Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        HDP’nin seçim bildirgesinde sadece birtakım vaatler değil, onun temelinde bulunan hayat görüşü ve ideoloji de net görülüyordu.

        İşte bu yüzden HDP bildirgesinin, en kapsamlı bildirge olduğunu söylemeliyim.

        Çünkü seçim bildirgeleri, “Asgari ücrete kim daha fazla verecek?” yarışından ibaret değildir. Akıllı, rasyonel seçmen (ben bunların Türkiye seçmen kitlesinin yüzde 1’i civarında olduğunu düşünüyorum), partilerin bol keseden atma yarışıyla değil, aralarındaki ideolojik tavır farklılıklarıyla da ilgileniyor.

        Eski/yeni solcu olup da HDP bildirgesine sıcak yaklaşmayan insan yoktur, nitekim olmuyor da. Şu tespitimi dikkate alın, Gezi protestolarına katılmış olan küçük burjuva kadınlar da önemi bir güçtür. Hemen tümü beyaz Türk duyarlılığı içinde olan insanlardır. Bu kesimin tümü şu anda HDP’ye sempati duyuyor. Hatta şu da var; Selahattin Demirtaş küçük burjuva kadınlar tarafından sevilen bir lider.

        Onu seksi bulan kadınların sayısı da az değil. Bu sadece bireysel bir başarı değil, aynı zamanda HDP’nin kendini diğerlerinden ayrıştırmasıdır.

        Bu ülkede hep var olan ama Gezi hariç birtakım sosyal olaylar dışında sessiz duran bir solcu hissiyat hep vardır. Onların akıllarında bugün bir tek HDP var.

        Bu yüzden adını burada yazmaya değer bile bulmayacağım bir gazete, dün HDP seçim bildirgesi üzerine “Tam Gezi Zekâlı” diye manşet attı. Ben bu manşeti, içinde barındırdığı nefret söylemli tavrı nedeniyle değil, eski medya dünyasına ait olan tabloit zekâsı nedeniyle sevdim.

        Onlar bunu hakaret amaçlı yapmışlar, ama bence küçük burjuvalar, yani beyaz Türkler arasında HDP’nin oyunu biraz daha artırmaya istemeden de olsa katkıda bulunmuşlar.

        Şu da unutulmasın; eski solcular ölmezler, sadece göz önünden çekilirler. Çekilirler ama rahat da durmazlar. Şimdi HDP onlara yeniden dinamizm ateşini verdi bence.

        HDP bugüne kadar TBMM’de yaptığı bazı hatalarına rağmen parti olarak ne yaptığını bilir halde geldi. “TBMM’de ne yaptı?” diye sorarsanız onu da anlatayım.

        Bir gün “halka 250 kilovat elektriğin bedava verilmesi” üzerine bir önerge verdiler. Şimdi HDP’nin doğal seçmeni olan kitle, zaten elektriği bedava kullanmaya alışıktır. Onlara 250 kilovat bedava elektrik demek, bunun üstüne para ödeyeceksin demektir ki bu stratejik bir yanlıştır. Ben ideolojim nedeniyle “demokratik özerklik” kavramını da destekliyorum. Bunu tartışmalıyız, küçük burjuva beyaz Türk kardeşlerimle.

        Bitirmeden önce birkaç noktaya daha değinmek istiyorum. Partilerin ekonomi konusundaki vaatlerini dikkatle okuyorum. Bütün bu vaatler, eğer Türkiye ABD gibi dolar basıp piyasaya sürme hakkına sahip olsaydı geçerli olabilirdi, ama bunu şimdilik bir yana bırakın.

        Seçim beyannamelerine bakınca, Türkiye’nin sadece asgari ücretle geçinen insanlardan oluştuğunu sanabilirsiniz. Tamam o kitle maalesef çoğunluk ve siyasetin gidişatını maalesef onlar belirliyor, oysa benim ütopyam sadece küçük burjuvalardan ibaret bir dünyada yaşamak.

        Ama partilerin, biraz da toplumun çalışma dinamiğini sağlayacak iş âlemi için ne düşünüklerini ve iş insanlarına ne vaat ettiklerine de ağırlık vermeleri gerekmez miydi?

        Biz küçük burjuvalar açısından iş âlemi insanları, bir üst sınıfımız olan burjuvazidirler. Bizler de onları pek sevmeyiz, ama onlara devletin verecekleri sonunda bu ülkeye dinamizm sağlayacak tek yoldur, bunu da unutmamak gerekiyor.

        En son olarak alakasız bir konuyu söylemek zorundayım; çünkü bu kafamı meşgul edip duruyor. Şimdi bir telefon şirketi, askerlere yönelik “Asker Cell” adını verdiği bir uygulama başlattı. Reklamını da izlemişsinizdir TV’de.

        Ben bu “Asker Cell” lafını duyunca Ergenekon, Balyoz ve Silivri gibi yakın zaman travmalarını hatırlıyorum. Çünkü cell bir anlamıyla da “koğuş” demek ve hapishane koğuşu (prison cell) diye kullanımı da var.

        İsmi koyanların niyeti bu olmayabilir, ama biz küçük burjuvalar açısından askerlere Silivri’de ve diğer hapishanelerde yapılan haksızlıklar da bir utanç nedenidir. Asker Cell de bana bu yüzden rahatsızlık veriyor.

        Bu yazıyı biraz bilinç akışı yöntemiyle yazdım; bu yüzden karışık görünümü için özür dilerim, ama emin olun bu karışıklık ve anarşik görünümün altında önemli fikirler de var. Dikkatli okursanız bunları da göreceksiniz.

        Diğer Yazılar