Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Ülkeye döndükten sonra bunu kesin yapmayacağım diye kendimi koşullandırmış olmama rağmen yine de bağımlı olduğu maddeyi görünce bırakmaya yeminli olduğu halde alışkanlığına geri dönen bağımlılar gibi yine her gece tartışma programlarını kaçırmadan izlemeye başladım.

        Sanki ülkenin ne kadar fazla sorunu olduğunu zaten bilmiyormuşum gibi bunu bir de her gece başkalarından da duymak ihtiyacım varmış gibi kendimi alamıyorum onları izlemekten

        Artık tartışma programlarının kadrolu konuşmacısı haline gelmiş isimlerin sorulan her soruya ne cevap vereceklerini ezbere bildiğim halde belki bu kez yeni bir şey söylerler herhalde diye yine de merakla bekleyebiliyorum.

        Bu anlamsız biliyorum çünkü yeni bir şey katiyen söylemiyorlar.

        Ama ben yine de her gece aslında günün yorgunluğunu atmak için ayırılması gereken o saatlerde devamlı yeni bir tartışma programı arayışındayım ve arayan nasıl ki daima belasını bulursa ben de muhakkak bir program bulabiliyorum. Zaten gün boyu sorun duymak ve dinlemekten laçka haline gelmiş sinirlerimiz bu programlar sayesinde daha da geriliyor. Rana ile ben bu seyretmekte olduğumuz tartışmalara kendi aramızda da katılıyoruz ve ekrandakiler ile birlikte Türkiye’de her şeyin çok kötü olduğuna ve hiçbir sorunun kolay çözümü olmayacağına kendimizi tekrar ikna edip moralimizi daha da bozmuş olarak geceyi kapıyoruz.

        REKLAM

        *

        Artık bundan böyle siyaset seyretmeyeceğim demek de mümkün eğil. Çünkü bu ülkenin tartışmaya görüş alışverişine ihtiyacı var ve açılmış olan diyaloğa herkesin yapabildiği kadar katkı yapması lazım.

        Bugün bu yönde bir katkı oluşturabileceğine inandığım bir laf söylemek istiyorum.

        Genelde moralimi bozmalarının yanı sıra bu tartışma programlarının hemen tümünde görmüş olduğum bir büyük eksikliğe bugün dikkat çekmek istiyorum.

        *

        Her ne kadar bu köşede zaman zaman siyasete bu kadar boğulmuş olmanın doğru olmadığını ve hayatın siyasetten çok daha büyük zenginlikler içerdiğini söylememe ve farklı konuları bulup onlar hakkında konuşalım dememe rağmen Türkiye’de yaşayıp da siyaseti hayatımızdan tamamen çıkarmanın imkanı yok. Bunu bir tür yenilgi olarak görsem bile acı gerçeği kabul ettim. Arkadaşlarla keyifli sohbetler yapmak için bile otursanız konunun bir süre sonra siyasete gelmesi ve sohbetin tartışmaya dönüşmesi kaçınılmaz oluyor.

        *

        Tabii ki siyaseti gündeme alınca gelecekte neler olur, siyasi gelişmeler ne yöne gidebilir, iktidar partisi ne yapar, muhalefet bir şeyler yapabilir mi gibi spekülatif konular gündeme hakim olabiliyor..

        Siyasette her an her şey olabileceğini, bir haftanın bile siyasette çok uzun olduğunu geçmişten bilmemize rağmen yine de hepimiz sanki olabilecekleri net görebiliyormuş gibi, bunun imkansız olduğunu bilmemize rağmen yine de gelecek tahminleri yapmaya çalışıyoruz.

        Tartışma konusu bu kanala aktığında konuşmaların hemen tamamının AK Parti, CHP, İyi Parti ve MHP ile süslenmesi de normal görülüyor, adı geçen isimler de olağan şüphelilerden ibaret tahmin edeceğiniz gibi, Erdoğan, Kılıçdaroğlu, Meral Akşener, Devlet Bahçeli isimlerini adeta her gece duymazsak bildiğimiz anlamda hayatın sanki olamayacağını düşünüyormuş gibiyiz. O ne yapar, bu ne der, onunla bunun arası nasıl, bir araya gelebilirler mi, hangisi aday olur, o aday olursa diğeri ne yapar gibi konular gündelik konuşma ve düşünme pratiğimize bu isimler ile birlikte hakim.

        REKLAM

        Bu durumun insan beyninin çalışma potansiyelini ve zeka düzeyini düşürme ihtimali çok olmakla birlikte galiba bu durumda bundan kaçış da pek yok.

        *

        Bugün ben bu diyalogdan çıkıp yeni konulara konsantre olmamız gerektiği, hayatın siyasetten çok daha büyük zenginlikler içerdiği hemen siyaset yerine bunlara konsantre olmamız gerektiği düşüncemi yine savunmayacağım.

        Şu anda var olan durumu veri ve kaçınılmaz kabul edip bunda bu haliyle ne gibi sorunlar var bunu göstermeye çalışacağım.

        *

        Açıkça söyleyeyim izlediğim hiçbir tartışma programında Türk siyasetinin doğru dürüst ele alınabilmesi, tatmin edici analizler yapılabilmesi bu halleriyle mümkün değil. (Bunu gönül rahatlığıyla, tamamen objektif yaklaşarak söyleyebilirim ki, Habertürk TV bunun istisnasını oluşturuyor. Tartışma programlarındaki performansı yüksek olan kanal konulara yaklaşımında objektif olmaya da daima dikkat ediyor. Bu nedenle bugün söylediğimin istisnasını Habertürk televizyonu oluştursa da istisnalar kaideyi bozmayacağından ben yine de genelde medyada var olan sorunu tespit etmek için yazıyorum bunları)

        Aslında bu halde siyasetin geleceğini düşünebilmek de imkansız.

        Yukarda saymış olduğum parti isimlerine ve liderlerine bir bakın bakalım neyin eksik olduğunu akınıza getirebilecek misiniz?

        Evet hemen her gece artık alıştırılmış olduğumuz bazı insanlar siyasetin geleceği hakkında birçok laf söylüyorlar ve aynı lider isimleri üzerine temelde aynı spekülasyonları yapıp duruyorlar.

        *

        Ancak bir Allah'ın kulu da çıkıp "Arkadaşlar siz ne yapıyorsunuz bu ülkede bugün HDP’nin ne yaptığı ve ilerde neler yapabileceğinin konuşulmadan siyaseti konuşmak mümkün mü? HDP’nin adının bile geçmediği bir diyalogdan siyasete yönelik anlamlı bir sonuç çıkabilmesi mümkün değil" demiyor kimse.

        REKLAM

        Sanki HDP adı söylenmezse, sanki ona yüklenen sorunlar da hayatımızdan otomatik ortadan kaybolacakmış gibi bir hava var gibi.

        Ama tabii ki unutturulmaya çalışılsa da HDP var olmayı sürdürecek.

        HDP tartışmaya sokulmazsa Türk siyasetinin geleceği tabii ki tam konuşulamayacak.

        Bu partiye karşı diğer partilerin tavrının ne olduğu ve ne olması gerektiği unsurları da diyaloğa dahil edilmezse siyaseti düşünmenin anlamı hakikaten olmayacak.

        *

        Bu bağlamda Muharrem İnce’nin başlattığı hareket bağlamında güney doğu illerine ziyaretler düzenleyeceği haberine ben çok önem veriyorum.

        Nasıl ki Türk siyaseti HDP faktörü olmadan tam anlaşılamazsa bu illerimiz de diyaloğa dahil edilmediği takdirde siyasi yaşamın önemli bir parçası eksik kalacak.

        Muharrem İnce’nin bu kararı doğru bir karardır ve başta CHP olmak üzere tüm partileri Kürtlerin meselelerinin ve bu meselede HDP’nin yaklaşımının tartışmaya açılmasını zorlayabilecektir.

        Böylece belki Türk siyasetinde eksikliği çok duyulması gereken bir sorunun hızla diyaloğa sokulmasına yol açabilir bu gelişme.

        Diğer Yazılar