Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        KULÜPLERIN aklını başına alma zamanı çoktan geldi de geçiyor bile. Zaten uzun süredir özel sektörden dayak üstüne dayak yiyen, sürekli sponsor kaybeden Türk futbolu tamamen devletleşmiş, devlet kurumları dışında kaynak bulamaz olmuştu.

        Bir dönem tam 9 Anadolu kulübünün forma reklam sponsoru olan Turkcell, sadece sponsorluktan beklediği verimi alamadığından futboldan çıkmış ve bireysel sponsorlara yönelmişti. Basketbolda var olan Ülker, 4 büyükle yaptığı sponsorluk anlaşmasını 2 yıl evvel kesmiş ve 2 takıma indirmişti. Seneye sadece Fenerbahçe ile yola devam etmesi kuvvetle muhtemeldir. O da en fazla 2-3 yılla sınırlı olur. Avea ile başlayan ‘destek’ dönemini devam ettiren Telekom da futboldan çıktı. F.Bahçe bu yıl “formaya reklam almıyoruz” açıklamasıyla piyasadaki ‘değer düşüşü’nün önünü kapatmak istese de futbol piyasasının tamamen daralma sürecinde olduğu gerçeğinin üstü örtülemiyor.

        Zaten özel sektörü uzun süredir ya tamamen kaybeden ya da sadece milli takıma kaptıran kulüplerimiz için asıl felaket ise devletin de futboldan çekilmesi ile başlayacak.

        GÖRÜNMEZ KAHRAMAN SPOR TOTO DA ÖZELLEŞTİRİLDİ

        Bugün Türk futbolunu ayakta tutan 2 kurum var. Birincisi yılda 400 milyon dolarlık kaynak aktaran Lig TV ‘nin sahibi Digitürk. Diğeri de yılda 200 milyon dolar veren İddaa’nın sahibi Spor Toto. Spor Toto yılda 200 milyon dolar veriyor Türk futboluna ve karşılığını alamadığını biliyor. Misal bir Ülker kadar; THY kadar önemsenmediğini düşünüyor.

        Bugün İddaa oyununda bahislerin yüzde 96’sı Türkiye dışından liglere oynanıyor. Yani iddaa şirketi “Türkiye liglerine bahis oynatmıyorum” dese çok az şey kaybeder. Spor Toto’nun sözleşmesi de seneye bitiyor. Şimdi zaten, Türkiye Ligi’nden sadece yüzde 4’lük bir iddaa verimi alan; üstelik Digitürk’ün yarısı para verip Digitürk’ün 10’da 1’i kadar önemsenmediğini düşünen Spor Toto’nun gelecek yıldan itibaren lig sponsorluğunda olmayacağını söylemek kehanet değil. Üstelik bu şirket bir de özelleştirme aşamasında.

        Yani gelecek sezon sonundan itibaren 200 milyon dolara daha el sallayacak kulüplerimiz. Gelelim Digitürk’e.. İlk kez bu yıl ödeme sıkıntısı yaşamaları tesadüf değil. TMSF yönetimindeki en büyük gelir kaynağı olan şirket bu yıl içinde muhtemelen yeni sahibini bulur. Bir sonraki sezondan itibaren ya şifreli yayınları paylaşıp 2 yıl daha yayıncı olmaya devam edecekler ya da yayınları paylaşmayıp sezon sonuna doğru yeni ihaleye çıkacaklar. Her durumda bugünkü gibi 400 milyon dolarlık bir teklif gelmeyeceği aşikar. Yani en geç 3 yıl sonra 400 milyon dolar da olmayacak. 2010’da tamamen fiktif bir şekilde birdenbire 600 milyon dolarlık bir kaynak bulan ve bu kaynakları yanlış harcamalara, hırsız yöneticilere, çantacı menajerlere kaptıran Türk futbolu için Lale Devri çoktan bitti.

        Bu güne kadar devlet ile sübvanse edilen Türk futbolu için bundan sonra SPK manipülasyonlarının; vicdan yaralayan vergi aflarının; sıkıştıkça gündeme gelen tesis – taşınmaz menkullerin belediyelerce satın alınmasının devri geçiyor. 2 büyük devlet kurumu için de deniz bitti. En geç 3 yıl içinde toplam futbol geliri bugünkünün yarısına iner.

        Artık anlı şanlı kulüplerimizin birbirini suçlama ile kendilerini toplam çöküşten kurtarma şansı yoktur. Bugüne kadar hiçbir işe yaramayan Kulüpler Birliği şirketleşmeli ve kimsenin tartışmayacağı bir yetkili CEO ile bu gidişatı hafif atlatmanın yollarını aramalı. Ya da artık kulüplere şahıslar sahip olmalı. Eğer başkanlar birbirlerini, hükümeti, devleti suçlamayı bırakmaz; mafyöz raconlardan; siyasi kahraman tavırlarından vazgeçmez; kulübün formasına reklam alınacak şirkete “Türkiye’deki temsilciniz benim şirketim olsun” pazarlıklarından uzaklaşmazsa; 2-3 yıl sonra kulüplerini batıran adamlar olarak hatırlanacaktır.

        Diğer Yazılar