Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        MUTLULUĞU formüller halinde anlatma girişimlerine bugüne kadar hiç ilgi duymadım. Çünkü bu arayışa cevabın öyle kolay verilemediğini biliyorum. Ama formülü yazan Einstein olunca işler değişiyor tabii ki.

        Hikâyeyi biliyorsunuz; Einstein Japonya’da kendisine mesaj iletmek için gelen kuryeye bahşiş yerine mutluluğu tarif eden kısa notlar veriyor. Einstein’ın, “Eğer şanslıysan bu notlar sıradan bir bahşişten daha değerli olur” dediği de biliniyor.

        Biliyorsunuz dün Japonya’dan aldığım “kaiseki” kavramını da katarak iç huzuru ve sakinlik konusunda “Bu dünyada var olmak” başlıklı yazım yayımlandı. Önceki gün bu yazıyı gazeteye göndermek için yazdıktan sonra Einstein’ın Japonya merkezli bu olayını da öğrenince doğrusunu söylemeliyim içim bir tuhaf oldu. Tesadüf mü, bir karma olayı mıydı bu bilemedim.

        Verdiği bir notta Einstein, “Sakin ve mütevazı bir hayat, başarı peşinde koşmanın neden olduğu daimi huzursuzluktan çok daha fazla mutluluk getirir”, diğerinde ise “İrade varsa bir yol da vardır” diyordu.

        Düşündüm ki acaba Einstein bu notu yazdığında bir Japon bahçesinde mi bulunuyordu.

        Dünkü yazıma bir bakarsanız yazının ana fikri tamamen bundan ibaretti. Mütevazı bir hayatta sakinlik düzenini kurmak, söylendiği gibi kolay değil tabii. Bu üzerinde çalışılması gereken, dün dediğim gibi birey olarak var olmanın bile radikal sanata dönüştüğü türde bir yaşam gerektirir.

        Anlayacağınız, kendinizi tanıyıp kısıtlı imkânınız da olsa sakinlik merkezinizi bulup bunun üzerine çalışacaksınız. Fazla imkânınız, paranız olmasa da bu mümkündür. Herkesin yaklaşımı da farklı olacaktır.

        Örneğin, ben dün kaiseki modelini önermiştim. Aslında “sanat gibi işlenmiş kaliteli yemeğe” verilen ad olan “kaiseki”, bence hayata bir yaklaşımı da ifade ediyordu. Ben sakinlik, huzur merkezimi bulma yolculuğuma bu kavramdan başlıyorum. Kendi ruhumun derinliklerinde minik bir Japon bahçesi olduğunu hayal ediyorum ve o bahçede yalnız dolaşırken az ama çok kaliteli yemeklerle kaiseki yaptığımı düşünüyorum.

        Elimde olanla, mütevazı biçimde her konudan kalite çıkarmaya çalışmak, bunu her zaman başaramasam da bana sakinlik veriyor ve inanıyorum ki Einstein da mutluluğun tanımını yaparken böyle şeyler düşünüyordu. Çünkü o da Japonya’daydı bunu düşünürken ve tanımının merkezinde sakin ve mütevazı bir hayat arayışı bulunuyordu.

        NOT TÜRKİYE’YE TAVSİYE GİBİ

        Peki tanıdığım hemen herkesin tedirgin, gergin olduğu Türkiye’de bu yapılabilir mi? Açıkça söyleyeyim, bunun nerede olduğunuzla alakası yok. Bu kendinizi tanımanız ve o anda elinizde ne varsa, az olanla bir sembolik kaiseki yapmaktan ibaret.

        Bu yüzden evet, Türkiye’de de bu yapılabilir. Einstein’ın bu notu tam da zamanında çıktı.

        Agresifliğin çok arttığı, herkesin sürekli huzursuzlukla başarı peşinden koştuğu, mütevazılığın neredeyse silindiği bu dünyanın tam da merkezinde olan Türkiye’de, Einsten’ın bu notu bir gerçekçilik kontrolü rolü oynayabilir.

        O notu bir kenara yazıp bence herkes yanında taşımalı. Haddimizi aştığımızı düşündüğümüz zaman o notu bir daha okumak bizi gerçeğe döndürebilir. Hatta sakin bile olabiliriz.

        Diğer Yazılar