Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “YURTTAŞ Kane” filmini hayatınızın bir döneminde mutlaka görmüşsünüzdür. Görmediyseniz bile hakkında mutlaka okumuşsunuzdur. Çünkü sinema tarihinin üzerinde en çok konuşulan yorum yapılan filmidir. Eleştirmenler filmin üzerine hâlâ daha film teorisi tartışmaları yapıyorlar.

        Film aslında “Kane”nin “Rosebud” ile bağlantısını araştırıyor, ama aynı zamanda acımasız bir işadamının, bir baronun hayatını da anlatıyor.

        Ben ne zaman Apple şirketini düşünsem son zamanlarda aklıma “Yurttaş Kane” filminde anlatılan hikâye geliyor.

        Kane aslında iş hayatının başında ideallerle dolu bir insandı ve iş yaparak bu ideallerini gerçekleştireceğini düşünüyordu ama Kane bir süre sonra tamamen acımasız bir kapitalist barona dönüşüyor. İdeallerini unutup acımasızca güç peşinde koşan daha fazla güç için her şeyi feda edebilen bir insan haline geliyor.

        700 milyar 330 milyon dolarla dünyanın en güçlü şirketi durumuna gelen Apple’ın son zamanlardaki iş yapma metotlarına bakınca “Baştaki ideallere ne oldu?” diye sormak istiyorum.

        Steve Jobs’un yola çıkarkenki fotoğraflarını bir hatırlayın. Kot pantolonunu çekmiş rahat kıyafetlerle bir hippi görünümünde Apple’ın ilk tasarımları üzerine çalışıyordu. Şirketin meşhur ısırılmış elma logosu bile insana özgürlüğü, sıhhatli yaşamı ve alternatif bir yaşamı çağrıştırıyordu... Ve tabii ki sonra Apple büyüdükçe büyüdü, dev bir imparatorluk haline geldi ve bence ne yazık ki baştaki ideallerin çoğu da unutuldu.

        Bence Apple kullanıcılara hayatı kolaylaştırmak idealini hedeflemişti, kullanıcı mutluluğu onların birinci önceliğiydi. Ama karşımıza acımasız pazarlama taktiklerine başvuran ve şirketin çıkarını her şeyin üstünde tutan ve tüm dünyayı ısırılmış elmanın güç alanı içine çekmek için sürekli çaba gösteren bir şirket çıktı.

        Apple’ın herhangi bir hizmetine başvurun, abone olun, sonra da bir süre sonra bunu kesmeye çalışın... Size gösterilen tavır, bu aboneliği gerçekten ertelemeyi ne kadar uzatıp zorlaştırırsak sonunda müşteri bizden ayrılmak için gerçeği görecektir şekilde oluyor. Amerika’da herhangi bir Apple mağazasına girin, oradaki personel size, “bu ürünü kullandığınız için onlara aslında müteşekkir olmanız gerektiği” gibi davranıyor. Mağazalarının iç örgütlenmesi de müşteriye askeri disiplin getirmeyi amaçlar gibi... İçerde size yardımcı olacak pesonel, “genius bar” diye bir yerin arkasında duruyorlar, yani onlar dâhi ve size hizmet vermeyi kabul edecekleri için de müteşekkir olmanız gerekiyor. Sanki siz o ürünlere onca para ödememişsiniz de sanki onlar size hibe edilmiş gibi müteşekkir olmanız gerekiyor...

        Ben bu markayla ne zaman bağlantım olsa, aynı duyguları hissediyorum; ya onlarda bir sorun var ya da halkla ilişkileri gerçekten berbat durumda.

        Son ortaya çıkan bir olay daha var ve bu da aslında acımasız iş yapma anlayışlarını gösteriyor. Business insider sitesinde, Apple’ın iOS 8.2 aplikasyonu upgrade edilirken yaşananlar anlatılıyor. Diyelim ki siz bunu download ettiniz ve telefonunuza yüklediniz. Sonunda ortaya çıkan bir “Apple WATCH!” satışı girişimi. Şimdi telefondan sonra saatte de hâkimiyet kurma zamanı geldi ya bunu her alanda her fırsatta gözünüzün içine sokarak yapacaklar.

        Bu kadar büyük ve başarılı bir şirketin artı kurucularının ilk yıllarındaki ideallerini hatırlayıp biraz daha ona uygun davranmaya çalışmaları, hem onlara çok yakışacak hem de müşteri memnuniyetinin en önemli ticari kaynak olarak ortaya çıktığı bu yüzyılda Apple’a daha büyük ve anlamlı bir güç verecektir.

        Diğer Yazılar