Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Büyük romanlarından tanıdığımız Saul Bellow’un bir de denemelerinin toplandığı “There is Simply Too Much to Think About” (Üzerinde Düşünülmesi Gereken Çok Fazla Konu Var) adlı bir kitabı da var.

        Benim de üzerinde düşünmem gereken çok şey olduğundan mıdır nedir bilmem ama bu kitabı son zamanlarda hiç yanımdan ayırmıyorum.

        İyi ki öyle yapmışım; çünkü yaşadıklarımızdan sonra bana çok da iyi gelen o bölümü sıkça okuyorum.

        Bellow yazar olmaya karar verdiği günleri anlatırken “Büyük Buhran” günlerindeki Chicago’yu da tanımlıyor.

        Büyük ekonomik kriz nedeniyle Chicago’da hemen herkes işsiz, fabrikalar kapanıyor, okullar bile kapanmak üzere.

        Ortam karamsar, ruhlar kararmış, sokaklar işsiz güçsüz, hatta aç insanlarla dolu.

        Bellow o koşullarda yazar olmaya karar vermenin bir çılgınlık olduğunu da söylüyor.

        Haksız da sayılmaz; çünkü büyük yazarlar yazılarıyla sanat yapan insanlar oldukları için hayat her yönüyle kötü olunca roman yazmak da zorlaşabilir.

        Bellow o koşullarda, karamsarlığın neden olduğu o büyük seste aslında şiir yazmanın, şairin sesinin duyulmasının imkânsız olması gerektiğini de düşünüyor.

        Belki inanmayacaksınız ama o günlerde ne yapıyor şehrin belediyesi biliyor musunuz?..

        Bunu da Bellow anlatıyor: Büyük gölün kıyısına büyük bir panayır kurmuşlar. Her gün muhteşem gösteriler, tuhaf oyunlar, her gün bir cüce çiftin evlendiği nikâh töreni varmış panayırda.

        Her şeye rağmen insanlar biraz eğlensin ve geleceğe umutla baksınlar diye yapmışlar bunu.

        İnsanlar kendilerini aşan koşulların yarattığı kötümserlikten biraz kurtulunca, o günleri geride bırakma hızı da artmış ve sonunda Chicago şehri büyük krizden en hızlı çıkan şehirlerden birisi olmuş ve çıktıktan sonra da hızla yükselmiş.

        Buna tek bir panayırın neden oldu- ğunu söylemiyorum tabii ki ama bugün bizim de içinde olduğumuz karamsar ruh hali ortadadır.

        Chicago insanları da ruhlarını o günlerde teslim etmiş olsalardı krizden çıkışları belki de olamayacaktı.

        ROMAN YAZMAK

        Hayatımı yazı yazarak kazanıyorum.

        Her yazar gibi benim de bir roman yazabileceğim yolunda yanlış olması gereken bir inancım var.

        Uzun süre önce bunu mutlaka denemem gerektiğine karar vermiştim.

        Yazmanın, özellikle roman yazmanın terapik yararları olduğuna da inanıyorum.

        Dolayısıyla çok önce almış olduğum kararımı bugün hayata geçirme zamanı geldi.

        Hemen herkes gibi terapiye de ihtiyacım var.

        1 Ocak günü kendimi zorladım ve romana başladım.

        Sadece tek bir cümle olsa dahi her gün mutlaka yazmayı sürdüreceğim.

        Bazen işim çok olduğunda sadece tek bir cümle, bazen de bir sayfa yazarım, ama yazacağım. Sonunda ortaya çıkacak ürünü belki de bir tek ben ve Rana okuruz ama olsun, içimde kalmasın diye devam edeceğim yazmaya.

        NOAM CHOMSKY'NİN DEDİKLERİ

        Bellow’dan kitabının bu bölümlerini okurken bir defasında Noam Chomsky’nin bir konuşmasında söyledikleri de aklıma geldi.

        Chomsky de büyük kriz günlerini anlatıyor ve bugünle bir karşılaştırmasını yapıyordu.

        Chomsky, büyük krizin en derin günlerinde bile insanlarda bir umut, güzel gelecek beklentisi olduğunu ve bu ruh halinin güzel günlerin de gelmesini hızlandırdığını söyledi. Bunu anlattıktan sonra bugün dünyadaki krizin o günlerdeki kadar ağır ve derin olmamasına rağmen hiçbir yerde bu umudu göremediğini, insanların sanki global düzeyde gelecekten umutlarını kaybetmişler gibi davrandıklarını söyledi.

        Bellow’un söyledikleri ile Chomsky’nin anlattıklarını birleştirince ortaya çıkan sonuç şu:

        Bazen hayatta bizleri aşan olaylar nedeniyle her şey karanlık, gelecek umutsuz gibi görünür.

        Bu hep böyle olmuştur, bugünlerde de olmaktadır.

        Şunu unutmayalım, her şeye rağmen enseyi karartmamalı ve umudumuzu yitirmemeliyiz.

        Herkes kendi hayatını teröre rağmen yaşamayı sürdürmeli.

        Bu, terörist alçaklara verilecek en büyük cevap olur.

        Bana inanmayın tamam kabul de bari Saul Bellow ve Noam Chomsky gibi iki büyük beyne inanın, onlar da bunu söylüyor.

        Türkiye, şiirin ölmesine izin vermemeli.

        Diğer Yazılar