Can Bonomo kim yahu?
NASIL da sevinmiştim Kıraç'a teklif gidince. Hatta sizinle de paylaşmıştım bu mutluluğumu.
Nasıl da bir yük kalkmıştı üzerimden.
Meğerse yanlış alarmmış. Dün yeni bir isim, Can Bonomo telaffuz edilmeye başlandı bu yılki Eurovision Şarkı Yarışması adayımız olarak.
Yeni bir isimdi, hem bu yarışma hem de büyük kalabalıklar için.
Herkes uzun bir süre birbirine "Can Bonomo kim yahu?" diye sordu durdu. Sonra Google'lar açıldı aradı tarandı ve Can Bonomo'nun klipleri izlendi. Bonomo, Twitter'da takip ettiğim genç kitlenin sevdiği bir isim olduğundan adına yabancı değildim. Ama hiç şarkısını dinlememiştim.
"Şaşkın" ve "Bana Bir Saz Verin" isimli şarkılarını dinledim. Sıradışı ama gayet modern ve eğlenceli bir tarzı var Bonomo'nun.
Bu yarışmanın benim tarafımdan ciddiye alınacak bir yanı olmadığı için kimin gideceğinden çok kimin çok hırpalanacağıyla ilgiliyim. Çünkü biliyorsunuz birçok genç insanı paramparça ettik bu yolda.
Kaygım odur ki Can Bonomo isimli delikanlıyı yerle yeksan eylemeyelim bu yolda.
Can Bonomo gibi henüz müziği çok geniş kitlelerce duyulmamış genç bir yeteneğin seçilmesi kulağa fena gelmiyor. İnşallah çocuğun canını çok yakmazlar.
***
Ünlü tabutu fotoğrafı ne yapılır?
BU yeni alışkanlığımız beni çok korkutuyor. Ciddi ciddi rahatsız ediyor.
Son zamanlarda hayatını kaybeden ünlü insanların cenazelerinde yaşananlar gerçekten tatsız. Cenazelere gelen ünlüleri görmek için binlerce insanın doluşması, sonra bu insanların fırsatını buldukları anda tabutun fotoğraflarını çekmeye çalışmaları, bu esnada yaşanan tatsız tuzsuz görüntüler...
Geçen Halo Dayı olarak bilinen Sönmez Atasoy'un cenazesinde yaşanmıştı benzer sahneler. Önceki gün de Azer Bülbül'ün cenazesinde tekrarlanmış.
Hayatımda ilk kez Nihat Doğan'a hak verdim. Tabut fotoğrafı çekmeye çalışan insanların fotoğraflarına ve arsız azimlerine bakmakta çok zorladım. Sonra ne yapıyorlardır o çektikleri tabut fotoğraflarını?
Mesela telefonlarına ekran resmi yapıyorlar mıdır? Gece toplandıklarında gururla arkadaşlarına mı gösteriyorlardır?
Yoksa bastırıp salonda büfenin en görünen yerine mi koyuyorlardır? Sahi, insan bir tabutun fotoğrafını niye çeker ki?
***
Uygulamadıktan sonra 500 lira olsa kaç yazar
DÜN tüm internet sitelerinde vardı. Trafik cezalarına ciddi zamlar gelmiş!
Görüşü engelleyecek veya bir kaza halinde içindekiler için tehlikeli olabilecek süs, aksesuvar ve eşya bulunan, tehlike yaratacak veya çevredekileri rahatsız edecek derecede duman ya da gürültü çıkaran araçları kullanan sürücüler154 lira ceza ödeyecekmiş.
Kamyon, çekici ve otobüslerde takograf, taksilerde ise taksimetre bulundurmayan ya da kullanmayan sürücülere
319 lira, takograf veya taksimetreyi bozuk imal eden ya da bozan, bu durumdaki cihazları kullanan kişilere ise 4 bin 927 lira ceza verilecekmiş.
Aracın muayene süresini geçirenlere 72, sürücü belgesiz araç kullanan ya da kullanıma izin verenlere de 319 lira ceza yazılacakmış.
Sürücü belgesi sınıfına göre sürmeye yetkili aracın dışındaki araçları kullananlara 319, sürücü belgesi almak için yanlış bilgi veya sahte belge veren sürücü adaylarına 814, araç kullanırken sürücü belgelerini yanlarında bulundurmayan sürücülere ise 154 lira ceza verilecekmiş.
Aksi bir işaret bulunmadıkça, trafiği aksatacak veya tehlikeye düşürecek şekilde şerit değiştirme ya da gidişe ayrılan en soldaki şeridi sürekli işgal etmenin cezası 154 lira olmuş.
Kırmızı ışık kuralına uymayan sürücülere 154 lira ceza yazılacakmış.
Çok güzel kararlar bunlar. Hepsi de gayet yerinde. Bu kurallara uymayanlara en sert cezalar verilmeli. Çok doğru.
Ama bu cezaları uygulaması ve trafiğe düzen getirmesi beklenen polisler ortada yokken ve birkaç sembolik ceza
dışında diğer kalemlerle çok ilgilenmezlerken cezaları binlerce liraya çıkarsak kaç yazar?
Ne yazık ki kanunlar, uygulamada sorun varsa tek başına düzeni sağlayamıyor. Trafik meselesinde de bizim için
bu böyle. Kaostan düzenin çıkacağı o bilinmeyen günü bekliyoruz, elimiz böğrümüzde...
