Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Bölgede askeri açıdan başarılı olabilmelerinin imkansız olduğunu gören terör örgütü PKK ve Suriye’deki ayağı PYD Türkiye’ye karşı ‘ideolojik savaşı’ kazanmak için çaba gösteriyorlar.

        Batı ülkelerinde özellikle Amerika’da ‘MeToo’ kadın hareketinin ideolojik güçlü konumuna bakan PKK/PYD yöneticileri bu hakim ideolojik ortamda kadınlara ağırlık veren bir imaj yarattıklarında batı ülkelerinde kendilerine yandaş bulacaklarına karar verip bu doğrultuda harekete geçtiler.

        2011 yılında başlatılan bu yeni ideolojik kimlik edinme sürecinde Abdullah Öcalan’a da yeni bir imaj verilmesi çalışması da yapıldı.

        *

        Terörist örgütüne yeni imaj verilmesi çabasının son hamlesi, Amerikan medyasında yer alan habere göre, Hillary Clinton ile kızı Chelsea'nin, Suriye’li Kürt kadın ‘savaşçıları’ anlatacak bir dokümenter TV dizisini yapmak hakkını alması. Bu dizi 2020 Şubat ayında yayınlanan ‘Kobani’nin Kızları’ adlı kitaba (Yazarı Hayle Tzemach Lemmo) dayanmakta.

        ÖCALAN İÇİN PR ÇALIŞMASI

        Ne olup bittiğini anlayabilmek için 2011 yılına gitmemiz gerekiyor.

        2011 yılında Öcalan’ın yazdığı iddia edilen ‘Demokratik Konfederalizm’ başlıklı 47 sayfalık bir broşür yayınlandı.

        Ve o yıldan itibaren PKK-YPG, yalanlara dayalı uluslararası bir imaj oluşturma stratejisi uygulamaya başladı. Bu stratejiye göre PKK-YPG artık bir Marksist örgüt değil, özellikle kadın haklarına değer veren seküler demokratik bir güçtü. Bu iddia sürekli her ortamda tekrarlandı

        Ben şu ana kadar şirketin adını tespit edemedim ama bu strateji büyük ihtimalle Batı'nın sosyal ve kültürel ortamını çok iyi tanıyan bir halka ilişkiler şirketi tarafından hazırlanmış ve uygulamaya sokulmuş bir PR çalışmasıydı.

        Çünkü terör örgütü Batı ülkelerinde özellikle Amerika’da çok güçlenen ‘MeToo’ kadın hareketini iyi tespit etmiş ve eğer kadınları öne çıkaran ve kendisini de feminist olarak yeniden tanımlayan bir sözde dönüşüm geçirirse Batı aleminde desteğini arttıracağını görmüştü.

        Öcalan’ın yazdığı söylenen 47 sayfalık ‘Demokratik Konfederalizm’ broşüründe yerel düzeyde örgütlenen bölgesel birimlerin birbirine bağlanması sonucunda oluşacak bir konfederal yapıdan söz ediliyordu. Örgütün siyasi amacının sözde bu olduğu iddia ediliyor ve ayrıca örgütün öncelikli meselesinin güya kadın hakları ve ekolojik sorunların çözümü olduğu yalanı anlatılıyordu.

        NOAM CHOMSKY

        Bu broşürün yayınlanmasıyla birlikte başlatılan halkla ilişkiler çalışmasında Öcalan’ın hapishanede artık Marksist kitapları değil Noam Chomsky ve Amerikalı anarşist Murray Bookchin gibi yazarların çalışmalarını okuduğu söylentisi yayılıyordu.

        Noam Chomsky dünyadaki tüm sol ve sosyal demokrat çevrelerce saygıyla okunan dil bilimci ve sol düşünce adamı. Murray Bookchin ise anarşist görüşleri yanı sıra ekolojik mücadeleye yaptığı teorik katkısıyla da bilinen saygın bir isim.

        Anlayacağınız Öcalan bu insanları okuyor diye yapılan propagandanın amacı bu isimlerin saygınlığından PKK/PYD’ye de bir pay çıkarmaktı.

        KADIN MİLİTANLARA YAPILAN VURGU

        Bu hazırlanan PR çalışmasıyla birlikte terör örgütü ayrıca yaptığı bütün açıklamalarda YPG’nin kadın birliği olan YPJ’yi ön plana çıkarmaya başladı.

        Bölgedeki ‘durumu görmeleri için’ Amerika’dan götürülen gazetecilerin kadın olmasına özel önem daima gösterildi ve bu kadın gazeteciler ağırlıkla YPJ’nin kadın militanları ile görüştürüldü.

        Böylece Batı toplumlarında ‘MeToo’ hareketinin ağırlığıyla oluşan kadından yana kültürel/ideolojik ortama çok uyan kadınları öne çıkaran haberlerin gazete ve dergilerde yer alması sağlandı.

        ROLLING STONE DERGİSİ

        Özellikle Şubat 2017 tarihli Rolling Stone Dergisi örgütün çalışmasını göstermek açısından çok çarpıcıydı.. PR çalışması bağlamında bölgeye götürülüp koruma sağlanan, YPG’li kılavuzlar yardımıyla bölgede rahat hareket eden derginin yazarının kaleme aldığı yazının başlığı “On the front lines of Syria with the young American radicals fighting ISIS”ti. (DEAŞ ile savaşan Amerikalı genç radikallerle Suriye’deki cephelerde)

        Yani özetle ağırlıkla demokrat/liberal genç ve orta yaşlı nüfus tarafından okunan bir dergide yayınlanan yazıyla örgütün artık seküler gençlere ve kadınlara yakın durduğu vurgusu yapılmaktaydı.

        GLOBAL ÇALIŞIYORLAR

        Örgüt çalışmasında Amerika’ya özel önem verse de diğer ülke kamuoylarını da ihmal etmiyor.

        Örneğin Fransa’da basılan kadın dergisi Marie Claire’nin kapağında bir sayıda YPJ kadın militanları yer alabildi.

        Ayrıca yine Fransa’da popüler olan "Le Bureau des Legendes’ adlı casus dizisinin bir bölümü Kuzey Suriye’de YPJ içinde geçiyordu.

        HULU streaming platformunda yayınlanan ’No Man’s Land’ dizisinde bir bölümde YPJ’li kadınların savaşları gösteriliyordu.

        Bu arada terör örgütü Batı gazetelerine yayınlanması için gönderdiği yazıların çoğunun imzasının kadın olmasına da özel önem gösteriyor.

        Örneğin New York Times’ın op-ed (editöryalin karşısındaki) sayfasında kendisini YPG’nin kadın birliği olan YPJ’nin komutanı olarak tanımlayan Nujin Derik’in yazısı yayınlanmıştı.

        TÜRKİYE ÇOK DİKKATLİ OLMALI

        Türkiye terör örgütünün açmış olduğu bu ideolojik saldırıyı çok dikkatle takip edip gereken tedbirlerini almalı. Çünkü örgüt kendisini seküler, kadın haklarından ve ekolojik demokratik haklardan yana olarak yeniden tanımlarken Türkiye’yi de bunlara karşı olan bir ülke olarak konumlandırmaya çalışıyor.

        Anlayacağınız Türkiye’den gelebilecek her kadın haklarına aykırı haber terör örgütü tarafından bizim aleyhimize kullanılma potansiyeline sahip. Sekülerlikten uzaklaşıldığı haberleri de öyle.

        Anlayacağınız kadın haklarına ve seküler yaşam tarzın sahip çıkmak sadece demokrat, özgürlükçü bir tercih değil ama artık ulusal güvenliğimiz için de zorunlu olabilir.

        Diğer Yazılar