Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Başkan Trump Müslüman düşmanı olabilir; çevresine Amerika’nın en sert İslamofoblarını toplamış olabilir ve hatta bunlar hemen her gün Beyaz Saray’da çeşitli isimlerle “İslam’a karşı daha neler yapabiliriz?” diye tartışıyor da olabilir.

        Evet bütün bunlar oluyor.

        Ama buna rağmen ben eğer bu global dünyada Batı âleminde İslamofobiyi yenme yolunda bir gelişme yaşanacaksa bunun Amerika’da başlayacağına eminim.

        Çünkü bu ülkede çok özgürlükçü bir anayasal düzen var, ayrıca ifade ve inanç özgürlüğü sıradan insanlar tarafından gündelik yaşamda neredeyse kutsal sayılıyor.

        Bu da tamam, ama bunların dışında başka güzel şeyler de oluyor. İslamofobiye karşı kültürel bir tepki de oluşuyor.

        KÜLTÜREL TEPKİ

        Yeni yapılan dizilerde bilerek veya istemeden İslam karşıtı, Müslüman nefretini körükleyecek söylemlerin olmaması için dizi yapımcıları “bilinç danışmanı” adı altında danışmanlar tutmaya başladılar.

        Bunun en son örneği devamı çekilmeye başlayan “Homeland” dizisinde görüldü.

        Dizi yönetimi, dizinin eski bölümlerinde “ciddi bir Müslüman karşıtlığı” olduğunu söyleyerek o dönemde diziyi sert bir şekilde eleştirmiş olan avukatı, bu defa “bilinç danışmanı” olarak tuttu. Şimdi bu avukat, senaryoları ve çekimleri denetleyerek sahnelerde İslam karşıtı veya Müslümanlara karşı nefreti teşvik eden bir unsurun yer almamasını sağlıyor.

        Diziler hem sıradan insanların tavırlarını hem de bunlar aracılığıyla siyasi söylemleri de belirleyebildiğinden, bu konuya böylesi bilinçli yaklaşımın sonuçlarının kısa vadede son derece olumlu olacağı söylenebilir.

        İSLAMOFOBİYE KARŞI KURTARILMIŞ BÖLGELER

        Bunun dışında bazı ünlü restoranların sahipleri, kendi restoranlarını “illegal olarak damgalanan mülteciler için dokunulmaz alan” olarak ilan ettiler. Yani Trump’ın savaş açtığı ve hemen dışarıya atacağını söylediği insanlar bu restoranlarda özel muamele görüyorlar ve herkesten daha ucuz yemek yiyorlar; kimse onları ihbar etmediği gibi güçlü müşteriler, mülteciler için gelebilecek polise karşı onların haklarını savunuyorlar.

        LOKAL İSYAN

        Tabii buna bağlı olarak bir de göçmenlere dokunulmazlık hakkı tanıyan ve merkezi hükümetin kararlarını dinlemeyeceklerini açıklayan, kendilerini “göçmen sığınma şehirleri” ilan edenler de var. New York, Chicago, Los Angeles gibi şehirler işte böyle sığınma şehirleri. Yani bu şehirleri yönetenler, Başkan ne karar alırsa alsın bu insanlara karşı bir girişim yapmayacaklarını ve onları koruyacaklarını söylüyorlar. Amerika’nın federal yapısı ve lokal yönetimlere verilen haklar böyle olduğundan ve polis belediye başkanlarının emrinde olduğundan bu iş böyle yürüyor.

        Bu verdiğim örnekler Amerika’da siyasette ne olursa olsun alttan bir tepkinin yükselmeye başladığını ve İslamofobi dalgasının makul Amerikan insanı sayesinde fazla darbe yemeden atlatılacağını gösteriyor.

        Diğer Yazılar