Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ben ciddi bir dizi dipsomanıyım (sonuna kadar tüketmeden bırakamayan insan). Narcos dizisini yeni bitirdim.

        Dizinin sonuna yaklaşırken Kolombiya vesilesiyle Türkiye’yi düşünmeye başladım.

        “Kolombiya gibi vahşetin, terörün gündelik rutin haline geldiği, sadist katillerin ortada serbestçe dolaştığı bir toplumda bile FARC terör örgütü ile devlet anlaşmaya varabiliyorsa bu Türkiye’de de niye olmasın?” sorusu beynimi tırtıklamaya başladı.

        Diziyi bitirir bitirmez ise bu anlaşmanın halk tarafından reddedilmesi yeni soruları doğurdu.

        CEVABIN İPUCU NARCOS’TA

        Bu sorulara cevabın da Narcos dizisinin anlattığı hikâye içine bulunabileceğine inanıyorum.

        Son aşamada şu soru kafamdaydı: “Eğer Kolombiya’da FARC ile devlet arasında varılan anlaşmaya benzer bir anlaşma Türkiye’de devlet ile PKK arasında imzalanmış olsaydı, acaba bizde de halk bu anlaşmayı reddetme yönünde oy kullanır mıydı?”

        Çözüm süreci denilen süreçte halkın desteği üzerine iktidara yakın kaynaklarca yaptırılan araştırmaların sonucuna bakarak buna “Evet” diyebilmek mümkün görünmüyor.

        Yani Türkiye’de halk, bir barış anlaşmasına onay verecek gibi görünüyordu o dönemde.

        Benim asıl merak ettiğim nokta, Türk insanının tavrı ile Kolombiyalıların tavrının neden farklılık taşıdığıydı.

        Terörden çok çekmiş olan Kolombiya halkı, neden barış anlaşmasını reddetti?

        Narcos dizisi çok net gösteriyor ki, Kolombiya’da terör ve şiddet kullanımı FARC’ın eylemleriyle başlamış değil. Aksine toplumda terör neredeyse gündelik hayatın normal bir parçası olmuş gibi.

        Kokain ticaretiyle imparatorluklar kurmuş “Medellin” ve “Cali” kartelleri hemen her gün ya birbirleriyle ya da devlet birimleriyle savaş içindeydiler.

        Sıradanlaşmış terör içinde FARC’ın yarattıkları çok küçük bir pay alıyordu.

        Bu yüzden devlet, FARC ile yaşananları bitirmek amacıyla anlaşmayı imzaladıktan sonra halkın bu anlaşmayı kabul etmemesi hiç de zor olmadı; çünkü hem teröre alışmış durumdaydılar hem de o terör bitseydi bile Narcos yüzünden olanı devam edecekti.

        Ayrıca barış olduktan sonra “işsiz” kalan eski gerillaların da kokain işine girmeleri beklendiğinden o yönden gelecek terörün artması ihtimali de vardı.

        TÜRKİYE NEDEN FARKLI OLURDU?

        Anlayacağınız, Kolombiya halkının barış anlaşmasından beklentisi sadece terörü ve ölümleri durdurması değil, en azından FARC üyelerine yönelik adaletin çalıştırılmasıydı.

        Barış anlaşmasının bunu sağladığına inanmıyorlardı.

        Eğer benzer bir barış anlaşması PKK ile devlet arasında imzalanmış olsaydı, ben Türkiye’de onayın halk tarafından verileceğine inanıyorum.

        Çünkü hem Türk hem de Kürt vatandaşlarımız her gün kan dökülmesinden bıkmışlar ve bunun bir şekilde bitirilmesini istiyorlar.

        Dolayısıyla bunu sağlayan bir barış anlaşmasına, PKK’lılara gereken cezaları getirmese de Türkiye’de onay verilebilirdi diye düşünüyorum.

        Teröre karşı oldukça duyarsızlaşmış Kolombiya halkı ise bir barış anlaşmasında başka konulara önem verebiliyor, ona yoğunlaşabiliyor.

        NARCOS’UN MÜZİĞİ

        Narcos'u ilk başta sadece jenerik müziğini dinlemek için seyretmeye başlayıp sonra da diziye benim gibi bağlanan çok sayıda insan var.

        “Tuyo” adlı bu parçayı Rodrigo Amarante adlı bir Brezilyalı sanatçı söylüyor. Dizinin içeriğiyle pek bağdaşmayan romantik duygular veriyor şarkı insana.

        Tabii kaçakçı Pablo Escobar’ın da aslında romantik bir insan olduğu argümanı da yapılabilir.

        Şarkının Türkçe sözlerini aktarayım size:

        “Ben senin teninin altında yanan ateşim

        Susuzluğunun çaresiyim

        Ben bir kale, hatta kuleyim

        Seni hep koruyan güç benim

        İçime çektiğim nefes ve denize düşen ay ışığımsın

        Sana olan arzum o kadar büyük ki seni boğmasından korkuyorum.”

        Son olarak şunu da belirteyim; arada bir kaçamaklar yapsa da Pablo Escobar’ın karısına aşkı, tutkusu gerçekten de büyükmüş.

        ‘TIKINIR’ GİBİ İZLEMEK

        Dijital dönüşüm, televizyon dünyasında “streaming” teknolojisiyle birlikte biz seyircilerin eski izleme alışkanlıklarını tamamen değiştirdi.

        Eskiden bir televizyon dizisini seyretmeye başladığımızda her bölüm için en az 1 hafta belirli gün ve saati beklemek zorunda kalırdık.

        Kimileri şimdi nostaljik duygularla bunun daha güzel ve romantik olduğunu söylemeye başlasa da herkes yeni alışkanlıklara uyum sağlamış görünüyor.

        Yeni teknolojiler bize, bir diziye başladıktan sonra onu kaç sezon olursa olsun birkaç gün içinde bitirme imkânını tanıdı.

        Böyle yeni davranış biçimine “binge watching” deniliyor. Yani “tıkınırcasına seyretmek”.

        İşte bende de bu durum had safhada var. Narcos’u da bu yöntemle izledim.

        Açıkça söyleyeyim, tıkınırcasına izlemekten çok da keyif alıyorum.

        Diğer Yazılar