Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Fehmi Koru 21 Temmuz’da “Afganistan olmak mı? Yoksa Suriye? Sakın ha!” başlıklı bir yazı yazdı. Bölgemizdeki ve iç siyasetteki gelişmeleri analiz ettiği yazısında şu çağrıyı yapıyor: “Telaşlanalım mı? Hayır, bir yandan serinkanlılığımızı korurken, bir yandan da sorunlu bir bölgede, bizi Afganistan, Suriye ve Irak gibi uzak-yakın komşularımızdan ayıran özelliklerimizi ön plana çıkarmanın yollarını arayalım.”

        Uzun zamandır bizi ayırıcı bu özellikleri hatırlatmaya çalışan bir yazar olarak Fehmi Bey’in çağrısını bu konuya tekrar girmek yolunda bir vesile sayıyor ve o çağrısına icabet ediyorum.

        Türkiye’yi bölgesinde, dünyada biricik ve özgün yapan özelliği modern, seküler, çağdaş demokratik ve Müslüman bir ülke olmasıydı. Bu tanımdaki özellikleri bir arada tutabilen bir ülke dünyanın aradığı ve beklediği özelliklere sahip demekti. Bu özelliklerimizin hepsi bir arada birden bizleri dünyanın rol modeli olmaya ve bölgemizin oyun kurucu lider ülkesi olmaya getiriyor veya “Getiriyordu” demeliydim. Çünkü AKP hükümeti başlarda Avrupa Birliği üyeliği yolunda yürürken bu özelliklere inanır ve yine onları bir arada tutabileceği adımları atar gibiydi, ama sonra bundan bir aşamada vazgeçildi ve derin stratejilerle Türkiye’yi biricik yapan özellikler tahrip olmaya başladı. Özellikle dış politikada, bölgedeki en çağdışı, modernlikten en uzak radikal dinci akımlara müsamaha göstermekle suçlandık. İç politikada da bu durumun yansımaları sıkça görülmeye başlandı.

        Fehmi Bey “Sakın ha” diyor ama bu ülkede bazıları ülkenin sanki Afganistan, Suriye veya Irak gibi olmasını ister gibi davranmaya başladı. İslami ideolojik takıntılar nedeniyle içte ve dışta görmezden gelinen hareketlerin bir gün Türkiye’nin başına bela olacağı belliyken ülkenin güçlüleri uyarıları katiyen dikkate almadı.

        Fehmi Bey’e söyleyeceğim, özelliklerimizi ön plana çıkarmanın yollarını fazla aramamıza gerek yok. Sadece Atatürk ilkelerini ve büyük liderimizin koyduğu vizyonu hatırlamamız yeter.

        Türkiye’nin modern, seküler, çağdaş, demokratik ve Müslüman ülke olması Atatürk’ün koyduğu vizyondu. O bunlar nedeniyle “Yurtta sulh cihanda sulh” demiş ve Türkiye’yi Ortadoğu batağı dışında tutmak için tarafsızlık ilkesini getirmiştir.

        Türkiye’yi 13 yıldır yöneten iktidar Atatürk’e şahsen ve ideolojik yönden mesafeli durmayı kendi ideolojik varlığının bir parçası olarak görmüş ve bunun da katkısıyla hem ülkeyi hem de kendisini özellikle dış politikada çıkmaza sokmuştur.

        Bu bataktan çıkmak için tek yol, ülkenin tekrar Türkiye’yi biricik yapan o özellikleri hatırlayıp politikasını da ona göre acilen yeniden kurmasıdır.

        Diğer Yazılar