Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye açısından ABD’nin en yakından izlenmesi gereken günler başladı.

        Çünkü bugünlerde Donald Trump’ın başkanlığı döneminde Beyaz Saray’ın ve devletin en kritik, sıkça Türkiye ile ilgili kararları da alacak pozisyonları doldurulacak.

        Bunlar hangi eğilimden insanlarla dolarsa ABD’nin yönü de ona göre belirlenecek. Türkiye’nin Amerika ile ilişkilerinin nasıl olacağı ve ne yöne gideceğini de bu kritik pozisyonlardaki insanlar tayin edecek. Dolayısıyla bugünlerin Washington’unun çok yakından izlenmesi ve oluşan yeni dinamiklere göre Türkiye’de pozisyon alınması gerekiyor.

        CV’LER HAVADA UÇUŞUYOR

        Bugünlerde Amerika’nın her yerinden Trump’ın geçiş takımına işe başvuru dilekçeleri yağıyor.

        Bugüne kadar Trump’ın başkanlığına soğuk durmuşlar ve hatta ona aktif karşı çıkanlar bile iş başvurusu yapıyorlar.

        Kısa süre önce 120 imzayla kamuoyunun önüne bildiriyle çıkan ağırlığı diplomat olan insanlar bile “Trump’la bu iş olmaz” tavrını bir yana koymuş gibiler. Bu listede yer alan diplomatlar arasında Türkiye’ye sıcak bakanları da bulunuyor.

        Onu yakından tanıyanlar Trump’ın kin tutan bir insan olduğunu ve kendisine karşı olanları affetmesinin imkânı olmadığını söylüyorlar.

        Zaten asıl çatışma burada değil başka bir noktada yaşanıyor.

        Bu çatışmanın nasıl sonuçlanacağı ise Türkiye açısından çok önemli. Trump’ın civarında onun kulağına fısıldayabilen temelde iki fraksiyon var. Bunlardan biri Cumhuriyetçi Parti’nin çok daha geleneksel ve merkeze yakın duran fraksiyonu. Diğeri ise içinde sert İslamofobik kişileri de barındıran grup. Bu ikinci grubun güçlenmesi ve dış ilişkiler ve ulusal güvenlikle ilgili makamları onların doldurması ihtimali şu anda var.

        Geçiş döneminin yönetimini New Jersey Valisi Chris Christie’nin değil Başkan Yardımcısı Mike Pence’nin alması ilk başta ılımlıların, merkeze yakınların öne çıkacağı izlenimi doğurdu. Çünkü Mike Pence Cumhuriyetçi Parti’nin bu yönüne daha yakın. Ama daha sonra ulusal güvenlik ve dışişleri gibi Türkiye’yi yakından ilgilendirecek makamlara kimlerin düşünüldüğü haberleri de gelince daha sert ve hatta içlerinde İslamofobik yönler taşıyan grunun öne çıkacağı izlenimi güçlendi.

        SERT ULUSAL GÜVENLİK EKİBİ

        Daha önce “Bu ismi duyarsak dikkatli olmalıyız” dediğim

        Mike Flynn’ın adı savunma bakanlığı için geçti ama daha sonra ulusal güvenlik danışmanı olması ihtimali daha da arttı. Mike Flynn ulusal güvenlik konusunda hayli sert düşünen bir eski asker. Konuştuğum kişiler onun Türkiye hakkında sıcak düşünceler taşıdığını ve Obama’nın Ankara’ya yaklaşımının tamamen yanlış olduğunu düşündüğünü söylüyorlar. Mike Flynn ayrıca Amerikan Kongresi’nde olan biteni yazan The Hill (Kongrenin bulunduğu bölge olan Capitol Hill’den geliyor adı) Gazetesi’nde Fethullah Gülen’in iadesi konusunda ABD’nin Ankara’nın istediği gibi hareket etmesi gerektiğini de yazdı. Yani Trump’ın adamlarının sert politikalar uygulayacak olması her zaman Türkiye aleyhine çalışacak demek de mümkün değil.

        Savunma bakanlığı için Rudy Giuliani’nin de adı geçiyor. Onun adalet bakanı olması ihtimali de var.

        Aslında şu anda öncelikle yapılması gereken atamaların en önemlisi, bir anlamda Saray’a kimlerin gireceğine, sarayın nasıl çalışacağına karar veren tek insan olan Beyaz Saray’a chief of staff (müdür) pozisyonu.

        ÇOK İLGİNÇ BİR İSİM

        Yönetim içindeki bu en güçlü pozisyona aday olarak son derece ilginç bir isim ortaya çıktı.

        Beyaz Saray’a chief of staff olması beklenen bu sürpriz isim Steve Bannon.

        Onun neden sürpriz bir isim olduğunu size şöyle anlatayım: Bilmem hatırlar mısınız, seçim kampanyası sürecinde, Hillary Clinton’ın lezbiyen olduğundan Chelsea Clinton’ın onun gerçek kızı olmadığına kadar giden bir dizi söylenti yayıldığını yazmıştım.

        Amerikan aşırı sağı içinde bu söylentilerin yayıldığı medya kaynakları var. Bunların merkezinde de Breitbart News bulunuyor.

        Söylentiler, yayınlara Breitbart merkezli olarak servis ediliyordu.

        Şimdi Beyaz Saray’ın en güçlü görevi için adı geçen Steve Bannon, işte bu Breitbart News’un yöneticisiydi. Sert görüşleri ve alışılmışın dışındaki davranışlarıyla, acımasızlığıyla öne çıkan bu ismin Trump’ın önümüzdeki yıllarda en yakınındaki isimlerden biri olması ihtimali hiç hoş değil tabii ki. Bu isim İslamofobik çevrelere uzak duran bir isim de değil.

        Aslında daha önce Republican National Committee (RNC) Başkanı olan Rene Priebus’un Beyaz Saray Müdürü olacağı söyleniyordu. Bu RNC, partinin merkezine karşı Trump’ı destekleyen tabanın eğilimlerini temsil eden bir kuruluş. Bu yüzden Priebus bu saray müdürlüğü işini alsaydı Trump Beyaz Saray’ının da merkezin görüşlerine daha yakın olabileceği ifade ediliyordu ama ne olduysa oldu ve Steve Bannon ismi öne çıkmaya başladı. Bu, bizler açısından hiç de hoş olmayan bir gelişme olarak not edilmeli bence.

        ÇİZGİ DIŞI DIŞİŞLERİ BAKANI

        Dışişleri bakanlığı için ise John Bolton’un adı ön plana çıkıyor. Bolton kendisi bu tanımı kabul etmese de tam bir neokon. Daha önce Kürt devleti haritaları çizen neokon ekip gibi o da İsrail’in çıkarlarına karşı çok duyarlı ve JINSA (Jewish Institute for National Security Affairs) ile bağlantılı çalışıyor. Hatta ben onun ismini duyunca tanıdıklarıma birer e-mail atarak odasında eskiden Kürt haritasını gördüğüm ve şimdilerde devlet dışında profesörlük yapan o ismin devlete dönüp dönmeyeceğini bile sordum. Kimseden henüz bu konuda cevap gelmedi. John Bolton’un ismi dışişleri bakanlığı için geçiyor olsa da kendisi çalışırken hiç de bir diplomat gibi davranmıyor. Onun çizgi dışı hatta uçuk davranışları olabiliyor. Bu çizgi dışında düşünme eğilimi ise “Eğer Türkiye, İsrail ile iyileşmiş olan ilişkilerini de güzel kullanırsa Bolton’un dışişleri bakanlığı, lehine çevirebileceği bir koz olur” denildi bana. Bolton Washington’da bir hardliner (sert politikalar yanlısı) olarak bilinse de bunun olabileceği ifade edildi. Şu anda CIA Başkanlığı için dolaşan isim Mike Rogers. Eskiden FBI ajanı olan Mike Rogers temsilciler meclisine seçildikten sonra istihbarat komitelerinin başkanlığını yaptı. Bir polisin, bir casusun sert görüşlerini taşıdığı söylenebilir. Türkiye’yi en yakından ilgilendiren, üzerinde düşünülen ve konuşulan isimler şimdilik bunlar. Zamanla bunlar netleştikçe size olan biteni anlatmayı sürdüreceğim.

        Gerçekten kin tutuyor mu?

        Trump'ın içinde kin tuttuğu ve hiç affetmediği söyleniyor ama ben öyle düşünmüyorum. Öyle olsaydı kendisine kampanya sürecinde en sert sözlerle saldıran Ben Carson’ı kabinesinde sağlık bakanı olarak, Ted Cruz’u ise boş olan anayasa mahkemesi üyeliği makamı için düşünmezdi. Bu arada daha önce John McCain’in başkan yardımcısı adayı olarak ortaya çıkıp güzelliğiyle Amerikan kamuoyunu büyülemiş olan Sarah Palin’in adı da içişleri bakanlığı için geçiyor.

        Diğer Yazılar