Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bir sabah uyandınız beliniz tutulmuş, ayağa kalkarken bacaklarınız ağrıyor, yağmurlu havalarda kemikleriniz sızlıyor... 40’lı yaşları geride bıraktınız, “Artık romatizma ağrılarım da başladı” diye düşünüyorsunuz.

        Halk arasında genelde “romatizma” olarak isimlendirilen bu yakınmalar aslında sessiz giden bir kemik hastalığının belirtisi olabilir. Bu hastalıkları bugünden önleyebilirsiniz ya da erken doğru tanı yaşam kalitenizi artırabilir.

        EKLEMLERİN AŞINMA HASTALIĞI: OSTEOARTRİT

        Hareket halindeyken eklemleriniz ağrıyorsa önce “osteoartrit”i düşünmeniz gerekli. Osteoartrit en yaygın eklem, kemik ağrılarından birinin nedeni.

        50’li yaşlardan sonra hızlı bir artış gösterir, 65 yaşın üstündeki kişilerin yaklaşık % 50’sinde radyolojik olarak osteoartrit bulunur.

        Eklemlerde yaşlanmaya bağlı dejeneratif kıkırdak kaybı, eklemlerin yüzeylerinde kemik tutulumu, parmakların birinci eklemlerinde mercimek, nohut büyüklüğünde “heberden nodülü” denilen şişliklerin olması bu hastalığın karakteristik özelliklerindendir.

        Tanı 3 önemli semptomla konulur: Ağrı, eklemlerde tutulma ve hareket azalması. Hem ağrının hem de eklem tutulmasının özelliği, hareketle ortaya çıkması.

        Eklemlerde tutulmayla birlikte zorlanma, hareket azalması olur. Diz en çok tutulan eklemdir, ikinci sırada kalça eklemleri tutulur. İlerleyen dönemlerde istirahatte hatta gece de eklemlerde tutulma olabilir.

        Osteoartrit tanısı genel olarak hastanın şikâyetlerinden ve radyolojik görüntülerinden konulur.

        Tedavinin ilk koşulu tutulan eklemler üzerindeki yükü azaltmak, fazla kiloları vermek, gerekirse baston kullanmak, ayakkabıları değiştirmek ve tabanlık kullanmak. Düzenli hareket, yürüyüş, kasları güçlendirme egzersizleri yararlı olur.

        Tanı konulur konulmaz ilgili bir uzmanla tedaviye başlanabilir.

        DÜZENSİZ KEMİK YAPIMI: PAGET HASTALIĞI

        Bu hastalık 1876 yılında İngiliz Doktor James Paget tarafından tanımlanmış. Kemikte yaşam boyunca yıkım ve yapım doğal sürecin bir parçası. Ama paget hastalığında yıkım ve bunu takiben yeni kemik yapımı artmış olarak bulunur. Yeniden kemik yapımı sürecinde aşırı kalsiyum birikir, kemik kalınlaşır ve yapısı bozulabilir.

        Paget 40’lı yaşlardan sonra artan bir kemik hastalığı. Nedeni kesin bilinmiyor, genel olarak tesadüfen bulunur. Fransa, İngiltere, İskandinav ülkelerinde, Doğu ülkelerine kıyasla daha yüksek oranda görülür.

        Kemik yıkımı ve aşırı yapımı vücutta genellikle bölgesel ve tek kemikle sınırlıdır.

        En sık görüldüğü yer kalça kemiği. Bunun dışında uyluk, köprücük ya da kaburgalarda görülür. Yayılma nadirdir, genellikle aynı kemikte kalır.

        Paget, sessiz bir hastalık. Genellikle belirti vermez, çoğunlukla bulgular diğer romatizmal hastalıklarla karıştırılabilir.

        Bazen kemikteki şekil bozukluklarıyla, bazen ağrıyla ortaya çıkar.

        Ağrı, hareket etmeye başlayınca belirgindir, bir süre aktivasyondan sonra azalır. Özellikle uzun oturmaları takiben ayağa kalkarken ya da uyandıktan hemen sonra yürüyüşe çıkarken artar, bir süre sonra azalır ve kaybolur.

        Tanı, çoğunlukla tesadüfen başka bir hastalık araştırılırken konulur. Laboratuvar olarak en belirgin test, kemiğe spesifik alkali fosfatazın yüksek bulunması.

        Bu test, meme, prostat gibi bazı kanserlerde kemik metastazında da arttığı için paget hastalığı çoğunlukla kanser taramalarında bulunan yüksek kemik alkali fosfataz değerinden şüphe edilmesiyle saptanır. Kesin tanı, tüm vücut kemik sintigrafisiyle konulur.

        Paget yavaş ilerleyen ve artık tedavisi önemli ölçüde mümkün olan bir hastalık. İlk yapılacak iş, kemiklerin üzerinden yükü olabildiğince kaldırmak ve ideal kiloya dönmek. Ayrıca düzenli yürüyüşler ve hareket de gerekli. Kemikte deformite, ağrı yakınmaları varsa mutlaka bir endokrinoloji ve ortopedi uzmanıyla görüşmek gerekli.

        KEMİK ERİMESİ: OSTEOPOROZ

        Vücuttaki kemiklerin sertliğinin azalması, kalitesinin bozulması, daha zayıf ve kırılabilir bir hale gelmesi osteoporoz olarak tanımlanır.

        Yaşam süresinin uzamasıyla osteoporoz sıklığı arttı. Genellikle kadınlarda daha yüksek oranda görülür. 50 yaş üstü her 3 kadından ve her 5 erkekten biri, osteoporoz nedeniyle yaşamının ileri dönemlerinde kemik kırığıyla karşılaşabilir. Günümüzde yaşlılarda kalça kırıklarında ölüm, kalp ve kanserden sonra üçüncü sırada yer alıyor.

        Osteoporoz belirti vermez. Kırık olmadıkça ağrı olmaz. En çok bel omurlarında görülür (% 47). Omurlardaki kırık ve çıkmalar, boy kısalması, kamburluk gibi bulgulara neden olabilir. İkinci sırada kalça ve el bileği kemikleri var. Osteoporozda da her 5 kırıktan 4’ü kadınlarda görülür.

        Osteoporoz, kötü beslenme, hormonal bozukluklar, özellikle östrojen eksikliği, aşırı kortizon alımı, alkol, kafein ve bazı ilaçlarla hızlanır ve daha erken yaşta ortaya çıkar.

        Osteoporoz tanısı ön planda kemik mineral yoğunluğunun ölçümü (DEXA) ile konulur. Ancak DEXA testinin bazı olgularda yanıltıcı sonuçlar verebileceğini unutmamak gerekir.

        Vücuttaki kemik kitlesi 30’lu yaşlara kadar artar, bu yaşta zirve yaptıktan sonra azalmaya başlar. Doğumdan itibaren 30 yaşına kadar kemik kütlesi ne kadar güçlendirilirse ileri yaşlarda o kadar osteoporoz riski azalır.

        Osteoporozdan korunmanın en etkin yolu, sağlıklı beslenme ve aktif spor yapmak.

        Osteoporoz tanısı konulduktan sonra tedavide ilk hedef kırıkların önlenmesi, vücuttaki deformitenin engellenmesi ve yaşam kalitesinin artırılması olmalı. Önceki yıllarda hormonlar dahil kullanılan birçok etkisiz tedaviye karşı bugün yeni tedavi yöntemlerinden başarılı sonuçlar alınıyor. Osteoporozunuz saptanırsa hemen bir endokrinoloji uzmanından görüş almalısınız.

        NE YAPMALI?

        Kemik sağlığı anne karnından itibaren başlar, çocuk beslenmesi ileri yaşlarda kemik hastalığını doğrudan etkiler. Çocukluk ve gençlikteki doğru beslenme kemik hastalıklarını önler. Sağlıklı beslenin.

        Kemik kitlesinin maksimuma çıktığı 30’lu yaşlara kadar yapılacak düzenli egzersiz ve yoğun spor kemikleri korur. Sporu yaşamın hiçbir döneminde ihmal etmeyin.

        Yeterli kalsiyum alınması çok önemli. Günlük kalsiyum ihtiyacı 1500 mg. Genellikle bu miktarı tek başına gıdalarla almak mümkün olmayabilir. Bu durumlarda ilaçlarla kalsiyum takviyesi gerekebilir.

        D vitamini kemik sağlığının anahtar elementi. D vitamini, balık, süt vb. gibi yiyeceklerde bulunsa da asıl kaynak güneş. Güneşli günlerde mümkün olduğu kadar uzun süre güneşlenin.

        Son olarak da stres, kemik sağlığını olumsuz etkileyen çok önemli bir faktördür. Nasıl başarabilirsiniz bilmem ama stresten mümkün olduğunca uzak durun.

        Diğer Yazılar