Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TIME Dergisi, ABD’de 14 Mayıs’ta piyasaya çıkacak sayısının kapağında, aralarında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bulunduğu 4 liderin fotoğrafını kullandı. Başlık da “Güçlülerin Yükselişi”.

        Kapak yazısının yazarı Ian Bremmer, global bir trendi yorumlamaya çalışıyor. Dünyada hemen her ülkede nüfusun çoğunluğunun gelecek korkusuyla, geçinme endişeleriyle ve dışarıdan gelecek tehditlere karşı korunma arzusuyla yaşamaktan yorgun düştüğü bariz. İnsanlar bu yüzden normal olarak inandıkları siyasi görüşlerden belirli tavizler vererek kendilerini ve ülkelerini gelecek korkusundan, endişelerden kurtaracak, dış tehditlere karşı koruyacak güçlü liderlere destek verebiliyor.

        Dünyadaki bu trendi iyi tespit edebilen liderler, halkın arzu ettiği amaçlar için bazen demokratik kurallardan tavizler verseler ve ortodoks olmayan yöntemler kullansalar dahi destek bulabiliyorlar.

        BİZ VE ONLAR

        “Bizi, onlara karşı koruma” söyleminin tuttuğu ortamın Türkiye’ye çok uyduğu kesin. Yaşadığımız bölge “onlar” söyleminin daha da güçlenmesine neden oldu. Bence siyasi sistemimizdeki değişiklik tam da bu global trende kolay uyum sağlamamızı kolaylaştıracak bir şekilde yapıldı.

        Erdoğan bu trendi en iyi okuyan lider. Time Dergisi de onu haklı olarak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Macaristan Başbakanı Viktor Orban ve Filipinler Devlet Başkanı Rodrigo Duterte ile birlikte kapağına koyarak iyi bir trend avcısı olduğunu bence gösterdi.

        TRUMP DA OLMALIYDI

        Kapak güzel ama bence büyük bir eksiklik var. O kapakta Trump’ın da bir fotoğrafı olmalıydı. Çünkü Trump da bu trendi üzerinde fazla düşünmese bile ruhunda hissettiği için tüm tahminleri yanıltarak seçimi kazandı ve başkanlık koltuğuna oturdu.

        Onu seçen insanlar da Amerika gibi büyük ve güçlü ülkede yaşamalarına rağmen, Türkiye’deki bizler gibi gelecek endişesiyle ve ülkeye dışarıdan gelebilecek tehditlerden korkarak yaşamaktan bunalmış durumdaydılar. Gerekirse var olan yerleşik kuralların dışına çıkmaktan korkmadan, kendilerine güven duygusunu kısa yoldan verebilecek bir lidere oy verdiler.

        Amerika’yı yönetmeye alışık olan elitler ve yönetici sınıflar, toplumdaki bu korku ve endişeleri doğru okuyamadıklarından Trump’ın yükselişini de göremediler.

        Türkiye’de de AK Parti’nin kuruluşundan yükselişine ve bugünkü seçime, dahası seçimi kimin kazanacağına kadar geçen sürece bakarsanız bizde de müesses nizamın yönetici sınıflarının ülkeye ne olduğunu hâlâ anlayamadıklarını görmek mümkün.

        Bu gelinen noktadan herkesin memnun olmasını beklemek mümkün değil, ama artık hepimiz önümüzdeki bir ay sonrasını, belki onu bile göremeden yaşamaktan, endişelerimizden, gelecekle ilgili plan yapamamaktan yorgun düştük. Dolayısıyla geçmişimizden gelen siyasi fikirlerimizle değil, sadece kendimiz ve ailemiz için bir fayda maliyet analizi yaparak siyasi kararlar veriyoruz.

        Çoğumuz da güven duygusuna ulaşmak, biraz nefes almak uğruna bazı ideallerimizden geçici de olsa vazgeçmeye razıyız. Durum hoş olmayabilir, ama ne yapalım, 21. yüzyılın “objektif demokrasi” gerçeği de bu.

        İşte bu nedenle Putin’in Rusya’da gücü devamlı tırmanıyor, Trump da yeniden seçilecek. Bizde de yaklaşan seçimin sonucu şimdiden belli gibi. O kapakta liderinin fotoğrafı bulunmayan Arap Baharı’nın başladığı ülke Tunus’ta da halkın büyük çoğunluğu demokrasiden vazgeçip yine güçlü lider dönemine geri dönmeyi istemeye başladı.

        Diğer Yazılar