Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ‘Me Too’dan Woody Allen’a darbe:

        Babasının kitabını çıkarıyor diye 'Me too Hareketi'nin oluşturucusu Ronan Farrow’un yayınevine öfkelendiğini ve birçok açıklamalar yaptığını iki gün önce yazdım. Yayıncı Hachette çalışan ağırlıklı kadınların oluşturduğu çalışanlar da protesto için iş bırakma eylemine girişmişlerdi. Taciz iddialarını gündeme getiren Ronan Farrow’un kız kardeşi Dylan Farrow da tweet'ler atarak babasının kitabı nedeniyle çok üzüntülü ve hayal kırıklığı içinde olduğunu duyurmuştu.

        ‘Me too Hareketi' yayınevi üzerinde büyük baskı oluşturdu ve sonunda yayınevi Hachette, kitabı yayınlamaktan vazgeçti ve metini tüm haklarıyla birlikte Woody Allen’a iade ettiğini söyledi.

        Dylan Farrow bir tweet daha attı ve yayınevinin bu kararı ile çok da mutlu olduğunu söyledi.

        ‘Apropos for Nothing’ adlı kitabı çıkartmayarak Me too Hareketi bir erkeği daha diz çöktürmüş gözüküyor.

        Stephen King’in açıklaması:

        Fakat Me too Hareketi'nin bu zaferinin gelecek için ne anlama geleceği de pek net değil. Olay duyulmasından sonra çok satan kitapların ünlü yazarı Stephen King de bir açıklama yaptı ve "Allen umurumda değil ama bu olay sonra olacaklar için ne anlama gelecek bu belli değil" dedi. Ünlü yazar haklı, eğer bir yazarın yazdıkları, o ne yazarsa yazsın bir kesimi rahatsız edecekse ki mutlaka edecektir o zaman da kitabın yayınlanması engellenecek mi? Eğer böyle olacaksa ifade özgürlüğü ilkesi ne olacak artık bu ortadan tamamen kaldırılıyor mu? Yoksa bundan böyle artık sadece hiç bir kesimi hiç kimseyi rahatsız etmeyecek vasat ve sıkıcı kitapların mı basılmasına izin olacak? Bunları da düşünmeliyiz.

        Kronavirüs ve şehir yaşamı:

        Virüs sayesinde kalabalık şehirde bireylerin nasıl sağlıklı bir şekilde var olmayı sürdürebilecekleri yeni sorunsalımız haline geldi. İşte bu yüzden ‘Sağlıklı yaşam için şehirde kişisel bakım’ konulu bir çok yazı yayınlanıyor New York gibi metropollerde. El sıkışmayacaksın, sarılıp öpüşmeyeceksin ve bir metreden fazla yaklaşmayacaksından ibaret değil bu yazılar zaten bunları artık herkes biliyor tekrarı sıkıcı olmaya başlayabilir.

        Bu türden yazılar kalabalık şehirlerdeki bireylerin bağışıklık sistemlerini güçlü kılabilmeleri için yapabilecekleri hakkında daha çok.

        Bağışıklık sisteminin güçlü tutulması diyetimiz, spor ile bağlantılı tabii ki ama aynı zamanda stresten uzak durmak ve iyi uyku düzenine sahip olmak da çok önemli. Bu yazılarda şehirdeki yoga imkanları, ayurvedik terapi imkanları stresten uzak tutacak hobiler ve uyku düzeninin iyi tutulabilmesi ve stresten uzaklaşmak için dinlenecek müzik önerileri uykuya yatış öncesi gereksiz stresten uzak durmanın yolları da anlatılıyor. Kimseye bir zararı olamayacak tavsiyeler bunlar, herkese de tavsiye ediyorum.

        Tuğrul Eryılmaz’a uyarım:

        T24 yazarı düzeyli magazinci Tuğrul Eryılmaz’ın yazılarının tiryakisi olduğumu daha önce yazdım. İsterse kızsın ama ona da bir uyarıda bulunmak zamanı geldi. Kronavirüs uyarılarının hiç bir tanesini ciddiye almamış gibi yaşıyor Tuğrul. Gerçi haklı da olabilir virüs ona bulaşmak istese o saniyede oracıkta ölür gider. Çünkü ona tahammül etmek zor olduğundan zavallı virüs büyük ihtimalle intihar da etmek zorunda kalacaktı ama buna rağmen uyarımı yapmak zorundayım. Tuğrul kendisine gelen hiç bir parti davetini kaçırmıyor ve gittiği partilerde de insanlarla öpüşüp koklaşıyor durmadan, bunu kendisi yazığından biliyorum. Yani virüsle savaşmaya çalışanların yapmayın dediği her şeyi bilinçli olarak yapıyor gibi bir görüntü var ortada. Tuğrul belki bir ‘anarko Marksist’ olarak insanlığın sonunu bilinçli olarak getirmeye çalışıyor da olabilir. Açıkça söylemek gerekirse bir nihilist olarak benim de destek verebileceğim bir eylem türü olurdu bu. Ama durum böyle değilse bilinçsiz yapıyorsa bütün bunları o zaman biraz durmanın da zamanı geldi galiba.

        ‘Kadın’dan başkan olmaz’:

        Demokrat Parti adayları içinde tek bir başkan adayı kalmayınca ABD’de bilinen ‘Kadından da başkan olmaz’ tartışması ve kadınların bu ideolojiye tepkileri de başladı doğal olarak. Güçlü konumda olan bazı kadınlar "Ülkede kadın düşmanlığı var bu yüzden kadından başkan çıkamıyor" diyorlar. Düşmanlığı bilemem ama ortada bir önyargının olduğu da kesin ama bunun ne tür bir önyargı olduğu da muğlak. Örneğin bir kamuoyu araştırmasına göre Amerika’da erkeklerin yüzde 71’i kadınların başkan olabileceğine ve bunun da iyi olacağına inanıyor.

        Ancak bu yüzde 71’in yüzde 33’ü de aynı zamanda komşularının buna inanmadığını düşünüyormuş. Yani diğer erkekler buna inanmadığından bu gerçekleşmez o zaman da kadına atılan oy boşa gidebilir yanlış inancı da hakim galiba. Her ideolojik tavır gibi bu da bir temel yanlışa dayanan tavır. Kadınlar biraz daha eğitici davranır ve erkeği sabırla eğitirlerse galiba kadından da başkan olacak en fazla iki seçim sonrasında.

        Diğer Yazılar