Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Amerika başkanlık yarışı çok renkli geçiyor. Hillary Clinton, Bernie Sanders ile tartışmaya girmeyi reddedince Donald Trump, gazetecilerin önünde bir şaka yapıp “Ben Bernie ile tartışırım” dedi. Ama bu şaka ciddiye alındı ve şimdi ikilinin televizyonda canlı yayında tartışmasına doğru hızla ilerleniyor.

        Bu tartışmanın yüzyılın tartışması olacağını söyleyenler de haklılar bence. Çünkü hem Trump hem de Bernie bu yarışmada farklı partilerin içinden çıkan aykırı adaylar. Onlar merkez partilerin yapılarına ve eski düzenin elitlerine karşılar; yeni siyaset anlayışlarını, yeni dinamikleri temsil ediyorlar.

        Bu yüzden ikilinin tartışmasında fikirlerin uçuşması, var olan düzenin gerçekten de masaya yatırılması bekleniyor. Ben bu tartışmayı naklen seyredeceğim; çünkü bundan yeni dönem açısından alacağımız çok dersler var.

        NE SEYREDİYORUZ?

        Biz gazetecilerin, okuyucunun nabzını tutmak için sıkça sorup cevabını aradığımız sorudur bu. İnsanların neyi seyrettikleri, televizyonda hangi programları seçtikleri bizler açısından hayli güzel bir göstergedir. “Halkın nabzını tutmak” derler ya, işte bunun en iyi yapılabildiği alanlardan biridir bu.

        Eskiden işler daha kolaydı. Eski reyting sistemi geçerliyken kategoriler daha belirgin, sınırlar daha netti. A-B Grubu denildi mi akan sular dururdu. Ve reklam gelirini artırmak isteyenler, bu gruba yönelik yayınlar yapmaya çalışırdı. Bu grubun zevklerinin, tercihlerinin ne olduğunu da yaptırdığımız araştırmalar dışında en iyi televizyon programı tercihlerinden alırdık.

        Televizyoncular da hangi gruba yönelik ne yapılması konusunda oldukça net fikirlere sahiptiler. Programlar hedeflenen sınıfa göre düzenlenirdi. Anlayacağınız, eskiden hayli düzenli bir hayatta yaşamaktaydık. Eskiden derken, orta yaşlı bir insanın çok iyi hatırlayacağı kadar yakın günlerden bahsediyorum

        DÜZENİN YIKILMASI

        Dijital teknolojilerin gelmesiyle birlikte bu düzen hızla değişmeye başladı, düzen bozuldu (disruption). Bozulması belki normaldi, ama yerine de yeni bir düzen bir türlü gelmedi. Bir anarşi yok ama oluşmaya başlayan düzenin ne olduğunu kimse tam bilemiyor. Sınıflar, zevkler, kültürler hızla değişiyor.

        En sağlam tüketiciler, yani yeni A-B Grubu insanlar olarak milenyal kuşağının ne istediği, neden zevk aldığı, hâkim kültürünün ne olduğu belli değil.

        Televizyon dünyası da kendi içinde büyük değişim geçiriyor. Artık insanlar oturma odasında belli saatlerde ekranın karşısına geçip izlemiyorlar. Bir zamanlar global düzeyde patlama yaşayan Türk dizilerinde de doyuma ulaşıldığı izlenimi var. Dizi izleyicisine yeni ne verilmesi gerekiyor, kimsenin net bir fikri yok.

        NASIL PLAN YAPACAĞIZ?

        Amerikan CBS televizyonunun efsanevi ismi Les Moonves’in dediği gibi televizyon izlenmesinde bir patlama da yaşanıyor. Ancak daha çok televizyon talebi oluşurken seyirciye ne verileceği bilinmiyor.

        Daha bugünlerden gelecek eylül ayından itibaren sezonu planlamaya başlamak, reklamcılarla konuşmak gerekiyor. Yani global olarak yeni ürünleri ortaya çıkarmanın zamanı geldi. Klasik televizyon dünyasını daha da zorlayan Netflix gibi şirketler, gelecek sezonun yeni şovlarını, dizilerini açıklamaya başladılar bile.

        Bu son derece yıkıcı bir rekabet ortamı. Bir düzen yıkılıyor veya çoktan yıkıldı bile. Onun yerine neyi koyacağını bulan, âlemin de kralı olacak.

        Cep telefonundan “Game of Thrones” dizisini “tıkınarak” (bölümleri birbiri ardına seyrederek- binge watching) izledikten sonra biraz da “Big Bang Theory” seyreden, siyasi hayat tatminini de “House of Cards” dizisinden alan bir seyirci prototipinin hayattaki zevklerinin ne olduğunu tespit edip onun için profil çıkarmak kolay değil. Anlayacağınız bugünlerde medyanın işi hayli zor.

        FORMÜL NE OLABİLİR?

        Eski günlerde tecrübemize, içgüdülerimize güvenebilirdik, ama bunlar artık geçerli olmayabilir. Şimdilerde biraz daha bilimsel olmalı, kılavuz oluşturacak yeni bilgiler çıkarmalıyız.

        Bunun da net formülü kimsede yok, ama başarılı reklam alan ve okuyucusunu sürekli artıran internet sitelerinin ne yaptığına bakarak dersler çıkarabiliriz gibi geliyor bana.

        Dijital ortam, sitenize girip kullanan her okuyucu hakkında bir iz bırakıyor. “Onun tercihleri ne, hangi konuya daha fazla zaman ayırıyor ve bir tercihten sonra hangi tercihe geçiyor” gibi kişisel özellikleri hakkında elimizde iyi ve oldukça doğru veriler oluşuyor.

        Bu yüzden bu dünyanın karmaşasından düzgün çıkabilmemiz için data analistlerine ve çok sağlam data verilerine ihtiyacımız var. Benim Amerika’da tanıdığım bütün data analistleri, doktoralı matematikçiydiler. Yani bizler de geleceğe yatırım yapıp bu işi sağlam tutmalıyız, zira geleceğimiz buna bağlı olabilir.

        Diğer Yazılar