Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Beşiktaş’ın bilançosuna göre kazanılan gelir 1 milyar lira (yuvarlanmış rakamdır.) Yani Beşiktaş’ın yaklaşık yüzde 95’i futboldan (Fulya Projesi’ni da dahil ediyorum) kazanılan geliri 1 milyar lira. Bunun yaklaşık yüzde 55’i sportif başarıdan. Şampiyonlar Ligi - lig şampiyonluğu gelirleri ve müthiş becerili oyuncu satışı miktarları. Yani 2 yıl şampiyon olmuş; 2 yıl üst üste Şampiyonlar Ligi’ne gitmiş, çok başarılı satış politikaları izlemiş; 34 bin ortalama ile tribünleri doldurmuş Beşiktaş, 1 milyar lira kazanmış.

        Peki; 10 senedir Şampiyonlar Ligi’ne gidemeyen; tek bir kupa kazanamamış, son 2 sezondur taraftarı tarafından sessiz protestoya maruz bırakılmış, yönetimi istenmeyen 28 bin ortalama taraftara oynayan F.Bahçe futboldan ne kazanmış? Söyleyeyim: 710 milyon lira. Bunun yaklaşık 70 milyon lirası basketboldan kazanılmış. Geri kalan meblağın yüzde 95’i futboldan kazanılmış ki kaba bir hesapla bu rakam 600 milyon lira eder.

        Bu iki veriyi şöyle yorumlayabiliriz: Şampiyonlar Ligi ve şampiyonluk gelirini düştüğümüzde Beşiktaş yaklaşık 450 milyon lira gelir üretebilmiş. Aynı durumdaki (şampiyon olamamış-Vardar’a elenmiş) Fenerbahçe 600 milyon lira üretmiş.

        Hep söylüyorum; futboldan, yani ana gelir kaleminden gelir üretebilme kapasitesi en yüksek kulüp Fenerbahçe’dir. Şimdi bu çok büyük potansiyel, başarılı olsa; taraftarıyla barışsa ne olur? Ben cevaplayayım: Futboldan ürettiği gelir; diğer 2 ezeli rakibinin ürettikleri gelirlerin toplamı kadar olur.

        Aziz Yıldırım’ın 20 yıllık döneminde kulübün bilanço büyüklüğü 132 kat artmıştır. Ancak aynı dönemde borç tam 438 kat büyümüştür. Üstelik stat ismi ve hisselerin yüzde 30’u satılmış; birçok gelir de temlik edilmiştir. Yani bilançoyu 132 kat büyüten zihniyet; bir süre sonra o büyüttüğü devasa holdingi yönetememeye başlamıştır. Bir sürü geliri satmış olmasına rağmen borcu da 438 kat artırmıştır. Üstelik en kötü zamanında dahi futbol geliri üretebilen berekete rağmen...

        İşte 3 Haziran’da sandığa gidecek Fenerbahçeliler’in kendilerine sorması gereken soru budur: “Yahu bizim ölü halimiz buysa bir de bunu canlandıracak bir vizyon gelirse ne olur?” Bu soruya bir de “Bizi bu ‘ölü’ hale kim getirdi?” sorusunu ekleyip oylarını bu 2 sorunun yanıtına göre vermeliler.

        ***********

        BU POTANSİYELİ KİM YÖNETSİN? (G.SARAY)

        Potansiyeli yüksek bir diğer kulüp de Galatasaray. Borç alacak farkı 1.1 milyar lira ile en düşük kulüp Galatasaray. Yani diğer 2 ezeli rakibine göre borçlarını biraz daha azaltabilmiş. (Riva satışı sayesinde) Bu rakamın içinde Florya geliri de eklenmemiş hali. Galiba Dursun Özbek de seçim kampanyasını bu rakamlar üzerinden kuruyor. “Ben demiştim. Riva ve Florya gelirleri geldiğinde borçları en düşük kulüp olacağız. İşte borç/alacak farkı bu. Florya geliri de geldiğinde iyice düşecek” diyormuş.

        Galatasaray açısından borç/alacak farkı daha da düşebilir. Benim sorum şu: Türkiye’nin muhtemelen en çok taraftarına sahip; Avrupa’da da yüksek taraftar bağlılığı olan, en çok şampiyon olan, en çok kupa kazanan takımı olan Galatasaray, halen çok ama çok büyük bir potansiyel olmasına karşın F.Bahçe kadar gelir üretemiyor. 2 Hafta sonra seçime gidecek olan bir Galatasaraylı olsam kendime şu soruyu sorardım:

        Bu büyük potansiyelin futbol gelirini artıracak; Riva/Florya’dan gelen meblağlarla borçları minimum seviyeye düşürebilecek; ilerleyen zamanlarda da yeni Riva/ Florya’lar kazandırabilecek aday kim? Ozan Korkut mu; Mustafa Cengiz mi, yoksa Dursun Özbek mi? Yediğine içtiğine, giydiğine okuluna bakmadan vereceğim karar, bu sorunun yanıtına göre şekillenirdi.

        Diğer Yazılar