Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        1- Korkunç bir illetten mustaribim. Ele aldığım konu ne kadar karmaşık da olsa bunu yazma uzunluğum ancak bu köşe kadar olabiliyor. Örneğin, “Derin düşünceler” başlıklı bir saçmalık ile Kierkegaard ve Hegel’in etik üzerine kar- şılaştırmalı düşünceleri konusunda bir yazı aynı uzunlukta olabiliyor.

        Geçenlerde içimden bir romana başlama duygusu geldi. Ama romanı yazmam 15 dakika sürdü. Roman bu köşenin izin verdiği sınıra gelince mecburen bitti. Bazen her konuyu bir roman kadar uzun yazabilen Sedat Ergin’e özendiğim de oluyor.

        2- Rana, “kötü ruhları kovacağına” inandığı tütsüleri evde yakmaya başladı. Ama bir ayrıntı dikkatimi çekti. Bu tütsüler hep sadece benim çalıştığım odada yanıyor. Acaba sevgili karım, büyük bir sevecenlikle beni kötü ruhlara mı karşı koruyor yoksa bana “Evden git” mesajı mı veriyor bunu bir türlü çözemedim. Umarım birincisi doğrudur, korkudan kendisine de soramıyorum.

        3- Washington’da Woodley Park’taki hayvanat bahçesine gittim. Ne yazık ki etraf maymunlardan bile fazla gürültü yapan çocukla doluydu. Bunlardan biri büyük ihtimalle benimle dalga geçmek için muzip bir gülümsemeyle yanıma geldi ve “Bayım bana seks nedir anlatabilir misin?” diye sordu.

        Tam o anda ileride suaygırlarının seks yapmakta olduklarını gördüm. “Bak çocuk, işte seks budur” dedim. Çocuk da bana, “Ne yani, her sekste hep iki suaygırı da mı olması gerek?” diye sordu. Ben de ona başımdan çabuk gitsin diye, “Evet, daima suaygırlarının bulunması gerekir” cevabını verdim büyük bir ciddiyetle. Umarım bu çocuğun büyüyünce sağlıklı ve mutlu bir seks yaşamı olur.

        4- “The Walking Dead” adlı zombi dizisinin Türk versiyonu için bir senaryo yazdım. Senaryo da bu yazı kadar uzun olabildi. Dizide eskiden yayın yönetmenliği yapmış ve halen yayın yönetmeni olan tüm kişiler yaşayan ölüler olarak rol alacak. Bu rolün onlara kolay gelmesi gerekiyor. İnsan yemek de onlara doğal geleceğine göre mesele yok demektir.

        Filmde bir de “cameo” rolü olacak; entelektüel takılan bir zombie düşünüyorum; o rolü Selçuk Tepeli oynayacak. Bana ve Fikret Bila’ya bu rolde oynamamız için makyaj da gerekmeyecek, böylece masrafları düşeceğiz.

        5- Onların tavsiyelerine uydum ve sağlıklı yaşamak için özenerek, seçerek yedim, ama sağlıklı olmak yerine sadece ishal oldum. Bunun öcünü, Ertuğrul Özkök’ün müttefiki Osman Müftüoğlu’dan mutlaka alacağım.

        6- Külodunun markasının “Damat” olduğunu duyduğum andan itibaren burada müthiş bir potansiyel, mizah malzemesi olduğunu hissediyorum. Ama maalesef bugüne kadar bağlantıyı bulamadım; bulduğum an espriyi yapacağıma inanmalı ve korkmalısın Ertuğrul Özkök.

        7- Bana göre trajedinin tanımı şudur: Her köşe yazarının bir yayın yönetmeni, her yayın yönetmeninin de bir köşe yazarı vardır.

        8- Yıllar önce kolbastı oynamayı öğrenmeye karar vermiştim, bunu hâlâ başaramadım. Bunu ölmeden yapılacak işlerin (Bucket list) başına koydum.

        9- THY yönetimine bir sorum olacak. Acaba uzun uçuşlarda uçağın her bölümünde mutlaka ağlayan bir bebek bulunması yolunda kanun hükmünde kararname mi var yoksa bu bir komplo mu? Bana ikincisi daha doğru gibi geliyor, hatta bu ağlayan bebeklerin THY’nin kadrolu elemanları olduğuna ve uçuşta “ağlama görevlileri” olarak bulunduklarına inanıyorum.

        10- İlletim yine tuttu ve yazının sonuna geldim. Bundan sonra istesem de devam edemem. Umarım Sedat Ergin de bu illetten kapar, onu da kısa ve özlü yazabilen bir yazar olarak kazanırız.

        Diğer Yazılar