Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Beşiktaş iyi bir futbol oynama yolunda. Bir kere takım hemen her maç isteklicoşkulu. İkincisi her oyuncu katkı vermeye hazır. Cenk Tosun da Pektemek de 3 puan yazdırdılar kendi hanelerine. Kerim Frei, Kayseri Erciyes kahramanı olabilirdi. Ayrıca Sosa tam katıldığında daha etkili bir takım olacaklar. Üçüncüsü ise bir tek Bilic’in ekibi o nakıs, futbolumuza musallat olan yan pas hastalığı olmadan oynuyor. Dünyada da pas futbolunun yerini alan driplinge, dikine oyuna çok adamla rakip alana inme gibi hasletler bir tek Beşiktaş’ta var. Bu oyunu daha da geliştirirlerse uzun yıllar ligde zirve dominantı olurlar.

        Ama Bilic’in çok önemli 2 eksisi var. Birincisi kendisiyle ilgili. Skoru korumayı bilmiyor. Ne zaman 3. stoperi soksa takım ya gol yiyor ya da tık-nefes oluyor. Artık 3. stoper

        ile oyun tutamayacağını anlaması gerekiyor. Takımında pas yapabilecek oyuncular da var. Evet pas futbolu bitti, Beşiktaş da dikine oynuyor ama maçların son 5 dakikasında skoru korumanın en rahat yolu pas yapabilmektir. Bilic bu yolu hiç denemedi. Öte yandan hem kendisinin hem de takımının en önemli eksiği bir Emre Belözoğlu’na sahip olmaması. Saha içi teknik direktörlüğü yapacak, gerektiğinde kulübeyle iletişim kurup oyun şeklini değiştirmede fikri katkı sağlayacak gerektiğinde de saha içinde ama arkadaşları ile ama rakipler ile kavga edip oyunu soğutacak tarzda bir oyuncusu yok Beşiktaş’ın.

        Bir an düşünelim. Belözoğlu, Beşiktaş’ta olsa, geçen yıl Konya’dan +95’te gol yenir miydi yoksa zaten Emre maçı çoktan bitirir miydi? Ya da Erciyes’te 10 kişiyle 2-1 bulunmuşken kalan dakikalarda Beşiktaşlı Emre takımına en azından 3. golü yedirir miydi?

        Teknik adamlar her şeyin en doğrusunu yapsalar dahi bazı anlarda oyuncuların inisiyatif kullanmasını beklerler. Beşiktaş’ta bu tür bir oyuncu yok. Devre arasında sağ bek alınırken bence en azından bir tane de ‘Şampiyonluk Yaşamış Oyuncu’ transfer etmeliler. Yoksa şampiyonluk stresiyle hele ligin 2. devresinde zor başa çıkarlar.

        ‘Töre’miz böyle Bülent ne yapsın?

        ‘F..k off’, bizde küfür. Kazım da Kezman da böyle atıldı. İngiltere’de olmayabilir. Ama burada böyle. Sonuçta Gökhan da benzer bir durum kurbanı. Muhtemelen söylemişlerdir ama Gökhan bir an için dalmış gitmiştir. Heyhat kural buyken, kuralın bu olduğu belliyken Gökhan Töre’nin aklanmaya çalışılıp hakemlerin ve Bülent Korkmaz’ın tu-kaka edilmeye çalışılması Beşiktaş’ın lehine değil. Öncelikle Gökhan ikaz edilmeli, bir daha bu tür sudan sebepten atılmasın diye.

        Camianın evladıyım arabeski bitsin artık

        Yıllardır söyler dururum. Bu “Camiamızın evladı” arabesk kültürü bizim futbolumuzun en büyük açmazlarından biri. “Camianın evladı” denir, dün futbolcuyken yarın altyapı emanet edilir. “Camianın evladı” denir daha önce böyle bir görev alıp alınmadığına bakılmaksızın Sportif Direktörlük ile taltif edilir. Eleştirirler, “Camiamızın evladıdır”dan başka savunma geliştirilemez. Bu saçma sapan arabesk şarkıyı atalım artık futbolumuzdan.

        Camianın evladı olmak camiaya da o evlada da hiçbir fayda getirmez. İş dünyasında da böyledir. Bir kurumda alttan gelip yükselen adam terfi eder, dışarıdan gelecek bir adamdan daha az maaş teklif edilir; çünkü o çalışan o müessesenin evladıdır. Hayatta bir karşılığı olmayan bu ‘evlatçılık’ mantığını reddediyorum.

        Diğer Yazılar