Uzun yolculuklarda sağlığı korumanın püf noktaları
Gelişenteknolojiyle iletişim ağının artması, ulaşımın yaygınlaşması ve kolaylaşmasıyla birlikte iş konsepti de değişti. Sürekli bir yerlerde bir toplantıya yetişmeye çalışan, devamlı seyahat eden, doğru dürüst dinlenmeden hep koşturan insanlar olduk.
Her ayın üçte birini seyahatle geçirmek zorunda olan, devamlı toplantıdan toplantıya uçan bir dostum, sonunda bir iş seyahati için gittiği Roma’da kalp krizi geçirince bu yazıyı yazmaya karar verdim.
Uzun yolculuklar sağlığımızı bozuyor ve buna engel olmalıyız, ama nasıl?
UZUN İŞ SEYAHATLERİ YAŞAMI YIPRATIYOR
Habertürk TV’den havacılık programları yapan Güntay Şimşek hocanın programında, uzun yolculukların sağlık üzerine etkilerini konuşurken konunun önemini tekrar gördük.
Artık toplumun önemli bir kesiminde sürekli seyahat, yaşamın önemli bir parçası oldu.
Önceleri iş gezileri, biraz dinlenme, biraz gezi, güzel bir yolculuk, farklı ülkeler, oteller, güzel mutfaklar, yemekler, keyifli bir tatil gibi görünüyorken insan bu gezilerin aslında yavaş yavaş sağlığını bozduğunun pek de farkında varamıyor.
İlk iş gezilerinin keyifli anları bitip de iş yükü seyahatleri artmaya başlayınca bir şeylerin iyi gitmediğini zamanla anlamaya başlıyor.
Uzun yolculuklar, uyku düzenini ve saatlerini değiştiriyor, yoğun ve stresli saatler, toplantı, sürekli ikramlar, vücudun dengesini bozuyor.
İş seyahatleri bir anlamda daha az hareket, daha fazla yemek ve daha stresli bir süreç demek. İşte bu üç faktör, obezite ve kalp hastalığını tetikliyor.
Sık seyahat vücudun savunma sistemini zayıflatıyor, enfeksiyonlara dayanıksız hale getiriyor, bünyeyi zayıflatıyor, sağlığı bozuyor. Bugün aramızda olmayan birçok işadamı, yönetici ve bilim insanını bu nedenlerden dolayı kaybettik. Genellikle atladığımız, göz ardı ettiğimiz iş gezilerinin, uzun yolculukların sağlığımızı bozmasına izin vermemek gerek.
Diyabetliler, iç hat uçuşlarında dikkat!
Kısa bir süre önce, Dünya Diyabet Günü nedeniyle bir grup diyabetli hastayla Ankara’ya gidiyorduk. Türkiye’nin en büyük havayolu şirketinde ikram servisinde sadece iki seçenek sunuluyordu; beyaz ekmekli sandviç ya da şekerli kek.
Bu seçeneklerin ikisi de bir diyabetli için yaşamı riske atabilecek seçenekti. Bu nedenle diyabetliler uçakta yemek yiyemediler. Diğer havayollarında da benzer durum var, sadece beyaz ekmek ve şekerli kek ikram ediyorlar.
Her 6 kişiden 1’inin diyabetli olduğu bir ülkede milli havayolu olarak mutlaka diyabetli ya da sağlığına dikkat eden insanlar için çözüm üretilmeli.
Oysa uçakta bir meyve ya da salata ikramı daha ucuz maliyetli ve daha sağlıklı bir uygulamadır.
Yine de iç hatlarda seyahat edecek diyabetli ya da diyet programında olanlar için önerim, kendi sandviçlerinizi kendiniz hazırlayın.
TATLI YERİNE MEYVEYİ TERCİH EDİN
Uçakla, trenle ya da karayoluyla 3 saati aşan uzun yolculuklar sağlığı olumsuz etkileyebilir
SEYAHATE ÇIKMADAN ÖNCE
Uçağa aç binmeyin, önceden hafif bir yemek yiyin.
Mutlaka bir küçük aspirin (100 gr) için. Bacak toplardamarlarında pıhtılaşmayı önler.
Kronik bir hastalık, alerji ya da sağlık sorununuz varsa özel bir diyet mönüsü seçerek havayolu şirketine bildirin.
Uçakta tuvalet sorunu endişesine kapılmadan bol su için, susuz kalmayın.
SEYAHAT SÜRESİNCE
3 saati aşan yolculuklarda her 1-2 saatte kısa yürüyüşler ya da koltuğunuzda pasif hareketler yapın.
Uçakta önünüze getirilen yemeklere mecbur kalmayıp 36-48 saat önceden seçtiğiniz sağlıklı yemek mönüsünü yiyin, ağır yemeklerden kaçının.
Mümkünse yemekle getirilen tatlıdan uzak durun, yerine meyve tercih edin.
Alkol sıvı dengesini olumsuz etkileyebilir, uzak durun ya da sınırlı alın.
Bol sıvı tüketin, tuz kullanmayın, gofret, çikolata gibi şekerli ya da kuruyemiş vb. gibi tuzlu gıdalardan yolculukta uzak durun.
Okyanus ötesi uçuşlarda, saat farkı nedeniyle gün uzayarak ve muhtemelen uçaktan sonra indiğiniz şehirde bir öğün daha yemek yemeniz gerekecektir. Bu öğünü ağır, etli, yağlı, tatlılı bir mönü yerine, hafif yiyecekler, bol salata, sebze ya da ara öğün şeklinde geçiştirin.
