Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        REKLAM

        Türkiye’yi İstanbul seçimi heyecanının sardığı günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Türkiye İttifakı' kavramını ortaya atmıştı.

        Hepimizin kafası reel siyasetle meşgul olduğundan bu yeni kavramı hak ettiği gibi anlamını içselleştirerek tartışamadık o günlerde.

        ***

        İtiraf etmeliyim ki reel siyasetin heyecanlarından uzak olduğum halde ben de yeterli derecede üzerinde düşünüp tartışmaya açmamıştım kavramı.

        Ancak dün yazdığım ve teşekkürlerle söylemeliyim ki sizlerden yazının hak ettiğine inandığım takdirinizi almış olan yazımı yazarken bu yeni kavramın Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından sadece günlük siyasi kaygılarla değil üzerinde hayli düşünülmüş bir yeni teorik tavır olarak söylendiğini görmeye başladım.

        ***

        Şimdi sizlerden bir ricam olacak eğer, aranızda okumayanlar varsa bu yazının öncesinde dünkü "Türkiye’nin dünya sistemine büyük isyanı" başlıklı yazımı okumanızı tavsiye ediyorum

        Çünkü onu okumazsanız Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Türkiye İttifakı’ lafını ederken ne kadar büyük bir işe soyunmuş ve ne kadar önemli yeni bir vizyon ortaya koyduğunu da anlayamazsınız bence.

        ***

        Evet Türkiye kapitalist dünya sisteminin merkezine karşı isyan halindedir. Merkez bizi her ne kadar, ekonomik tehditlerle, yaptırımlarıyla veya FETÖ darbe girişimleri ile çevre olarak tutmaya uğraşsa da, hamlelerimizle "Hayır biz buna razı değiliz biz merkez ülke olmak kararındayız" demektedir bu ülkeyi yönetenler.

        ***

        Bu iş çok büyük bir iştir.

        Öyle hafife alınacak, üzerinde fazla düşünmeden geçiştirilebilecek bir gelişme değil bu.

        Kolay değil koskoca kapitalist dünya sisteminin alışıldık yapısını yıkmaya soyundu Türkiye. Onun için isyan demekteyim.

        Bunun sonuçları ne olursa olsun bu sonucu aramızdaki siyasi görüş ve hayat tarzı farklılıklarıyla hepimiz eşit şekilde üstleneceğiz.

        Türkiye’nin bu atılımı yapmasına, eğer ülkemizin çevre konumunda yani bağımlı olarak kalmasını istemiyorsak, hepimiz destek veriyor olmamız gerekiyor. Yani sosyal demokratı da Ak Partili olanı da dindarı da seküleri de hepimiz bu amaç arkasında birleşmeliyiz.

        Bu konuyu teorik açıdan düşünürken Cumhurbaşkanı'nın Türkiye İttifakı kavramını ortaya atmadan Wallerstein’in kitabını bizzat okumamış da olsa aynen dünkü yazımda ortaya koymaya çalıştığım teorik çerçevede düşünmüş olduğunu görmeye başladım..

        Cumhurbaşkanı dünya düzeninde Türkiye’yi yepyeni bir şekilde konumlandırmaya kararlı görünüyor.

        ***

        Bu karar, meseleyi teorik biçimde düşünmeden mümkün değil alınamaz bence.

        Bu yüzden Cumhurbaşkanı, Wallerstein’in kitabını bizzat okumamış olsa dahi konuyu mutlaka teorikçerçevesini de düşündükten sonra Türkiye İttifakı kavramını ortaya atmış olmalı diye düşünüyorum.

        Çünkü böylesine büyük bir işe girişen bir ülkede insanların siyasi görüş farklılıkları veya hayat tarzı farkları nedeniyle birbirlerine düşmüş durumda olmamaları gerekmektedir.

        Türkiye İttifakı işte bu nedenle gerekmektedir.

        Kendi düşüncelerimizden taviz vermeden, siyasi tavırlarımızı teslim etmeden, hayat tarzlarımızdan taviz vermeden bizim gibi olmayanlarla yan yana gelip Türkiye’nin arkasında durma günüdür bugün. Ekrem İmamoğlu da bu yüzden yeni Türkiye’yi anlamış gözüküyor

        ***

        Merkez’in (Amerika’nın) kendi dünya sistemine isyan bayrağını açmış Türkiye hakkında neler yapılacağını düşünmekte olduğu bu günlerde bu Türkiye İttifakı'nı yeniden düşünüp içselleştirmeliyiz.

        Bu yazı yayınlandığı saatlerde Beyaz Saray’da davet edilen senatörlerle Trump’ın Türkiye üzerine yaptığı konuşmalar sonuçlanmış olacak. Bunun sonuçlarını da gayet tabii ki takip edip yazacağım sizlere.

        Merkez kendisine yöneliktehdidin boyutunu görüp anladığına göre bizlere de düşen iş Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın girişmiş olduğu işinbüyüklüğünü anlayıp konuşmaktır. Çünkü dediğim gibi bu işin faydalarını da olabilecek kötü sonuçlarını da hep beraber üstleneceğiz. Bu mücadeleye teorik açıdan, entelektüel açıdan silahlanarak, bilenerek girmeye mecburuz.

        Son iki yazımın amacı da bu mücadeleye kendimce katkı sağlamayabilmektir.

        Diğer Yazılar