Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Almış olduğu kilolara sanki bu bir ulusal güvenlik meselesiymiş gibi, hatta daha fazla önem veren Özkök’e bir kardeş olarak tavsiyelerim var.

        Abi, baştan bir pragmatik kopuş yaşaman gerektiği kesin.

        Yani tüm mesele, senin kilo almaman gerektiğini ve zayıf olmanın sana yakıştığını düşünmenden kaynaklanıyor.

        Hayatta tüm acılarını, mutsuzluklarını bu yanlış ideolojin yüzünden yaşıyorsun.

        Bir de şunu dene bak, ne kadar rahatlayacaksın.

        Kilo vermek yerine kilo almayı hedefle ve kilolu halinin daha seksi olacağına kendini inandır. (Sen de benim gibi profesyonel bir yalancı olduğundan bunu başarırsın diye inanıyorum.)

        Bir anda rahatlayacak ve tüm ruh hastalıklarından kurtulacaksın.

        Bunları durmadan yazdığın için üstelik bizler de kurtulmuş olacak ve nihayet rahat bir nefes alacağız.

        Zaten kilon hakkında yazdığın son yazın seni de sıkmış, belli.

        Yazı boyunca için daraldığından olsa gerek yarım kilo bile vermişsin.

        Yazının başında, “4.5 kilo aldım” diyorsun, sonunda ise “4 kilo” demektesin.

        Yani Doktor Frankenstein’ın (Osman Müftüoğlu) denetiminde diyet yapacağına birkaç sıkıcı yazı daha yaz zaten kilolarını vereceksin.

        Vermesen de ne olur ki?

        Şöyle düşün bak, kadınlar durmadan biraz göbekli erkeklerden hoşlandıklarını söylerler. Bu acımasız bir yalandır ve o erkeği çıplak gördüklerinde gülerler ama yine de böyle konuşurlar.

        Bu konuda benim gibi düşünmeni tavsiye ediyorum.

        Kadınlar beni hem göbekli hem de zayıf halimle çıplak gördüklerinde gülüyorlar nedense.

        Ben de zayıf mı yoksa şişman mı olduğuma artık önem vermiyorum, sana da bunu tavsiye ediyorum.

        Biliyorsun, ben bilmediğim nedenlerle bana düşman olduğu için doktorun Bay Frankenstein’dan fazla hoşlanmam.

        Bir defasında sağlıklı olsun diye onun yazısındaki tavsiyelerine uygun yedim, sıhhatli olacak yerde sadece ishal oldum.

        Şu aralar da probiyotikten bahsediyor olması tesadüf değil anlayacağın.

        Sana “Salata ye” derse bunu hemen reddetmelisin.

        Çünkü şöyle düşün; bu hayatta ot yenilerek zayıflanabilseydi bugün tüm ineklerin zayıf ve fit olması gerekirdi.

        Bir de doktorunun niyetinden şüpheliyim haberin olsun, sonra uyarmadın deme.

        Seni görür görmez, “Hallederiz” demiş.

        Sen bunu kilonu halletmek olarak almışsın, ama ben buna pek emin değilim.

        Zaten yazının sonunda söylüyorsun; seni bir tuz odasına sokmuş, yan yana uzanmışsınız.

        Bu ne biçim diyettir ki doktorla birlikte uzanmayı da kapsıyor.

        Bunların hepsi şüpheli adımlar.

        Sonra dediğin tuz odasının fotoğrafına baktım, pespembe bir yer.

        Aynen bir Fransız genelevine benziyor. Orada uzanmışsınız.

        Sen gel bence bu diyetten hemen vazgeç.

        Diyet yapacağım derken kaybedebileceklerine katiyen değmez.

        Diyetten vazgeçmeyeceksen en azından şu tavsiyemi tut:

        Eğer doktorun bir aşamada sana, “Zayıflaman için prostat muayenesine ihtiyacın var” filan derse acilen oradan kaç, gel birer Japon viskisi içelim.

        (Japon viskisi demişken, bana verdiği hiçbir sözü tutmamayı hayat ilkesi haline getirmiş olan Selçuk Tepeli’ye Japon viskisi içme davetini tekrar hatırlatmak istiyorum.)

        Diğer Yazılar