Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bosman Kanunu, futbolda gerçekten bir devrim yarattı. Öncesinde futbolcular tamamen kulüplerin uhdesinde, hakları hukukları olmayan, mal gibi alınıp satılabilen metalar olarak görülüyordu. Modern çağ Spartaküs’ü Bosman’ın davasından sonra futbolcular da köle statüsünden işçi, hatta yüksek düzeyli çalışan statüsüne geçtiler. Fakat gelişen ve sürekli şişen nihayet günümüzde vahşi kapitalizme doğru evrimleşmiş ve oligarklar doğurmuş olan futbol dünyasında bu kez kulüpler oyuncuların kölesi halini almaya başladı. Avrupa’da belki 15-20 çok büyük kulüp hariç hemen her rekabetçi kulüp borçlu durumda. Almanya dışında FFP’ye uyumlu bir lig yok. Alman kulüplerinin neredeyse tamamı FFP’ye uyumlu. Ama geri kalan ilk 6-8 ligde muhakkak borçlu kulüpler var. ‘Hırsızlık-yanlış yönetim-yanlış planlama-stat yapımı’ gibi maliyetler borçları doğuruyor. Ama özellikle gözden kaçırılan bir kalem daha var: Sözleşme... Biliyorum, genel hukukta da sözleşme birçok alanda kullanılır ve önemli belgedir. Ama sömürgeci futbolcular sözleşmelerine dayanarak kulüpleri sömürüyor. Bilhassa bizim Türk kulüplerimiz popülist davranma adına isimli oyunculara bir şehrin altın anahtarını vermedikleri kalıyor. Ama dünyadaki her hukuk sisteminde suistimal de yer alır. İşte Robin Van Persie. Tam anlamıyla bir sömürgeci. Evet, F.Bahçe başkanı marifetiyle son derece yanlış bir iş yapmış ve 30 milyon Euro zarar etmiştir. Ama bu tip sömürgeci tiplerin de ellerindeki sözleşmeyi tek koz olarak kullanıp işlerini yapmamalarının, kulüpleri sömürmelerinin önüne geçilmeli. RvP’yi kadro dışı dahi bırakamıyorsanız siz işveren vasfınızı zaten yitirmiş oluyorsunuz. Kulüp hata yapmıştır, kabul ama hırsızın hiç mi suçu yok? Kulüp, hatasının bedelini zarar ederek ödüyor zaten. Ama işini yapmayan, oynamayan buna karşın sözleşmesindeki tüm yükümlülükleri talep eden bir çalışan da olamaz. Türk kulüplerinin gerekirse bir araya gelip bu işi UEFA’ya taşıması gerek. Yanlış transfere hayır, ama sömürgeci futbolcuya da hayır demenin zamanı geldi. Kulüpler de tüzel kişilik ve bu tüzel kişilerin köleliğinin de bitmesi lazım artık.

        ***********

        GAZİANTEP’TE HESABI KİM ÖDEYECEK?

        Gaziantepspor kapanıyor. Orduspor ve Eskişehirspor ile Mersin İdman Yurdu’nda da muhtemel akıbet bu. Peki, bir dönem Süper Lig’i sallayan bu önemli şehir takımları nasıl bu hale geldi? Statlarını devlet yaptı. Arazileri tahsis edildi. Eee her yıl Messi-Neymar da transfer etmediklerine göre bu kulüpler nasıl battı? Acımasızca soyularak! Hortumlanarak! Yöneticiler-taklacı menajerler- soyguncu hocalar tarafından sömürülerek battılar. Peki hesabı kim ödeyecek? Hangi yönetim, hangi başkan? Türkiye, banka hortumlamalarından çok çekti. Yeni bir bankacılık yasası hazırladı ve BDDK (Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu) kuruldu. Futbola da ‘piyasa düzenleme kurulu’ şart. Yoksa kulüpler batar, sebepsiz zenginleşen şahıslara bir şey olmaz.

        ***********

        BİR KEZ DAHA SORALIM: TERİM’LE DAVALIK TFF NASIL OLACAK?

        Geçen hafta sormuştum, demiştim ki: Şampiyonluk yarışındaki bir kulüpten alacaklı olan federasyon, bir başka şampiyonluk adayının hocasıyla da davalık. Burada çıkar çatışması var mıdır yok mudur? Bu hafta yeniden soralım: Antrenör seminerine bile çağırmadığınız, davalık olduğunuz bir hocanın çalıştığı ligi organize eden kurum, o kulübe karşı tarafsız olabilir mi? Terim ile davalık, Beşiktaş ile alacaklı TFF nasıl olabilir?

        Diğer Yazılar