Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        AZİZ Yıldırım’ın üzerinden ölü toprağını attığı belli oluyor. Taraftarı bölme; kendisine veya Aykut Kocaman’a muhalefet eden herkesi düşman ilan etme illetini epeydir tekrar etmiyor. Uzun süre konuşmadı. Divan Kurulu konuşmasında G.Saray ile ilgili göndermelerinin bir kısmı gereksizdi. Misal; Telekom Stadı ile ilgili söyledikleri, misal G.Saray’ın kurumsal kimliğine “Önce yaparlar sonra el uzatırlar” şeklindeki saldırısı. Ancak SPK operasyonu ve vergi borçları konusunda söyledikleri doğruydu. Zaten sonra yönetici Talat Yılmaz da sadece bu iki konuda iki ayrı vurgu yaptı. Bu çıkışlarla G.Saray üzerindeki vergi baskısını artırdı. SPK’ya da “Eğer G.Saray’ın yaptığı yasalsa biz de yapacağız” mesajını net bir biçimde verdi. SPK’nın G.Saray’ın 2. bedelli sermaye artırımını kabul etmesi halinde aynı yolu izleyecek F.Bahçe’nin 1 milyar TL kazanma potansiyelinin olduğunu 8 Şubat‘ta yazmıştım. İsteyen internetten detayları okur.

        Velhasıl F.Bahçe Başkanı, artık kendi iç dünyasındaki çatışmalarla uğraşmak yerine 2 yılda 19 puan fark yediği rakibine karşı iyi bir kadro kurması gerektiğini anlamış görünüyor. Alper Potuk transferi, gerek yerli kaliteyi artırmak gerekse gelecek vadeden isimleri kadroya dahil etmek açısından mantıklı bir hamle. Emenike; benim hiçbir zaman birinci sınıf bulmadığım bir oyuncu olsa da bu isim 3 Temmuz sürecinin bir simgesi haline geldi. Kulübün bu oyuncuya duygusal bakmasının nedenini anlıyorum. Öte yandan stoper - sol bek - sağ bek yedeği - 3 forvetin ardında oynayacak orta alan oyuncusu ve Kuyt’ın yedeği olabilecek bir isim arayışları en azından teşhisin doğru olduğunu gösteriyor. Alper’in çabucak bitirilmesi; sözleşmesi biten oyuncuların devam etmesi istenenlerle bir an evvel görüşülmesi ve transferin büyük çoğunluğunun kamp dönemine yetiştirilmeye çalışılması güzel hareketler. Eskiden F.Bahçe, Avrupa’da bir tokat yer ve lig başladıktan hemen sonra 1-2 transfer yapardı. Bu sene bu hatalar yapılmayacak gibi görünüyor. Yıldırım’ın 3 Temmuz psikozundan çıkıp gerçek bir başkan gibi davranma sinyalleri vermesi kulüp açısından olumlu. Voleybol ve Basketbol’daki ataklar da ‘silkinmeyi’ gösteriyor.

        Öte yandan Yıldırım, 4 yıldır Kocaman’ı bilfiil dinliyor. 3 sezondur bu hocaya dünyanın parasını sundu. Bu sene Kocaman’ın harcama rekoru kırılacak gibi görünüyor. Şimdi soru şu: Geri dönme sinyalleri veren Yıldırım’ın hareketlenmesi güzel de peki kaç Fenerbahçeli, yöneticiler dahil kaçı Aykut Kocaman’a tam olarak güveniyor?

        3 yılda sadece bonservise 86 milyon Euro harcatan; İlhan Eker - Dia - Orhan Şam - Sezer - Krasic - Serdar Kesimal - Özer Hurmacı - Bienvenu gibi ‘bomba’ları transfer zanneden; Semih’i - Stoch’u - Emre’yi - Alex’i yiyen hoca artık idefikslerini atmış mıdır? İletişim problemlerini çözmeye niyetlenmiş midir? Yıldız idare edebilecek midir? Artık antrenör takımı yaratmış mıdır?

        Bu soruların cevabı Fenerbahçe’nin geleceği için hayati önem taşıyor. Yanıtları yeni sezonda göreceğiz.

        Sezonun En’leri

        Altın 11’im

        Kaleci: Muslera

        Savunma: Gökhan Gönül - Yalçın - Diego - Tosic Orta Saha: Selçuk İnan - Batalla - Alper Potuk

        Hücum: Burak Yılmaz - Gekas - Olcay Şahan

        * * *

        En iyi başkan: Akhisar Belediyespor Başkanı Hüseyin Eryüksel

        En iyi teknik direktör: Hamza Hamzaoğlu ve Robert Prosinecki

        En iyi transfer: Gekas

        En flaş transfer: Drogba

        En değerli oyuncu: Burak Yılmaz

        * * *

        Bu da Hayal Kırıklığı 11’im:

        Kaleci: Volkan Demirel

        Savunma: Orhan Şam - Bamba - Cris - Gökhan Süzen

        Orta Saha: Krasic - Colman - Dentinho - Amrabat

        Hücum: Janko - Halil Altıntop

        Salih Uçan, Almanya’ya staja gönderilemez mi?

        Bizim hocalar sabahtan akşama kadar anlatsalar da göz gördüğünden korkar. Ecnebinin fizik çalışma

        bilimleri daha ileride. Her Türk hocadan duyduğumuz “Aramızda bir fark yok. Fizik kondüsyon çalışmaları tüm dünyada aynı” cümlelerine inanmayı uzun süre önce bıraktım. Madem dünyada aynı, Terim niye Amerika’dan bir adamı bulup ikna edip ekibine dahil ediyor?

        Salih Uçan’dan 5 ay büyük Draxler’in Semih’i yerlerde sürüklediğini; ülkenin en hızlı stoperi Danny’nin Welbeck’in ardından nal topladığını gözlerimizle gördük. Bayern’in Barcelona’yı fizikle dövdüğünü gördük. Dünyanın “kuvvet”e en çok önem veren hocalarından biri olan Mourinho’nun öğrencilerinin

        Dortmund’un fiziği karşısında eridiğini izledik. Bu iş Almanya ve İngiltere’de iyi yapılıyor. İşte örnek: Beşiktaş. Aybaba tedrisatı gören tüm futbolcuların patır patır adaleleri atarken; Almanya ve İngiltere’de fizik eğitiminden geçmiş Olcay ve Oğuzhan aslan gibi oynadı. Acaba tüm masraflarını kulüp karşılamak üzere Recep Niyaz gibi Salih Uçan gibi ‘zayıf’ Türk çocukları 1 yıllığına Alman takımlarına kiralanamaz mı? 1 sene sonra döndüklerinde hem tempoları hem de fiziki kaliteleriyle çok daha fazla değer etmezler mi?

        Diğer Yazılar