Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        WASHINGTON’da bölgemize bakan birimler neredeyse 10 gündür DEAŞ meselesinden daha fazla Heyet Tahrir el Şam ile uğraşıyorlar. İdlib’de neler yapılabileceği ve Türkiye’nin planlarının ne olabileceği üzerine senaryolar oluşuyor. Birimlerde ağırlıklı olarak bu konu tartışılıyor.

        Buradaki hava sanki birinci tehdit olarak DEAŞ’ın yerine El Kaide gelmiş gibi. Zaten yönetimde bir süredir El Kaide’nin canlanmaya başladığı ve yakın zamanda en azından DEAŞ kadar büyük tehdit oluşturacağı konuşmaları yapılıyordu. İdlib’de El Kaide’ye yakın Heyet Tahrir el Şam’ın güçlenmesiyle birlikte birimlerdeki gerginliğin arttığı belirtiliyor.

        TÜRKİYE’NİN TEK BAŞINA GİRMESİ

        Kaynaklarım bana Türkiye’nin aktif katılımı olmadığı takdirde İdlib’de barışa giden yolun açılmasının çok zor olduğunu bildiklerini söylediler. Aynı kaynaklar İdlib’in Türkiye açısından bir ulusal güvenlik sorunu olduğunun da farkındalar. İşte bu yüzden Türkiye’nin neler yapabileceği burada dikkatle izleniyor. ABD Savunma Bakanı Mattis’in yanındaki ekibin konuyla ilgili vereceği raporlar burada merakla bekleniyor.

        Birimlerdeki kaynaklar bana Amerika’nın Rusya ile İdlib’e bir müdahalede bulunulması konusunda anlaşma olduğunu, ama bunun en iyi nasıl yapılacağı konusunda henüz bir çözüm bulunmadığını söylediler. Ortaya konulan senaryolar içinde Amerika’nın Rusya ile birlikte bir operasyon yapması ihtimali bulunmakla birlikte, bunun sadece alternatiflerden biri olduğu vurgulanıyor.

        Bu olasılık gerçekleştiği takdirde Amerika’nın sahadaki gücü olan YPG’nin de işe girmesi ihtimali yüzünden buna Türkiye’nin sert tepki vereceği biliniyor ve ifade de ediliyor.

        Birimlerde, Türkiye’nin tek başına operasyona ulusal güvenliğini korumak açısından hakkı olduğu teslim edilmekle birlikte, Amerika Türkiye’nin tek başına yapacağı bir harekâta sıcak bakmıyor. Amerikan kaynakları Rusların da bu konuda aynı düşündüğünü öne sürüyorlar.

        Bu arada Amerika, Türkiye’nin askeri gücü yerine diplomatik ikna gücünü kullanmaya çalışmasını da büyük dikkatle izlemekte. Burada Türkiye’nin Ahrar üş-Şam örgütünün yönetiminde yaptırdığı bazı değişiklikler ilgiyle izlenmekte. Kaynaklarım yeni getirilen liderliğin güçlü olmakla birlikte bölgeyi çok iyi tanımadığını ve etkinliğinin bu yüzden fazla olamayacağını düşünüyorlar.

        RUS-ABD İLETİŞİMİ

        Türkiye’nin Heyet Tahrir el Şam’a da bu sorunun, İdlib’e bir saldırı olmadan bitirilmesi için barışçı çözüm bulmak yolunda bazı mesajlar gönderdiğini bildiklerini söyleyen Washington’daki kaynaklar, “Bunları saygıyla ve yakından izliyoruz, ama açıkçası bu iyi niyetli çabanın fazla sonuç getirmesi ihtimalinin pek fazla olmadığı görüşü hâkim burada” diyorlar.

        Yani Amerika, İdlib’deki sorunun mutlaka askeri bir çözümü olması gerektiğini düşünüyor.

        Ne yapılması gerektiği konusunda daha önce Rusya ile aralarında kurulmuş tüm iletişim hatlarının sürekli meşgul olduğunu ve devamlı beyin fırtınası yapıldığını söylüyorlar.

        Birimlerde Esad yönetiminin bölgeye saldırıp İdlib’i ele geçirme arzusu olduğunu ve buna Rusların şu an izin vereceğini düşünmediklerini, bu opsiyona Türkiye’nin şiddetle itirazı olduğunu belirtiyorlar.

        Kaynaklar son günlerde Esad’ın Türkiye aleyhine yaptığı açıklamaların İdlib meselesiyle bağlantılı olabileceğini de vurguladılar.

        İdlib konusunda Washington’daki birimlerde masaya konulan senaryolardan biri de İran-Rusya ve Türkiye’nin ortak bir operasyon yapması. Ankara’da son yaşanan temas trafiğinden sonra bu opsiyona daha dikkatli bakmaya başladıklarını söyleyen Amerikan kaynakları, Türkiye’nin İdlib’in kuzeyinden İran ve Rusya’nın ise güneyden girerek operasyon yapmaları opsiyonuna Türkiye tarafından sıcak yaklaşılmadığını düşündüklerini de belirttiler.

        YAKINDA MUTLAKA BİR ŞEYLER OLACAK

        Washington’da yapılmakta olan çalışmalar henüz net bir sonuca varmadı.

        Ancak İdlib’deki durumun acilen el atılarak çözülmesi gerektiği ve Türkiye’nin ulusal güvenlik tehlikesi nedeniyle son derece huzursuz olduğu da söyleniyor.

        Amerika El Kaide’yi birincil düşman konumuna almış durumda ve bu konuda mutlaka bir şeylerin acilen yapılması gerektiğine inanıyor.

        Diğer Yazılar