Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Evli bir erkek olarak günde sadece 20 dakikam huzurlu geçiyor.

        Uyandıktan sonra güne hazırlanıyorum sonra da günün ilk kahvesini demliyorum. Onu masama taşıdığımda ise 20 dakikam dolmuş oluyor.

        Bütün bu hazırlıklar sürerken Rana uyuduğundan huzurluyum.

        Ama tam masama oturup, kahvemiyudumlarken gazetelere göz atacakken o uyanıyorve gün tekrar normale dönüyor.

        İlk önce "Haydi bana da bir kahve hazırla" diyor. Günün içinde daha sonra söyleyeceklerinin en normal olanı bundan ibaret. Normallik o anda noktalanıyor.

        Tabii ki deyip mutfağa doğru giderken arkamdan sesleniyor: "Kahvemle gelirken bir de çamaşır makinesinin oraya git ve kurutucuyu çalıştır."

        Rana benim aptal olduğuma samimi olarak inandığından kurutma makinesinin nasıl çalıştırılacağını makine üzerindeki düğmede kırmızı kalemle işaretlemiş durumda.

        "Ayrıca ocakta tencerenin içine çorbamalzemelerini koyuyorum. Tencerenin altını yakmadan çorba suyunu karıştır sonra da ben söyleyince altını açıp karıştırmaya başlarsın" diyor.

        Ben her makul erkeğin sorması gereken soruyu soruyorum, "Ne kadar müddetle karıştıracağım" diye sorunca "Kıvamı oluşuncaya kadar" cevabı geliyor. "Peki kıvam ne zaman oluşur" sorumun cevabı karşılıksız kalıyor.

        Rana’nın çorbalar konusunda tamamen yanlış olduğuna inandığım bir yaklaşımı var. Hangi çorbayı yaparsak yapalım onun yoğunlaşmaya başlamasına kadar sürekli karıştırılmasıgerektiğine inanıyor. Üstelik ocağın ateşini de daima çok kısık açıyor. Bazen ben o görmeden çabuk yoğunlaşsın diyerek ateşi sonuna kadar da açtığım oluyor. Birkaç kez yangın tehlikesini ucuz atlattık.Karıştıran daima ben olduğum için onun bu çorbalara dair inancının yanlış olduğuna onu ikna emek için bunu tüm kadın arkadaşlarıma sordum. Hemen hepsi sürekli karıştırmak gerekmediğini söylemelerine rağmen Rana buna bir türlü ikna olmuyor.

        Onun çorbalarının kıvam tutması için dört ile beş saat arası gerekiyor. Yani sabah 10.00'da başlanılan çorba karıştırması öğleden sonra iki veya üçten önce bitmiyor.Örneğin ben New York’ta önceki gün çorba karıştırmaya başlamadan önce Osman Kavala beraat etmişti çorba kıvam tutunca ben masama dönebildiğimde Osman Kavala tekrardan tutuklanmıştı.

        Yani ben Rana uyanmadan önceki, yani huzurlu saatlerimde, masama koymuş olduğum kahveyi ancak öğleden sonra içebiliyorum.(New York saatiyle anlatıyorum bunu unutmayın)

        Eğer mutfakta sıkılmak için beklemekte olan limonlar da varsa ki bu daima var çünkü evde çok salata yapılıyorve spor yapmakta olan oğlum limonlusu da içiyor. Ben sıkılması gereken limonların sayısını ilk gördüğümde, "Ben en son olarak bu kadar limonu 40. Piyade Alayı'nda mutfak görevinde sıkmıştım" diyerek espri girişimindebulunmuş ve "Zaten bir iş yapıyorsun bundan da şikayet mi edeceksin" diye başlayan olağanüstü büyük bir kavgaya neden olmuştum.

        Limonlar da devreye girince sabahtan beri termosta tuttuğum kahvemi içemiyorum.

        Çünkü her şey bitip de ben masama nihayet döndüğümde happy hour saati yani ilk içkimi içme saati de gelmiş oluyor; ben de prensip olarak o saatte kahve içemeyeceğime göre termosta tutmakta olduğum kahveyi gidip döküyorum.

        Hayat hep böyle gidecekse belki sabahki huzurlu dakikalarımda kendime kahve yerine direkt bir viski hazırlayıp bunu masama koymam daha doğu olacak. Çünkü nasıl olsa günün ilk sıvısı olarak daima onu içiyorum zorunlu olarak. Eğer bir mucize olur da Rana uyandıktan sonra o gün imkansız gerçekleşecek ve çorba karıştırılmayacaksa ben de uzun zamandır yapmak istediğim şeyi mecburen yapmaya başlarım ve viskiye sabahtan başlarım.

        Bunun tehlikesi de büyük gayet tabi ki çünkü bu durumda da Rana artan viski tüketimim üzerine konuşacak demektir. Bu da gün boyu ve belki de ebediyen hiç sessizlik olmayacak anlamına geliyor.

        Diğer Yazılar