Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “ZARRAB davasında ilginç gelişmeler” olduğunu bu köşede 12 Ağustos tarihinde yazdım.

        O yazıda, ilk tutuklama kararını veren Savcı Preet Bharara’ya yakın oldukları bilinen savcıların Reza Zarrab’ın kendi istedikleri gibi konuşmasını sağlamak için baskı uygulamakta olduklarını söylemiştim.

        O günlerde Manhattan’da tutuklu olan Zarrab’ın Brooklyn’de bir başka hapishaneye transfer edildiğini, savunması için gereken bazı dosyaların bile gönderilmediğini ve yine bir neden yokken Zarrab’ın hücre hapsine alınıp tecrit edildiğini yazmıştım.

        Hakkında yeni tutuklama kararı çıkarılan yeni isimlerle birlikte Zarrab üzerine bu baskının neden yapıldığı açıkça belli olmaya da başladı.

        PİS KOKULAR

        Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi bu olaydan hakikaten pis kokular gelmeye başladı.

        Bütün bunları yapıyorlar çünkü kısa süre içinde Zarrab mahkemede yargıç önüne çıkacak ve jürili yargılama da ondan sonra başlayacak.

        Buradaki hukuk sisteminde suçlananların yargıç ile anlaşma yaparak cezalarını indirme ve hatta salıverilme imkânı var.

        Bu sistemi bilenlerin yaptığı yoruma göre Zarrab kendinden istenildiği gibi konuştuğu takdirde ona bu imkânı açacaklarını da söyleyecekler veya söylediler bile.

        Son aylarda üzerindeki manevi baskıyı artırıyorlar onu buna ikna etmek için.

        Zafer Çağlayan hakkında çıkarılan son karar, mahkemenin amacının bu davayı elinden geldikçe siyasileştirmek olduğunu gösteriyor.

        Amerikan kaynaklarına sorarsanız “Bizde hukuki süreçlere siyasi müdahale olamaz” diyorlar; ancak bu durumda bazı gizli mekanizmaların devrede olduğu neredeyse kesin gibi. Hatta Beyaz Saray’ın bile bu davanın gidişatını Rudolph Giuliani ile izlediği söyleniyor.

        TÜRKİYE’YE KARŞI OPERASYON

        Bu davayı Türkiye Cumhuriyeti ve Cumhurbaşkanı’nın hedef alındığı bir şova çevirmek istiyorlar.

        Başkan Trump’a yakın bazı kişilerin Türkiye’yi bir ulusal güvenlik sorunu olarak gördükleri ve bu davayı da o sorunun bir parçası olarak yorumladıkları biliniyor.

        Amerika, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı elinde ne varsa kullanmaya kararlı gibi görünüyor.

        Dolayısıyla bu dava Türkiye’nin de bir ulusal güvenlik sorunudur. Zarrab’ın yakında ilk kez yargıç karşısına çıktığında alacağı tavır çok önemlidir ve yakından takip edilmesi gerekir.

        ÖRGÜTLÜ SALDIRI

        Türkiye’ye yönelik bu örgütlü saldırı, yargının bağımsızlığı kılıfı altında birkaç yönden sürdürülüyor.

        1- Özel Savcı Robert Mueller, yaptığı Michael Flynn soruşturmasına Türkiye’yi de suçlu olarak sokmaya uğraşıyor.

        2- ABD’nin emrinde savaşan YPG mlilitanlarına “Yakaladığınız DEAŞ militanlarından Türkiye aleyhine kullanılabilecek bilgileri toplayın” dediği ve bu bilgilerin bir dosya içinde toplanması kararının verildiği de söyleniyor.

        3- Zarrab davasının yönü ise bugün yazdığım gibi.

        Tüm bu gelişmeleri bir arada ele alıp değerlendirdiğimiz zaman Türkiye’ye yönelik kapsamlı bir operasyon yapılmakta olduğu anlaşılıyor.

        Diğer Yazılar