yararlı oldu. Bu yıl Diyabet Parlamentosu’nun 8’incisi düzenlendi.

        Toplantıya; Sosyal Güvenlik Kurumu Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürü Dr. Gazi Alataş, Sağlık Bakanlığı Obezite ve Diyabet Daire Başkanı Dr. Nazan Yardım, İstanbul İl Halk Sağlık Kurumu Başkanı Dr. Mustafa Özdemir, Milli Eğitimi Bakanlığı adına Murat Gülşen ve 30 civarında sivil toplum kuruluşu katıldı. İstanbul milletvekilleri Dr. Ali Şeker ve Onursal Adıgüzel de gözlemci olarak yer aldı.

        200 diyabetli, yaklaşık 3 saat boyunca sorunlarını anlattı. Gerek sivil toplum kuruluşları gerekse hastalar aynı şeyi söyledi: “İyi ki buradayız ve iyi ki bu toplantı yapılmış.”

        Diyabetli hastalar bakın neler konuştu...

        KAN ŞEKERİ ÖLÇÜM ALETLERİNDE SORUNLAR VAR

        Birçok diyabetlinin ortak sorunu; kalitesiz Uzakdoğu ürünü kan şeker ölçüm aletleri. Bugün piyasadaki aletlerin % 70’i Uzakdoğu kaynaklı. Tamamına yakınının teknik servisi yok, çağrı merkezleri yok, hatta adresi yok. Kendi yapıldığı ülkelerde markaları yok. Ama Türkiye’de sosyal güvenlik şemsiyesi altında satılıyor, devletten büyük miktarda destek alıyor.

        Bu aletlerin bir bölümünde çok ciddi yanlış ölçümler oluyor. Bu yanlış ölçümler hastanın kullandığı ilaçların dozlarının yanlış yapılmasına yol açıyor. Bu yüzden hayatını kaybeden, komaya giren hastalar var. Diyabetliler merdivenaltı sanayi cihazlarının engellenmesi ve devlet tarafından desteklenmesinin önlenmesini istiyor.

        TİP 1 DİYABETLİ GENÇLERİN ÖNÜNDEKİ ENGELLER

        Tip 1 diyabetlilerin vücudunda insülin hormonu bulunmuyor. Bu nedenle yaşamı boyunca insülin kullanmak, her gün 4-5 kez insülin enjeksiyonu olmak, sürekli kan şekerini ölçmek zorunda. Tip 1 diyabetliler okulu bitirip de iş hayatına adım atınca önüne camdan duvarlar çıkıyor. İşveren diyabetli olduğunu öğrenince genellikle bir bahane göstererek olumsuz yanıt veriyor. Daha önceki yıllarda yaşam boyu bakım ve tedavi program gerektiren bu gençlerin şirketlere engelli kadrosuyla girmesine olanak sağlanıyordu. Daha sonra Tip 1 diyabetlilerin puanları düşürüldü ve bu haktan mahrum kaldılar. Diyabetli gençler hastalık bir yandan ekonomik sıkıntı bir yandan psikolojik depresyona giriyor. Tip 1 diyabetli gençler, engelli puanlarının yeniden verilmesini ve eski puanlamaya dönülmesini istiyor.

        SOSYAL GÜVENLİK ŞEMSİYESİ

        18 yaşına kadar baba ya da annenin sosyal güvenlik şemsiyesinden yararlanarak insülin, kan şeker çubuğu alan gençlerin bir bölümü, aileden ayrılınca güvenlik şemsiyesinin dışında kalıyor ve tedavi olamıyor.

        İnsülin, glikoz test çubukları ve tedavi pahalı. Bu nedenle bu gençlerin önemli bir bölümü tedaviyi aksatıyor.

        Tip 1 diyabette eğer tedavi yetersizse ciddi organ hasarları oluyor. Bu nedenle tedavinin aksaması ciddi sağlık sorunlarını beraberinde getiriyor. Birçok Avrupa ülkesinde Tip 1 diyabetli olan tüm hastalara yaşı kaç olursa olsun ücretsiz insülin temin ediliyor.

        İNSÜLİN POMPALARI

        İnsülin pompoları, sürekli vücuda insülin veren sistemler. Bu sistemler hastaya sağlık kurulu raporuyla veriliyor. Raporda da “Hayati önemi haizdir” ibaresi var. Hastalar, “Böyle yazdığı halde devlet neden ancak bir bölümünü karşılıyor” diye soruyor.

        Devlet hastalara çok daha pahalı birçok cihazın parasını ödemesine rağmen insülin pompalarının bir bölümünü karşılıyor. Gerisini hastalar kredi alıp ödemeye çalışıyor.

        Diyabetlilerin talebi, devlet insülin pompa alımı kurallarını daha sıkı yapsın, kullanılmayan pompaları tekrar geri alıp ihtiyacı olanlara versin ama diyabetliler böylesine önemli olan cihazlara para ödemesin.

        HASTA EĞİTİMLERİ ARTIRILMALI

        Diyabet yaşam boyu süren bir hastalık. Yaşanan sorunlar için her an bir doktor ya da hemşire bulunamıyor.

        Bunun çaresi, diyabetlinin bir sağlık personeli gibi eğitimi. Diyabetliler, kısa bir süre önce Türkiye Diyabet Vakfı Koordinatörlüğü’nde yürütülen ve 34 bin hastaya ulaşılan Diyabet Akran Eğitimi (DAKE) projesinden çok yararlandıklarını belirtti.

        DAKE aslında diyabetli hastanın hastayı eğittiği bir proje ve ciddi bir eğitim çözümü getiriyor.

        SONUÇ

        Diyabet Parlamentosu’na Sosyal Güvenlik Kurumu adına katılan Dr. Gazi Alataş ve Sağlık Bakanlığı adına katılan Dr. Nazan Yardım, 3 saat sabırla hastaları dinledi, notlarını aldı ve hastalara geri bildirimleri için teşekkür etti.

        Sonuçlardan çok umutluyum; çünkü toplantının ertesi günü Nazan Hoca arayarak Tip 1 diyabetlinin engelli sorununu düzeltmek için çalışmalara başladığını söyledi.

        DANİMARKA BÜYÜKELÇİSİ’NİN DAVETİ

        14 Kasım Dünya Diyabet Günü’nde Danimarka’nın Türkiye Büyükelçisi Sn. Stevende Olling, Ankara’daki konutunda bir resepsiyon verdi. Resepsiyonda kısa bir konuşma yapan Olling, Türkiye’ye yeni geldiğini ve çok sevdiğini belirterek bu toplantının Danimarka-Türkiye arasında sağlık alanında güçlü ilişkiler için bir başlangıç olmasını temenni etti. Bu diyabetliler için çok önemli bir davet, umarım ülkemizde de gelecek yıllarda benzer davet ya da toplantıların sayısı artar.

        Diğer Yazılar