Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “60 yaş üstü erkeğe bir iyi bir de kötü haber” başlıklı yazısındaki “kötü haberler”le ilgili bölümünü bilinçaltında beni düşünerek ve hınzırca gülümseyerek yazdığına inandığım Ertuğrul Özkök, bu inancımı güçlendiren hamleyi “Stiletto” konusundaki yazısının sonunda yaptı ve “Bu konunun daha iyi analizi için Serdar Turgut’u sahneye davet ediyorum” dedi.

        Ciddi bir konu olduğunda Amerikan Dışişleri ve DEAŞ politikası gibi banal konuları hemen satma eğiliminde olduğum için işi gücü bırakıp anında “Davetini aldım abi” diye bir mesaj attım.

        O da “Bekliyorum” dedi ve gördüğünüz gibi bugün de sahnedeyim.

        İlk önce 70 yaş üstü erkeğe yönelik (bilinçaltımda yakın gelecekteki Ertuğrul Özkök var tabii ki) iyi iki haberimi vererek başlayayım.

        Fetişizm iyidir ve fetişizminizi bilmek sizi çok mutlu yapar.

        Ve Ertuğrul Abi, kuşku duymana hiç gerek yok; nihayet sen de aramıza katıldın, sen de artık bir fetişistsin. Kulübe hoşgeldin.

        Ne tür bir fetişist olduğunu ve gelecekte seni nelerin beklediğini az sonra yazacağım, ama şimdi biraz yakın tarih bilgisi gerekiyor.

        Sadece ona bir iyiliğim dokunsun diye içindeki fetişisti dışarıya çıkarmak için yıllarca uğraşmama rağmen, onun hayal dünyası bugüne kadar seksüel konularda hep vasatta kaldı, hatta zaman zaman vasatın bile altına düştü.

        Porno âleminde Almanya’da ortaya çıkan “Ja, ja, ich komme” ekolü vardır.

        Ertuğrul Özkök de hayatının uzun bölümünde bu ekolün saygın bir üyesi durumunda yaşadı.

        İnsanın kendi fetişini keşfetmediği takdirde mutsuz olacağına inandığım için bunca yıldır da mutsuz olmalıydı.

        Ne kadar anlattıysam, ne kadar ikimize özel gösteriler filan düzenlediysem de bir türlü başarılı olamadım.

        O hâlâ 1970’li yılların “Ja ja ich komme” ekolüne bağlılığını ısrarla sürdürdü.

        Hayatta her şeyin vasatını reddeden adam, bu konudaki vasatlığı üzerinden atamıyordu nedense.

        Normal her insanın içindeki fetişisti hemen ortaya çıkarabilen Japon filmleri koleksiyonumu açtım ona.

        Bir gece isyan etti ve seyrettirdiklerimi anlamadığını, bence kendini rezil ederek yıllarca herkese anlatıp durdu.

        Ancak son günlerde görüyorum ki, o uğraşlarım boşa çıkmamış ve bazı bastırılan duygular içinde birikim yapmış olmalı ki sonunda gardıroptan bir bilinçaltı itirafıyla çıkıverdi.

        Evet abi, stiletto hayranlığından ve bacaklardan iki gün üst üste bahsettiğin için sen de bir fetişistsin.

        Benim bu hayatta iki doktoram var; bir tanesi üniversiteden ekonomi doktorası, diğeri New York sokaklarından seksüalite doktorasıdır.

        Genç yaşımda Özkök gibi fantezilerim “Ja ja ich komme” ile sınırlı olduğu acıklı dönemde gittiğim New York’ta bir gün porno dükkânına girdim.

        Aslında benim bilmediğim dünyanın inanılmaz derecede geniş ve zengin olduğunu gördüm.

        İçeride dolaşırken gerçek kişiliğimi keşfettim.

        Bu teorik bir keşifti, daha sonra araştırmacı gazetecilik ruhuyla saha araştırması yaptım ve Özkök’ün aksine mutlu da oldum.

        Özkök hiç üzülmesin; yeni keşfi iyi yönettiği takdirde onu mutlu eder, ama yönetimi elinden kaçırırsa rezil de olabilir.

        Abi senin fetişin aslında zararsız görünüyor, ama onun ileride yol açabileceği başka bir boyutu var.

        İş stilettoya duyulan arzuyla başlar ve bir anda kendini mazoşist olarak görebilirsin.

        Mazoşist de tanım gereği, “kontrolü elinden kaçıran kişi”dir.

        Kendine dikkat et abi...

        Tabii kontrolü, kontrollü biçimde elden kaçırmak da güzel olabilir; bu da doktoralı birinden tüyo.

        Diğer Yazılar