Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Seçtiği adamların ideolojilerine veya seçim kampanyasında iç politika nedenleriyle söylediklerine bakarak Donald Trump hakkında bir fikir sahibi olabilmek imkânsız.

        Geçen hafta Trump’la Henry Kissinger uzun süre görüştü. Daha sonra ondan Trump’ı tanımlamasını istediler. Tecrübeli devlet adamı Kissinger, “Trump sırtında geçmişten yükler getiren ve bir ideolojiye bağlanıp kalacak bir lider değil. Yani karşı karşıya kalacağı her soruna bakıp o sorunun en rahat çözümü için gereken politikaları uygulayacaktır. Bir ideolojinin talebi yolunda hareket edecek bir insan katiyen değil” dedi.

        Henry Kissinger’in bilgisine ve tecrübesine büyük saygı duyarım. Onun Trump hakkındaki görüşlerine yürekten katılıyorum. O iç politikaya yönelik bazı davranışlarda bulunacak, ama global çözümlerinde Kissinger’ın dediği gibi davranacak.

        Hatta ben onun ideolojisini ayrı bir yazıda “idealist pragmatizm” olarak tanımlamayı da düşünüyorum. İdealist pragmatistler, her sorunun önyargısız, gerçekçi bakılarak ve her defasında yeni uzlaşmalar oluşturularak çözülebileceğine inanan insanlardır. Trump böyle bir insan olduğu için Cumhurbaşkanı Erdoğan’la çok iyi anlaşacağına, onunla birlikte bölgesel sorunlara çözüm arayacağına ve eğer Mike Flynn yeni Marshall Planı’nı oluşturursa aynı zamanda iyi işadamı da olduğundan pragmatik idealizmi ile işadamlığını birleştirip Türkiye’yi merkez alacak planı da uygulatacağına eminim.

        Türkiye merkezli yeni Marshall Planı

        Bende dahil olmak üzere birçok yorumcu, Başkan Trump’ın ulusal güvenlik ekibine aldığı isimlerin aşırı sert ve anti İslami fikirlerle dolu olmasından duyduğumuz kaygıyı ifade ettik. Ben bunu Türkiye ile ABD arasındaki ilişkileri daha da bozması hatta koparması muhtemel bir gelişme olarak gördüm.

        Ancak eğer Cumhurbaşkanı Erdoğan aralık ayı içinde Amerika’ya gelir ve Trump’la bir görüşme ayarlanabilirse bu sert fikirlere sahip takımın, Türkiye’yi çok yakından ilgilendiren düşünceleri de var, bu da iyi bilinip anlaşılmalı.

        Washington’daki kaynaklar, bir Erdoğan-Trump buluşmasında karşılıklı yanlış anlamalardan ve önyargılardan doğabilecek soğukluk olmasından korkuyorlar. Ama Trump’ın sert adamlarının kafasında oluşmaya başlayan yeni planı da bilen bu kaynaklar, iki lider arasında karşılıklı anlayış meydana gelirse Türkiye ile Amerika’nın birlikte büyük bir planı bölgemizde uygulayabileceğini vurguladılar.

        Bu plan, ulusal güvenlik ekibinin uygulayacağı planı oluşturacak başkanın Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Flynn tarafından hazırlanacak. Flynn’ın planının, Ortadoğu’ya kalıcı huzuru getirecek bir plan olarak görüldüğü vurgulanıyor. Evet Flynn’ın ne kadar sert, İslamofobik olarak nitelendirilebilecek fikirler taşıdığını yazdım. Bu yazdıklarımın hâlâ arkasında duruyorum. Çünkü buradaki Amerikalı kaynaklar, Flynn’ın karmaşık bir insan olduğunu, sert mücadele yanlısı olmakla birlikte bölgemiz için büyük bir plan da hazırladığını söylediler.

        Bana anlatıldığına göre, bu büyük planın merkezinde Türkiye olacak ve bölgeye huzur ve barış getirilmesi için ABD ile Türkiye’nin ortak çalışmaları gerekecek.

        TÜRKİYE’YE ZORUNLU ROL

        Onu tanıyanlar, Mike Flynn’ın “İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’daki yıkımı ortadan kaldırmak ve gelişmeyi sağlamak için uygulamaya sokulan Marshall Planı’ndan sıkça bahsettiğini, bölgemiz için de Marshall Planı’na benzer bir plan yapılması gerektiğini, bunun Amerika’nın uzun vadeli çıkarlarına uygun biçimde terörü kurutacağını ve bölgesel barışı sağlayacağını” anlattığını söylüyorlar.

        Trump, Beyaz Saray’a yerleştikten sonra 24 saat boyunca onunla birlikte olup ulusal güvenlik konularında plan hazırlayacak olan Mike Flynn’ı yakından tanıyan ve nasıl düşündüğünü bilen bu kaynaklara göre, onun kafasındaki bölgesel yeni Marshall Planı uygulamaya sokulduğunda Türkiye’ye zorunlu olarak merkezi bir rol verilecek.

        Flynn bölgeye yeni bir canlılık getirmek için 3 ana önemli alan tespit etmiş durumda.

        1- Su kaynaklarının verimli kullanılması.

        2- Enerji alanlarının verimli yönetilmesi.

        3- Şimdi yıkım halinde olan bölgenin hızlı bir şekilde inşası ve altyapı yatırımları.

        Türkiye’yi çok yakından tanıyan Michael Flynn, köklü bir demokrasi geleneğine sahip ve önemli bir NATO müttefiki olan Türkiye’nin bu 3 alanda da bölgeye liderlik yapabileceğini düşünüyor.

        Yani Amerika bölgeye yönelik bir yeni Marshall Planı uygulamaya sokarsa, en verimli su kaynaklarını kontrol eden ve enerji boru hatlarının dağılımında merkezi konumu olan Türkiye’nin bölgenin yeniden inşasını da üstlenebileceğini görüyor. Bu yüzden yeni planın uygulanmasında, Amerika’yla birlikte çalışma sürecinde Türkiye’ye merkezi rol verilmesi planlanıyor.

        İşte ben bu yüzden eğer Cumhurbaşkanı Erdoğan aralık ayı içinde Amerika’ya gelip Başkan Trump’la görüşürse bunun iki ülke arasında geleceğe yönelik çok önemli bir adım olacağını düşünüyorum ve yine bu yüzden karşılıklı önyargılardan doğabilecek bazı soğuklukların bu büyük imkânı engellemesinden ürküyorum.

        Diğer Yazılar