Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        NEW York’ta bir süredir dijital medya üzerine çalışıyorum.

        Bu maceraya çıkış noktam işin başında insan beyni ve beyinde yaşanan değişimler üzerine okuduğum bazı kitaplardı.

        Beyin büyük bir değişim gücüne sahip. Dış koşullara adapte olabiliyor. Bu özelliği de onu güçlü yapan yanı zaten. Beynin bu adapte olabilme gücü nedeniyle bugün tıpta mucizeler yaratılıyor. “Tedavisi mümkün değil” denilen körler görmeye başlıyor; omurilik felci olan hastalar yürütülüyor. Ama tıpta bu son derece olumlu gelişmeler olurken yine beynin bu adapte olabilme gücü nedeniyle medya büyük darbeler alıyor.

        Çünkü eski medyanın (gazete ve analog televizyon kanalları) hitap etmek istediği okuyucu/ seyirci kitlesinin beyinleri değişiyor. Bu gerçeğin farkında olmadan yapılacak yayıncılığın başarılı olmasının imkânı yok.

        Özellikle gençlerin okuma ve konsantre olma kapasiteleri inanılmaz düştü.

        İnternet sitelerine bakma alışkanlıkları beyinlere darbe vuruyor. İnternet öncesinde fazla ağır olmayan bir kitabı baştan sona okuyabilen insanlar, internet alışkanlığından sonra o an önlerinde açılan sayfada olan düz yazıları bile okuyamaz hale geldiler.

        Her şeyin hızlı ve değişim içinde olduğu internet dünyası öncesinde sıkıcı bir filmi bile baştan ona izleyebilen insanlar artık internet videolarına bile uzun süre bakamıyorlar. Hatta son gelinen noktada Youtube rakamlarına göre izlenen videoların 2 ile 7 dakika arasında olması gerekiyormuş; tabii bunun dışında yeni bir fenomen de var.

        6 saniye süren videolar çok popüler bu ara.

        Yeni kuşağın beyinleri en fazla bu uzunluktaki bir videoyu izlerken kendini rahat hissediyormuş.

        Bu 6 saniyelik videoların toplandığı sitenin adı VINE.

        Bu VINE kültürü, yeni bir gelişme ve hatta Hollywood’un seyreden insanlar üzerindeki kültürel hâkimiyetini bile zorlayan bir olgu.

        Bu kültürün içinde olan gençler kendilerine “viner” diyorlar. Ve tabii bu kültürün de kendi starları var. Starların bazen milyonlarca takipçisi olabiliyor. Katıldıkları VID-COM gibi video konferanslarında rock starlar gibi karşılanıyorlar. Pew die pie’ın 32 milyon takipçisi bulunuyor. Genç kızlar ağırlıklı olarak güzellik ipuçları veren konuşmaları, erkekler ise “let’s play” türü video oyun oynayanların izlendiği videoları izliyorlar.

        Bu kültür hakkında mükemmel bir yazı bugün tarihli New Yorker Dergisi’nde yer alacak.

        Vine kültürü Youtube’u da değişime zorladı. Eskiden sadece amatörlerin basit videolar yüklediği Youtube’a bugün niş kanallar hâkim olmaya başladı. Hepsi de en az 1’er milyon takipçisi olan 900 bin niş kanal oluştu Youtube’da.

        Viner’lar 6 saniyelik videolarını son derece profesyonel ürettiklerinden ve gençliğin de ilgisi buna kaydığından Youtube da içerik değişimine gitmek zorunda kaldı.

        Anlayacağınız beyindeki değişimler okuyamayan ve konsantrasyon süreleri 6 saniyeye kadar inmiş bir kuşak yaratıyor ve bunun kültür üzerine etkisi çok da sarsıcı ve vahim.

        Tam olarak bunun sonucu ne olacak bilmiyorum, ama en azından şunu söyleyebilirim ki gençlikteki global değişim trendi bu yönde olduğundan hâlâ daha her biri en azından 45 dakika süren dizilerle televizyonda başarı sağlamaya çalışmak ne kadar mantıklı bunu en azından düşünmeye başlamak gerekiyor.

        Diğer Yazılar