Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        SELFIE, yani bireyin sadece kendisinin veya çeşitli ortamlarda arkadaşlarıyla birlikte fotoğraflarını çekmesi, çağımızın bireyselleşme ideolojisini en iyi anlatan eylemdir.

        Çağımızda insanlar farklılaşarak birbirlerine benziyorlar, aynı yöntemle farklılaşmalar birbirine benzeyen insanların kültürel varoluş biçimini belirliyor.

        Aslında bireyselleşmenin bir entelektüel tabanı olmadığında, ideolojik tavırlar içermediğinde, yalnız bazı davranış biçimleriyle bireyin öne çıktığı durumlarda, bugünlerde olduğu gibi aslında herkes birbirine benziyor, farklılaşarak benzeşme çağının tuzağına düşüyorlar.

        Sosyal medyaya bakın, hemen herkes aynı dili kullanıyor, hep aynı konulara ilgi duyuyor.

        Lisanlar bile benzeşmeye başladı.

        Binlerce selfie fotoğrafını inceleyin, içlerinde çok az yaratıcı poz olduğunu göreceksiniz.

        Dönemin ideolojisi, bu durumun aslında bireyselleşmeyi engellediğini görmemizi engelliyor.

        İnsanlar bazı davranış biçimlerinin birey olmaya yettiğini sanarak yaşamlarını sürdürüyor.

        İşte bu yüzden selfie’ler, çağımızın gerçek ideolojisini tanımlayan ve aslında eskiden olsa Ronald Barnes’in bir yazısını hak edecek kadar önemli kültürel oluşumlardır.

        Selfie ideolojisi bu kadar tutunca, bunun sadece fotoğraflarda kalmayacağı, hayatın beklenmedik alanlarına da el atacağı belliydi.

        El atılan yeni alanlara şaşırmam diyordum ama SELFIE OBIT olayını görünce doğrusu ben bile şaşırdım.

        Batı gazetelerinde bir “obituary” (obit) dalı vardır.

        Bu dal, ölen insanın arkasından yapılan uzun hayat değerlendirmesi yazılarına denir.

        Uzunca süre bu bölümler gazetelerde yazı işlerinin morgu olarak görülüp küçümsendi, ama sonradan bu dalda çok da edebi, değerli yazılar çıkarmak mümkün olduğu anlaşılınca obituary yazmak değer kazandı, usta yazarlar bu işe el attılar.

        Şimdi gelişme işte bu dalda olmuş.

        Çağımızda selfie fotoğraflardan sonra “selfie obituary” âdeti de gelişiyor.

        Yani insanlar sanki ölmüşler gibi kendi hayatları hakkında değerlendirme yazıları yazarak ölümlerinden sonra yayınlanmak için tutuyorlarmış.

        Hatta FACEBOOK bu konuda ifidie.net’ten ulaşılabilecek bir aplikasyon bile çıkarmış.

        Tabii obituary yazarken sıkı kuralları var.

        Örneğin, kendiniz hakkında yazarken sadece olumlu yanlarınızı değil, her yönünüzü objektif olarak ortaya koyacaksınız.

        Ben bu selfie formunun her insan için yararlı olacağını, insanın kendisine denge vermesi için gerektiğini düşünüyorum.

        Hayatınız hakkında ölmeden önce yaptığınız bir değerlendirme, ölme gününüz geldiğinde içinizin çok daha rahat olmasını bile sağlayabilir.

        Bunu herkese tavsiye ediyorum; özellikle dengeden çıkmış gibi görünen siyasi liderlere tavsiye ediyorum.

        Ölüm zaten dengeleyici bir olgudur, bir de kendiniz hakkında adeta ölmüşsünüz gibi yapacağınız bir değerlendirme, o dengeye ulaşmanızı çok daha kolaylaştırabilir.

        Diğer Yazılar